Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır. * Bazı hayvanların katı mahfazaları.
KÂBUK
f. Yuva. Kuş yuvası.
KABUL
Bir malı satın almak için kabul ettiğini bildiren sözdür. (Bak: İcab)
KÂBUL
Avcıların kemendi.
KABULGÂH
f. Kabul yeri.
KABUL-İ ADEM
Kalben ademi kabul etmektir. Hakkı inkâr etmek, hatalı bir hüküm ve itikattır. Hak mesleği kabul etmeyip indi ve şahsi görüşünü ileri sürerek başka bir yolda gitmektir, bir iltizamdır. İmânın zıddına şahsi görüşüne tâbi olmak, bâtılı kabul etmektir.
KABURGA
Göğüs kemiklerinin beheri. Göğüs kemiklerinin bel kemiğine bağlanmak suretiyle meydana getirdikleri şeklin bütünü. * Gemi, sandal, kayık gibi deniz nakil vasıtalarının hayvan kaburgasına benzeyen ve omurga üzerine kaldırılan eğri ağaçları.
KABUS
Uykuda ağırlık basması. Korkulu ve insanda hareket bırakmayan rüya. Karabasan.
KABZ
Tutmak. Ele almak. Kavramak. Almak. * Tahsil etmek. Teslim almak. * Amelde zorluk çekmek. * Kuşun süratle uçması. * Mülk.
KABZ U BAST
Ruhen sıkıntı. Daralma ve genişleme. Sıkıntı ve ferahlık. * Birini diğeri üzerine tercih etme. * Münkabız bir adama ferahlık ve sürurluluk vermek, sevindirmek. * Beyan ve ifâde etmek. * Uzun uzun ve etraflıca anlatmak.
KABZA
Kılınç gibi şeylerin tutacak yeri. Sap. * El, pençe. * Bir tutam, bir avuç şey.
KABZA-İ TÎG
Kılıncın kabzası, sapı.
KABZ-I RUH
Ruhun alınması. Ölmek.
KABZIMAL
Meyve ve sebze yetiştiricileriyle, satıcı arasındaki aracı.
KÂC
f. Küçük bir çeşit çam.
KAD
Gr : İsmiyye veya harfiyye olan bir kelimedir. İsmiyye olduğunda iki vecihle kullanılır. yerine muzari olur. Yetişir, kifayet eder mânasınadır. Yahut kelimesine müradif isim olur. Harfiyye olduğunda dâhil olduğu fiil, tahkik, ümid, rica, intizar, yakınlık, azlık veya çokluk ifade edebilir.
KA'D
Çuval.
KAD'
Men etmek, engel olmak.
KÂD
f. Hırs, tamahkârlık.
KÂD
Mahzun olma, hüzünlü ve kederli olma.
KADAH
Küçük toprak çanak.
KADAH
Çömlek içinde pişen yemeğin kokusu.
KADANA
Forsaların ayağına vurulan zincir.
KADASTRO
Fr. Bir ülkedeki arazi ve mülklerin alanını, sınırlarını ve yerini belirtip plânlama işi.
Takdis etti, takdis eder, takdis etsin, mutlu olsun (gibi mânada en mübarek bir şeyin kudsiliğini, kusur ve noksanlıktan uzaklığını, müberra olduğunu bildirir fiil.)
KADD-İ BÂLÂ
f. Yüksek, uzun boy.
KADD-İ BÜLEND
f. Uzun, yüksek boy.
KADD-İ MEVZUN
Mevzun boy, biçimli boy.
KADD-İ MÜSTESNA
Müstesna boy. Güzellikte emsalsiz ve benzeri olmayan endam.
KADE
Gr: Yardımcı fiillerdendir. Cümlede ifade edilen hükmün yaklaştığını bildirmek için söylenir. Mübtedâ ile haberin başına gelerek, birincisini isim adı ile merfu' kılar, haberini de mansub eder. Bu gibi fiillerin haberi muzâri olur.
KA'DE
Bir defa oturuş. Oturma. * Ist: Namazdaki bir defa oturuş. Teşehhüd için, Ettahiyyâtü duâsını okumak maksadı ile olan oturuş. Birinci oturuşa Ka'de-i ulâ, ikinciye de Ka'de-i âhire denir.
KA'DEL
Yağhane sepeti.
KADEM
Ayak. Adım. Metrenin üçte biri kadar olan uzunluk. Oniki parmak uzunluğu, yarım arşın. * Uğur.
KADEM-BUS
f. Ayak öpen.
KADEME
Derece, sıra. * Merdiven basamağı.
KADEME KADEME
Basamak basamak, derece derece.
KADEME-İ ULÂDA
İlk basamakta. Başlangıçta.
KADEMÎ
Ayakla alâkalı. Ayağa mensub.
KADEMİYYE
Ayak bastı parası. * Eskiden hükûmete ait bir davetiye veya emri tebliğ etmek için gönderilen memura, masrafları karşılığı olarak verilen ücret.