A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ASİDE

    Bulamaç adı verilen yemek.
  • ASİF

    (C.: Usefâ) Para ile tutulan işçi, yevmiyeci, gündelikçi.
  • ASİFE

    Buğday ve arpa başağını örten yapraklar.
  • ASİL

    Esas. Yedek olmayan. * Köklü. * Edebli, soylu. * Fık: Muamelâtta kendi nâmına hareket eden. * Akşam vakti. * Ölüm, mevt.
  • ASİLÂNE

    f. Asil olanlara yakışır şekilde. Asil ve neseb sahibine lâyık.
  • ASİLE

    (C.: Asâil) Bir şeyin tamamı, bütünü. * Öğleden sonranın son kısmı, akşam üzeri. * Ölüm, mevt.
  • ASİL-ZADE

    f. Sülâlesi ve ailesi görgülü, temiz ve asil olan.
  • ASİL-ZÂDEGÂN

    (Asil-zâde. C.) Asilzâdeler, soylu kişiler.
  • ASİM

    Günahkâr. Günah işleyen.
  • ASİM

    Engel, mâni, muhafaza eden.
  • ASİME

    f. Akılsız, şaşkın, sersem.
  • ASİME-GÎ

    f. Akılsızlık, şaşkınlık, sersemlik.
  • ASİME-SÂR

    f. Kafası karışık.
  • ASİR

    Karmakarışık. * Bitişik komşu.
  • ASİR

    Ağır. Zor. Güç. Müşkül. Düşvâr.
  • ASÎR

    Üsâre. Özsu. * Bir maddenin sıkılmış suyu. * Suyu alınmak için sıkılmış şey.
  • ASİR(E)

    Üzüm ve benzeri şeyleri şıra yapmak veya yağını almak için sıkan.
  • ASİRE

    (C.: Asirât) Hayvanın ayağının arasına takılan köstek.
  • ASİRE

    Üzerine bir yıl geçtiği hâlde hâmile olmayan dişi deve.
  • ASÎRE

    Cibre, posa.
  • ASİSTAN

    Fr. Profesör veya hekim yardımcısı.
  • ASİT

    Fr. Terkibindeki hidrojenin yerine element alarak tuz meydana gelmesine sebep olan ve mavi turnusolü kırmızıya çevirmek hâsiyetinde hidrojenli birleşik hamız.
  • ASİYÂ-BÂN

    f. Değirmenci, değirmen sahibi.
  • ASİYÂ-GER

    f. Değirmen yapan, değirmenci.
  • ASİYÂ-SENG

    f. Değirmentaşı.
  • ASK

    Lâzım olmak, lüzumlu olmak.
  • ASKA'

    Atların ve kuşların başının ortasında beyazlık olanı. * Kanarya kuşu.
  • ASKÂ'

    (Suk. C.) Çeşme duvarlarının bölmeleri.* Bölgeler.
  • ASKABE

    Küçük salkım.
  • ASKALÂN

    Şam diyârında bir şehrin adı. ("Arûs-üş Şam" da derler.)
  • ASKALE

    Serap fazla olmak.
  • ASKAR

    Üzüm şırası.
  • ASKAT

    (Uydurukça kelimedir.) (Bak: Vâhid-i kıyasî)
  • ASKER

    f. Devredici, seyyar.
  • ASKER

    (C.: Asakir) Devlet ve memleketin muhafazası için ücretli veya ücretsiz olarak veya kur'a ile toplanarak hazır bulundurulan ve resmi elbise giyen silahlı adamlar topluluğu. Er, leşker, nefer.
  • ASKERE

    Şiddet. * Asker hazırlamak.
  • ASKER-GÂH

    f. Asker kampı, askeriyeye ait kamp.
  • ASKERÎ

    Askere veya askerliğe ait, askere mahsus.
  • ASKUL

    (C.: Asâkil) Beyaz, büyük mantar.
  • ASL

    Temel, esas, kök. Bidâyet. Mebde', dip, hakikat. Hâlis, sâfi. Haseb ve neseb. Soy sop. Zâten, en ziyâde.
  • ASL

    Yelmek. Seğirtmek.
  • ASL Ü ESAS

    Gerçek, doğru.
  • ASLA

    Hiçbir zaman.
  • ASLA'

    Başının tepesinde ve önünde kıl olmayan. * Küçük başlı.
  • ASLÂB

    (Sulb. C.) Sulbler, beller.
  • ASLÂD

    Sert, katı ve düz. (Çakmak taşı hakkında). Ateşsiz. * Cimri, hasis, pinti.
  • ASLAH

    En sâlih. Daha sâlih.
  • ASLAH

    Kulağı hiç işitmeyen.
  • ASLAH TARİK

    En selâmetli tarz. En salih usul, yol.
  • ASLAHAKELLAH

    Allah seni ıslâh etsin (meâlinde duâ).