K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KABS

    Parmak ucuyla yemek.
  • KABSA

    Başı büyük ve sivri olan kadın.
  • KABT

    El ile bir şey toplamak.
  • KABTARÎ

    Yünden dokunan bir elbise.
  • KABUK

    Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır. * Bazı hayvanların katı mahfazaları.
  • KÂBUK

    f. Yuva. Kuş yuvası.
  • KABUL

    Bir malı satın almak için kabul ettiğini bildiren sözdür. (Bak: İcab)
  • KÂBUL

    Avcıların kemendi.
  • KABULGÂH

    f. Kabul yeri.
  • KABUL-İ ADEM

    Kalben ademi kabul etmektir. Hakkı inkâr etmek, hatalı bir hüküm ve itikattır. Hak mesleği kabul etmeyip indi ve şahsi görüşünü ileri sürerek başka bir yolda gitmektir, bir iltizamdır. İmânın zıddına şahsi görüşüne tâbi olmak, bâtılı kabul etmektir.
  • KABURGA

    Göğüs kemiklerinin beheri. Göğüs kemiklerinin bel kemiğine bağlanmak suretiyle meydana getirdikleri şeklin bütünü. * Gemi, sandal, kayık gibi deniz nakil vasıtalarının hayvan kaburgasına benzeyen ve omurga üzerine kaldırılan eğri ağaçları.
  • KABUS

    Uykuda ağırlık basması. Korkulu ve insanda hareket bırakmayan rüya. Karabasan.
  • KABZ

    Tutmak. Ele almak. Kavramak. Almak. * Tahsil etmek. Teslim almak. * Amelde zorluk çekmek. * Kuşun süratle uçması. * Mülk.
  • KABZ U BAST

    Ruhen sıkıntı. Daralma ve genişleme. Sıkıntı ve ferahlık. * Birini diğeri üzerine tercih etme. * Münkabız bir adama ferahlık ve sürurluluk vermek, sevindirmek. * Beyan ve ifâde etmek. * Uzun uzun ve etraflıca anlatmak.
  • KABZA

    Kılınç gibi şeylerin tutacak yeri. Sap. * El, pençe. * Bir tutam, bir avuç şey.
  • KABZA-İ TÎG

    Kılıncın kabzası, sapı.
  • KABZ-I RUH

    Ruhun alınması. Ölmek.
  • KABZIMAL

    Meyve ve sebze yetiştiricileriyle, satıcı arasındaki aracı.
  • KÂC

    f. Küçük bir çeşit çam.
  • KAD

    Gr : İsmiyye veya harfiyye olan bir kelimedir. İsmiyye olduğunda iki vecihle kullanılır. yerine muzari olur. Yetişir, kifayet eder mânasınadır. Yahut kelimesine müradif isim olur. Harfiyye olduğunda dâhil olduğu fiil, tahkik, ümid, rica, intizar, yakınlık, azlık veya çokluk ifade edebilir.
  • KA'D

    Çuval.
  • KAD'

    Men etmek, engel olmak.
  • KÂD

    f. Hırs, tamahkârlık.
  • KÂD

    Mahzun olma, hüzünlü ve kederli olma.
  • KADAH

    Küçük toprak çanak.
  • KADAH

    Çömlek içinde pişen yemeğin kokusu.
  • KADANA

    Forsaların ayağına vurulan zincir.
  • KADASTRO

    Fr. Bir ülkedeki arazi ve mülklerin alanını, sınırlarını ve yerini belirtip plânlama işi.
  • KADD

    Boy, bos.
  • KADD Ü KAMET

    Boy bos.
  • KADDA'

    şiddetli.
  • KADDAH

    Kadeh yapan. Kadeh yapıcı. * Zemmeden. Gıybet eden. Hicveden, yeren.
  • KADDAHE

    Çakmak taşı.
  • KADDESALLAH

    Allah mübarek ve mukaddes eylesin.
  • KADDESE

    Takdis etti, takdis eder, takdis etsin, mutlu olsun (gibi mânada en mübarek bir şeyin kudsiliğini, kusur ve noksanlıktan uzaklığını, müberra olduğunu bildirir fiil.)
  • KADD-İ BÂLÂ

    f. Yüksek, uzun boy.
  • KADD-İ BÜLEND

    f. Uzun, yüksek boy.
  • KADD-İ MEVZUN

    Mevzun boy, biçimli boy.
  • KADD-İ MÜSTESNA

    Müstesna boy. Güzellikte emsalsiz ve benzeri olmayan endam.
  • KADE

    Gr: Yardımcı fiillerdendir. Cümlede ifade edilen hükmün yaklaştığını bildirmek için söylenir. Mübtedâ ile haberin başına gelerek, birincisini isim adı ile merfu' kılar, haberini de mansub eder. Bu gibi fiillerin haberi muzâri olur.
  • KA'DE

    Bir defa oturuş. Oturma. * Ist: Namazdaki bir defa oturuş. Teşehhüd için, Ettahiyyâtü duâsını okumak maksadı ile olan oturuş. Birinci oturuşa Ka'de-i ulâ, ikinciye de Ka'de-i âhire denir.
  • KA'DEL

    Yağhane sepeti.
  • KADEM

    Ayak. Adım. Metrenin üçte biri kadar olan uzunluk. Oniki parmak uzunluğu, yarım arşın. * Uğur.
  • KADEM-BUS

    f. Ayak öpen.
  • KADEME

    Derece, sıra. * Merdiven basamağı.
  • KADEME KADEME

    Basamak basamak, derece derece.
  • KADEME-İ ULÂDA

    İlk basamakta. Başlangıçta.
  • KADEMÎ

    Ayakla alâkalı. Ayağa mensub.
  • KADEMİYYE

    Ayak bastı parası. * Eskiden hükûmete ait bir davetiye veya emri tebliğ etmek için gönderilen memura, masrafları karşılığı olarak verilen ücret.
  • KADEMKEŞ

    f. Ayağını çeken. Yanaşmayan, gitmeyen.