E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • EBU-L HARİS

    Arslan.
  • EBU-L HUSAYN

    Tilki.
  • EBU-L İBER

    Utanmaz, edepsiz, hayasız adam.
  • EBU-L KA'KA'

    Kuzgun.
  • EBU-L MEYMUN

    Bal, asel.
  • EBU-L MİREH

    Şeytan.
  • EBU-L MUHTAL

    Katır, bağal.
  • EBU-L VAKT

    Vakit ve hâlin te'siri altında kalmıyanlar.
  • EBU-LA-ŞEY

    Hiçbir şeyin babası. Hiç bir şeyi olmayan.
  • EBU-N NACİ'

    Helva.
  • EBU-N NECM

    Tilki.
  • EBU-T-TURAB

    Hz. Alinin (R.A.) bir lâkabı.(Bu isim Hz. Ali Radiyallahu anh, toprak üzerine oturduğu veya yattığından dolayı tevâzuuna işareten Peygamber Efendimiz (A.S.M.) tarafından verilmiştir.)
  • EBÛÜ

    İkrar ederim, sığınırım, itiraf ederim, tövbe ederim mânasına fiildir.
  • EBU-Z ZEHEB

    Çok zengin olan adam, altın babası.
  • EBVA'

    Medine-i Münevvere'ye bağlı olup, Mekke-i Mükerreme yolunda bir köyün adıdır. Medine'ye yirmiüç mil uzaklıktadır. Köyün üstünde dik ve kuru bir dağın adı da Ebvâ'dır. Bu köy iki şey ile meşhurdur. Biri: Peygamberimizin annesi Hz. Amine'nin kabri orada bulunmaktadır. İkincisi ise: Hicretin birinci senesinde birinci defa olarak yapılan gazanın orada olmasıdır.
  • EBVÂB

    (Bab. C.) Kapılar. * Kısımlar. Bahisler. Parçalar.
  • EBVÂB-I MÜZEHHEB

    Yaldızlı kapılar.
  • EBVÂB-I RAHMET

    Rahmet kapıları.
  • EBVÂB-I SEMÂ

    Semâ kapıları, gök kapıları.(78. surenin 18. ve 19. âyetlerinin tefsirinden bir kısmıdır:"O fasl günü o gündür ki, sura üfürülür. Yani sur üfürülünce siz ölüler uykudan uyanır gibi uyanır kalkarsınız da, (sure: 17, âyet: 71 mantukunca) her ümmet imamıyla çağırılarak derhal alay alay, ümmet ümmet, cemaat cemaat mahşere gelirsiniz ve o sırada, semâ açılmıştır. Nizâm-ı âlem değişmiş; bugün kapalı, sağlam bir bina olan semâ fethedilmiş; (sure : 69, âyet: 16 mazmununca inşikak edip yer yer açılmıştır da hep kapılar olmuştur. Her tarafı kapılardan ibaret gibi küşâd edilmiştir." E.T.)(7. surenin 40. âyetinin meâlinden bir parça: "Şüphe yok o kimselere ki, küfre düştüler ve bizim vâzıh âyetlerimizi tekzib ettiler, onların birer âyet-i İlâhiye olduğunu kabul etmediler ve onlara karşı tekebbürde bulundular, onlara imandan ve muktezasıyla amel etmekten kaçındılar. Onlar için gök kapıları açılmaz, onların duaları, amelleri kabul edilmez veya onların ruhları oralara yükselemez. Ve deve, iğnenin deliğine girinceye kadar; öyle büyük bir cisim, o kadar dar bir yere girinceye kadar; öyle mümkün olmayan bir hâdisenin vukuuna değin, yani hiçbir zaman cennete giremiyeceklerdir. Onların Cennet'e girmeleri, böyle vukuu muhâl birşeye muallaktır, onlar ebediyyen Cehennem'de muazzeb olup duracaklardır." Ömer Nasuhi Bilmen)
  • EBYAN

    Cömert, eli açık, muhtaçlara ve yoksullara yardım eden kimse. * Yemekten tiksinen kişi.
  • EBYAT

    (Beyt. C.) Beyitler. İki mısradan müteşekkil kısımlar.
  • EBYAZ

    Beyaz. Akça. Parlak. Daha parlak. Sefid olan.
  • EBZ

    Ürkme, korkma. Kaçma, kaçış. * Aniden, birdenbire ölmek.
  • EBZA

    Göğsü çıkık.
  • EBZAH

    Göğsü çıkık.
  • EBZAR

    (Bezr. C.) Yemeklere konulan baharat.
  • EBZER

    Üst dudağında sarkık derisi olan.
  • EBZÜN

    Küvet, banyo. * İçinde yıkanılabilinen küçük havuz.
  • ECAHİL

    (Echel. C.) En cahil, daha bilgisiz olanlar.
  • E'CAM

    (Acem. C.) Arab olmayanlar. Güzel arabi bilmeyenler. Güzel ve fasih konuşamıyanlar. * Acemiler.
  • ECAMİRE

    Taifeler, kabileler, kavimler.
  • ECANİB

    (Ecnebi. C.) Ecnebiler. Yabancılar.
  • ECBE

    Alnı geniş olan adam.
  • ECC

    (C.: İcâc) Devekuşu seğirtmek.
  • ECCE

    (C.: İcâc) Sıcak fazla olmak. * Karışmak.
  • ECDA'

    Burnu kesik olan kimse. * Kulağı, eli ve dudağı kesik kimse.
  • ECDAD

    (Cedd. C.) Dedeler. Babalar. Büyük babalar.
  • ECDAS

    (Cedes. C.) Kabirler. Mezarlar.
  • ECDEL

    (C.: Ecâdil) Çakır doğan kuşu.
  • ECDER

    (Cedir. den) Daha büyük. Pek münasib.
  • ECEBE

    Büyük alınlı. Alnı geniş olan kimse.
  • ECEL

    Her mahlukun ve canlının Allah tarafından takdir edilen ölüm vakti. Âhirete göç etmek. * İleride olacağı şüphesiz olan. * Allah'ın takdir ettiği ömür.
  • ECEL-İ FITRÎ

    Her mahlukun yaradılışı itibariyle Cenab-ı Allah (C.C.) tarafından tayin olunan vasati ömrü. * Biyolojik ömür.
  • ECEL-İ KAZÂ

    (Bak: Ecel-i mübrem.)
  • ECEL-İ MEV'UD

    Mukadder olan ölüm. şüphesiz gelecek olan ölüm.
  • ECEL-İ MUALLAK

    Levh-i Mahv İsbat'ta mukadder olarak yazılı, bâzı şartlarla mukayyed olan ecel. Ecel-i müsemma.
  • ECEL-İ MÜBREM

    Elinden kurtulunması mümkün olmayan, kaçınılmaz olan ecel.
  • ECEL-İ MÜSEMMA

    f. Muayyen bir zamana kadar, Allah'ın takdir ettiği ölüm.
  • ECEL-İ NÂ-GEHAN

    Ansızın gelen ecel. Birdenbire âni ölüm, vefat.
  • ECELİYYET

    Sonradan vukuu şüphesiz olan hâdise.