Ş Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ŞAHREG

    f. şah damar, büyük damar.
  • ŞAHS

    (Bak: Şahıs)
  • ŞAHS

    Acı çekmek. Iztırab çekmek.
  • ŞAHSAR

    f. Dallı budaklı ağaçlar. Ağaçlık yer. Koruluk.
  • ŞAHSEN

    Şahıs olarak, ferd olarak. Şahısça, kendi. * Yalnız uzaktan görerek.
  • ŞAHS-I MANEVÎ

    Bir şahıs olmayıp kendisine bir şahıs gibi muamele yapılan şirket, cemaat, cemiyet gibi ortaklıklar. Belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen manevî şahıs. * Bir topluluğun taşıdığı manevî kuvvet ve meziyetler.
  • ŞAHSÎ

    Şahsa mahsus, şahsa ait, dair. Kişi ile, şahıs ile alâkalı.
  • ŞAHSİYET

    Bir kimsenin kendisine mahsus ahvâli. Şahıs olma. Karakter sâhibi ve makbul bir insan olma.
  • ŞAHSİYYAT

    Kişinin şahsına, kendine ait sözler. * Birinin kendine ait münasebetsiz sözleri.
  • ŞAHSÜVAR

    (C.: şâhsüvârân) f. Ata iyi binen.
  • ŞAHŞAH

    Sözü doğru olan, yalan söylemeyen. * Gayretli, bahadır kimse.
  • ŞAHŞAH

    Görevli, vazifeli.
  • ŞAHŞAHA

    Kuşun hızla uçması.
  • ŞAHT (ŞÜHUT)

    Iraklık, uzaklık, bu'd.
  • ŞAHTEREC

    şahtere otu.
  • ŞAHUR

    f. Ekmek fırını.
  • ŞAHVAR

    (Şeh-vâr) f. Şâha, hükümdara yakışacak tarzda, şah gibi. * İri ve iyi cins inci.
  • ŞAHVE

    Adım, hatve.
  • ŞAHZ

    Keskinleştirmek.
  • ŞAHZADE

    f. Şâh oğlu. Hükümdar veya pâdişah oğlu. Prens.
  • ŞAİBE

    Leke, kir. * Süprüntü. Pislik. * Kusur. Noksan. Hata. Eksiklik.
  • ŞAİK

    Dikenli.
  • ŞAİK(A)

    Şevkli, hevesli, şevk verici.
  • ŞAİKANE

    f. İsteklice ve şevkli olarak.
  • ŞAİLE

    (C.: Şüvül-Şevâil) Sütü çekilmiş deve.
  • ŞAİR

    Şiir yazan. Sözünü vezin ve kafiye ile tertib eden.
  • ŞAİR

    (C.: Şairât) Arpa. * Kurban devesi.
  • ŞAİRÂNE

    f. şairce. şaire benzer surette konuşmakla. Mevzuu şiir sayılabilecek kadar hoş, lâtif olan şey.
  • ŞAİRE

    Bir tek arpa, arpa tanesi. * (C.: Şaâyir) Tıb: Arpacık.
  • ŞAİRE

    (C.: Şâirât - Şevâir) Kadın şair.
  • ŞAİRİYY

    Arpa satan kimse.
  • ŞAKA

    Meşakkatli ve güç. * Musibet ânında yakasını ve yüzünü yırtan kadın.
  • ŞAKA' (ŞIKA')

    Bedbahtlık. * Yaramazlık.
  • ŞAKA' (ŞÜKU')

    Tulu etmek, doğmak. * Çıkmak, huruç etmek. * Dağıtıp perâkende etmek.
  • ŞAKAVET

    (Bak: şekavet)
  • ŞAKCE

    Henüz yeni renk almış olan hurma.
  • ŞAKIZ

    Gözü değen kişi. * Gözüne uyku gelmeyen. * Daima güneş tarafına yönelen bir nevi büyük kertenkele.
  • ŞAKİ

    Şikâyet eden. * Ağlayan. * Hiddetli ve şevketli.
  • ŞAKİ

    Şekavette bulunan.
  • ŞAKİ

    (Şekavet. den) Haydut. Yol kesen. Haylaz. * Her çeşit günahı işleyebilen.
  • ŞAKİFE

    (C.: Şukuf) Su dökülmemiş saksı parçası.
  • ŞÂKİ-İ SİLÂH

    Harp âletleri keskin ve hazır olan kimse.
  • ŞAKİK

    İkiye bölünmüş bir şeyin yarısı. * Öz kardeş.
  • ŞAKİKA

    (C.: Şakayık) Yarım baş ağrısı. * Ana - baba bir olan kız kardeş. Öz kız kardeş. * Çatlak, yarık.
  • ŞAKİL

    Yanakla kulak arası. * Âdet. Hilkat.
  • ŞAKİLE

    Yol. Tarik. Meslek. * Yaradılış. Tıynet. Seciye. Mizac. Bir kimsenin yaratılışının temel hususiyeti.
  • ŞAKİR

    Allaha şükreden. Hâlinden memnuniyetini bildiren. (Bak: Şükr)
  • ŞAKİRÂNE

    f. şükrederek. şükretmek suretiyle.
  • ŞAKİRD

    f. Talebe, çırak.
  • ŞAKİRDÂN

    şakirdler, talebeler.