(C.: Usefâ) Para ile tutulan işçi, yevmiyeci, gündelikçi.
ASİFE
Buğday ve arpa başağını örten yapraklar.
ASİL
Esas. Yedek olmayan. * Köklü. * Edebli, soylu. * Fık: Muamelâtta kendi nâmına hareket eden. * Akşam vakti. * Ölüm, mevt.
ASİLÂNE
f. Asil olanlara yakışır şekilde. Asil ve neseb sahibine lâyık.
ASİLE
(C.: Asâil) Bir şeyin tamamı, bütünü. * Öğleden sonranın son kısmı, akşam üzeri. * Ölüm, mevt.
ASİL-ZADE
f. Sülâlesi ve ailesi görgülü, temiz ve asil olan.
ASİL-ZÂDEGÂN
(Asil-zâde. C.) Asilzâdeler, soylu kişiler.
ASİM
Günahkâr. Günah işleyen.
ASİM
Engel, mâni, muhafaza eden.
ASİME
f. Akılsız, şaşkın, sersem.
ASİME-GÎ
f. Akılsızlık, şaşkınlık, sersemlik.
ASİME-SÂR
f. Kafası karışık.
ASİR
Karmakarışık. * Bitişik komşu.
ASİR
Ağır. Zor. Güç. Müşkül. Düşvâr.
ASÎR
Üsâre. Özsu. * Bir maddenin sıkılmış suyu. * Suyu alınmak için sıkılmış şey.
ASİR(E)
Üzüm ve benzeri şeyleri şıra yapmak veya yağını almak için sıkan.
ASİRE
(C.: Asirât) Hayvanın ayağının arasına takılan köstek.
ASİRE
Üzerine bir yıl geçtiği hâlde hâmile olmayan dişi deve.
ASÎRE
Cibre, posa.
ASİSTAN
Fr. Profesör veya hekim yardımcısı.
ASİT
Fr. Terkibindeki hidrojenin yerine element alarak tuz meydana gelmesine sebep olan ve mavi turnusolü kırmızıya çevirmek hâsiyetinde hidrojenli birleşik hamız.
ASİYÂ-BÂN
f. Değirmenci, değirmen sahibi.
ASİYÂ-GER
f. Değirmen yapan, değirmenci.
ASİYÂ-SENG
f. Değirmentaşı.
ASK
Lâzım olmak, lüzumlu olmak.
ASKA'
Atların ve kuşların başının ortasında beyazlık olanı. * Kanarya kuşu.
ASKÂ'
(Suk. C.) Çeşme duvarlarının bölmeleri.* Bölgeler.
ASKABE
Küçük salkım.
ASKALÂN
Şam diyârında bir şehrin adı. ("Arûs-üş Şam" da derler.)
ASKALE
Serap fazla olmak.
ASKAR
Üzüm şırası.
ASKAT
(Uydurukça kelimedir.) (Bak: Vâhid-i kıyasî)
ASKER
f. Devredici, seyyar.
ASKER
(C.: Asakir) Devlet ve memleketin muhafazası için ücretli veya ücretsiz olarak veya kur'a ile toplanarak hazır bulundurulan ve resmi elbise giyen silahlı adamlar topluluğu. Er, leşker, nefer.
ASKERE
Şiddet. * Asker hazırlamak.
ASKER-GÂH
f. Asker kampı, askeriyeye ait kamp.
ASKERÎ
Askere veya askerliğe ait, askere mahsus.
ASKUL
(C.: Asâkil) Beyaz, büyük mantar.
ASL
Temel, esas, kök. Bidâyet. Mebde', dip, hakikat. Hâlis, sâfi. Haseb ve neseb. Soy sop. Zâten, en ziyâde.
ASL
Yelmek. Seğirtmek.
ASL Ü ESAS
Gerçek, doğru.
ASLA
Hiçbir zaman.
ASLA'
Başının tepesinde ve önünde kıl olmayan. * Küçük başlı.
ASLÂB
(Sulb. C.) Sulbler, beller.
ASLÂD
Sert, katı ve düz. (Çakmak taşı hakkında). Ateşsiz. * Cimri, hasis, pinti.