Alnı veya kuyruğunun ucu beyaz olan at. * Kuyruğunun ucu beyaz olan kuş.
ASBAH
(Subh. C.) Sabahlar.
ASBAN
f. Değirmenci. Değirmen sahibi.
ASBANÎ
f. Değirmencilik.
ASBAR
(Sıbr. C.) Akbulutlar.
ASBEST
yun. Oldukça yumuşak ve ateşle hususiyeti değişmeyen lifli bir madde.
ASC
Gezi topluluğu.
ASCED
Halis, karışıksız altın.
ASCEL
Karnı büyük olan kimse.
ASD
Cimâ etmek. * Döndürmek. * Bozmak.
ASDA
(Sadâ. C.) Sadâlar, sesler.
ASDAF
(Sedef. C.) Sedefler.
ASDAG
(Sudg. C.) Tıb: Şakaklar, yüzdeki şakaklar.
ASDAG
Perâkende olmak.
ASDAGAN
Tıb: Kollarımızdaki nabız damarları.
ASDAK
(Sıdk. C.) Samimi şeyler.
ASDER
Omuz, menkıb.
ASDİKA
Sâdıklar. Sabık ve sadık dostlar. * İçi dışına, sözü işine uygun olanlar.
ASED
Cimâ etmek. * İp bükmek.
ASEF
(Asf) Büyük kadeh. * Bir şeyi almak. * Yoldan çıkmak. Zulüm eylemek. Körü körüne gitmek. * Birisini istihdâm eylemek. Irgatlık etmek, tarlada işçilik etmek. * Ölüm. (Kamus'tan alınmıştır.)
A'SEF
Zulmedip zorla birşey alan.
ASEL
Bal. Şehd. * Tatmak. * Su akarken yüzünde hâsıl olan kabarcık. * Cennette bir su.
A'SEL
Eğri olan şey. Eğri dişli veya bacaklı kimse.
ASELAN
Süngü titrediğinden acı çekmek. * Boynunu uzatıp sür'atle gitmek.
ASELBENT
Tıbda ve kokuculukta kullanılan bir reçinedir ve aynı adla anılan ağacın kabuklarının çizilmesiyle elde edilir.
ASELÎ
Bal gibi sarı renkte olan. * Yahudilerin ayırdedilmek için, omuzbaşlarına taktıkları sarı kumaş parçası. * Eskiden kullanılan bir kumaş çeşidi.
ASEL-İ MUSAFFA
Süzme bal.
ASELİYYET
Bal hâli.
ASELLAK
Deve kuşunun erkeği.
ASEM
Kesbetmek. Kazanmak. çalışmak. * Dirsekten itibaren elin kuruyup çolak ve eğri olması. * Ayağın topuktan kuruyup eğilmesi ve aksak olması.
A'SEM
Eli bileğinden kurumuş kimse.
ASEMM
Çok sağır.
ASEMSEM
Kuvvetli, büyük deve.
ASEN
Tütün, duhan.
ASENN
Koltuğu kokan kişi.
ASER
Solak kimse, solaklık.
A'SER
Çok zor ve çetin olan, dayanılması çok zor. * Solak.
ASERAT
Sürçmeler, yanılmalar. * Ayak kayması.
ASERE
Kanat teleklerinden evvel, ucunda olan beyaz telekler.
ASES
Asâyişin muhafazası için geceleri dolaşan ve şimdiki polis vazifesini gören memurlar.
ASESBAŞI
Osmanlı İmparatorluğunun eski devirlerinde polis müdürü.
ASEV
(Asven) Serkeşlik. Taşkınlık, serserilik.
ASEVSEL
Azâsı gevşek kimse.
ASF
Zulüm. Haksızlık. * Can çekişme. * Emek çekip kâr kazanma. * Bir tarafa eğilme. * Sür'atle gitme. * Rüzgârın kuvvetle esmesi. * Taze ekin yaprağı.* Ekin taze iken biçme.
ASF
Büyük kadeh. * Zulüm ve zorla bir şeyi almak.
ASFAD
(Safed. C.) Suçluların el ve ayaklarına takılan kelepçeler.