M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MAGAMİZ

    Ayıplı, ayıplanmış.
  • MAGAMİZ

    (Magmaz. C.) Karanlık yerler. Karanlık ve çukur yerler.
  • MAGANİ

    (Magni. C.) Evler, hâneler, menziller.
  • MAGANİM

    (Magnem. C.) Ganimetler. Düşmandan ele geçirilen mallar.
  • MAGARAT

    (Magare. C.) Mağaralar.
  • MAGARE

    (C.: Magarât) Mağara.
  • MAGARİB

    (Magrib. C.) Batılar, magribler, garplar. * Akşamlar.
  • MAGARİM

    (Magrem. C.) Diyetler. * Ödenecek borçlar.
  • MAGARİS

    (Magris. C.) Fidanlıklar, fidan bahçeleri.
  • MAGAS

    (C: Emgâs) Kıymetli iyi deve.
  • MAGASİL

    (Magsel ve Magsil. C.) Gusülhâneler, yıkanılacak yerler.
  • MAGAVİR

    (Mugâvir. C.) Kıtal eden, harbeden, çarpışan.
  • MAGAZİ

    Muharebeye âit hikâyeler. Gazâ hikâyeleri. * Savaşlar, muharebeler, gazalar.
  • MAGAZİN

    Çeşitli mevzulardan bahseden resimli mecmua.
  • MAGBAT

    (C.: Magabit) Gıpta edilecek ve imrenilecek yer.
  • MAGBEN

    (C.: Magabin) Uyluk kemiği. Kasık.
  • MAGBUN

    (Gabn. dan) Alışverişte aldanmış olan. * Şaşkın. Şaşırmış.
  • MAGBUNİYET

    Şaşkınlık.
  • MAGBUT

    (C.: Magabit) İmrenilmiş, gıpta edilmiş.
  • MAGD

    Kurutan otu. * Yerüç otu.
  • MAGDUB

    Hiddet ve gadaba uğramış. Doğru ve hak dini tanıyamamış ve rahmetten mahrum kalmış. Lütf-u İlâhîden mahrum olmuş. * Fık: Gasbolan mal.
  • MAGDUBEN

    (Gadab. dan) Öfke ve hiddet ile. Gadap ile.
  • MAGDUBUN MİNH

    Fık: Malı gasbolan kimse.
  • MAGDUR

    (Mağdur) Gadre, haksızlığa uğramış ve gadir görmüş.
  • MAGDURE

    Mağdur kadın. Haksızlığa uğramış ve gadir görmüş kadın veya kız.
  • MAGDURİYYET

    Mağdurluk. Gadre uğramış kimsenin hali.
  • MAGFELE

    Dudak altında biten kılların çevresi.
  • MAGFİRET

    (Mağfiret) Cenab-ı Hakk'ın kullarının günahlarını örtmesi, affetmesi, rahmeti ile lütfu.
  • MAGFİRET-İ İLÂHİYE

    Allah'ın mağfireti, affetmesi.
  • MAGFUR

    (Mağfur) Rahmetlik olmuş. Günahlarının afvı için kendine dua edilmiş olan. Allah'ın, kendisini affı için dua edilen ölmüş kimse.
  • MAGİB

    Kaybolma.
  • MAGİN

    Mazaryon otu.
  • MAGİZ

    İçinde ağaç bitmiş olan su birikintisi.
  • MAGL

    Yürek ağrısı, kalp ağrısı.
  • MAGLAK

    Kilitlenecek yer.
  • MAGLATA

    Mugalata. Boş ve mânasız söz. Zihin yanıltmak için söylenen saçma sapan söz.
  • MAGLATA-İ ŞEYTANİYE

    İnsanları aldatmak ve yoldan çıkarmak için söylenen karıştırıcı sözler. Şeytanın insan kalbine vesvese vermesi.
  • MAGLATA-İ VEHMİYYE

    Vehmin, insanı yanıltmak için yanlışı doğru göstermesi.
  • MAGLE

    Yılda iki kez doğuran koyun ve keçi.
  • MAGLUB

    (Mağlub) Yenilmiş. Kendisine galib gelinmiş. Yenilen kimse.
  • MAGLUBANE

    f. Mağlub olana yakışır surette. Yenilmiş bir kimseye uygun şekilde.
  • MAGLUBİYYET

    Yenilme. Bir kuvvetlinin idaresi altında bulunuş.
  • MAGLUK

    Kapalı. Kilitli.
  • MAGLUL

    Susuz kalmış. Su sıkıntısında bulunan. * Eli bağlı. Zincirle bağlanmış kimse. * Hapsedilmiş olan.
  • MAGLUL-ÜL YED

    Eli bağlı.
  • MAGMA

    yun. Jeo: Yanardağlardan çıkan hamur kıvamındaki yoğun madde.
  • MAGMAG

    Boğaz düdüğü. * Yemeği yağlı yapmak.
  • MAGMAGA

    Karışmak, ihtilat.
  • MAGMAS

    (C: Megâmıs) Çok fazla çukur olan yer.
  • MAGMUM

    Gamlı. Kederli. Tasalı. Sıkıntılı. * Bulutlu. Kapalı.