H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HA

    f. "İşte!" mânasınadır. * Cemi edatıdır. Kelimelerle birleşerek onları çoğul yapar. Meselâ: Ayine-hâ : Aynalar. Der-hâ : Kapılar. Esb-hâ : Atlar. Zülüf-hâ : Zülüfler.
  • HA

    harfinin ismidir. Ebcede göre beş sayısına delâlet eden ( ) harfi, mehmusedendir. Bazan başka harfe yâni "yâ" veya "hemze" veya "elif"e kalbolur. Bir kelimenin evveline ve âhirine ilâve edilebilir. Arabçada beş vecih üzere müstameldir:1- Zamir olarak, nasb ve cerr yerlerinde kullanılır.2- Gaib harfi olur. Mücerret gaib mânasına gelir: ( Ebûhu: Onun babası) kelimesinde olduğu gibi.3- Sekte "Hâ"sıdır. Kelimenin sonunda olan harekeyi veya harfi beyan için diğerine eklenir. ( Mâ-hiye) ve ( Hâ-hünâ) da olduğu gibi.4- Soru hemzesinden değişmiş olan "hâ" dır.5- Müennes işareti olan "hâ" dır.
  • HA

    Osmanlı alfabesinde sekizinci harftir ve ebced sayısı ile de sekizi ifade eder. şeklinde okunursa: Haram şey, haşarı yüzsüz kadın mânâlarına gelir.
  • HA

    Kelime-i tenbihtir. İşaret ismi olan Zâ ve Zi kelimeleri ile Hâzâ Hâzihi Hâzâke gibi. Bundan başka "hâ" tenbih edatı olarak kelimeye dâhil edilir. (Hâzâ ) da olduğu gibi yakını ifade eder. İşaret ismi veya nida olur. (Eyyühâ ) daki gibi.
  • HA(Y)

    f. Çiğneyen mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şeker-hâ : Şeker çiğneyen. * Mc: Tatlı sözlü, güzel ve dokunmaz sözler söyleyen.
  • HAB

    f. Uyku. Rü'yâ.
  • HAB'

    Gizli, saklı, hafi. * Gizlemek, örtmek, setretmek.
  • HAB (HÂBE)

    Günah. Suç.
  • HABAB

    (Habâbe) Son derece muhabbet. * Su üzerindeki hava kabarcığı.
  • HABAİB

    (Habibe. C.) Habibeler, sevgili kadınlar.
  • HABAİK

    (Habike. C.) Kehkeşanlar, samanyolları. * Çizgiler.
  • HABAİL

    (Hibale. C.) Ağ, tuzak, bağ, kement.
  • HABAİL-İ MEVT

    Ölümün sebepleri.
  • HABAİL-ÜŞ ŞEYTAN

    Şeytanın tuzakları. * Kadınlar.
  • HABAİS

    (Habise. C.) Kötülükler. Murdar ve pis şeyler.
  • HABAK

    f. Mandıra, ağıl. * Dört yanı bir duvar veya set ile çevrilmiş yer, avlu.
  • HABAL

    Bozulma, düzensizlik. Karma karışıklık. * Sıkıntı, hüzün, keder, üzüntü.
  • HABALA

    (Hublâ. C.) Gebeler.
  • HABALEYAT

    (Habâlâ. C.) Hâmileler, gebeler.
  • HAB-ALUD

    Uykulu. Uyku karışık.
  • HABAR

    (C.: Habârât) İmzâ. Mühür, damga.
  • HABARAT

    (Habâr. C.) İmzâlar. * Damgalar.
  • HABARÎR

    (Hıbrîr. C.) Dağçiçekleri. Dağda yetişen çiçekler.
  • HABASET

    (Hubs) Murdarlık, pislik, kötülük.
  • HABAT

    Vücuttaki bir yara iyileştikten veya vücuda bir sopa ile vurulduktan sonra bedende kalan iz. * Davarın çok yemekten dolayı karnının şişmesi.
  • HABAYA

    Gizli işler, gizli şeyler. * Defineler.
  • HABAZ

    Hareket. * Bâtıl olmak. * Eksilmek.
  • HABB

    Aldatıcı, kurnaz, hileci, hilekâr. * Denizin kabarması, denizde dalga olması.
  • HABB

    Tane, çekirdek. * Yuvarlak olarak hazırlanmış ilâç. * Buğday tanesi veya buna benzer tohum.
  • HABBAL

    (Habl. dan) Urgan ve ip satan kimse.
  • HABBAR

    Terzi. * Mürekkepçi.
  • HABBAS

    Zindancı, gardiyan, hapseden.
  • HABBAT

    (Habbe. C.) Habbeler, tohumlar, tâneler. * Haplar.
  • HABBAZ

    (Hubz. dan) Ekmekçi. Ekmek yapan veya satan kimse.
  • HABBAZÎ

    Ekmekçilikle ilgili.
  • HABBE

    Tane. Tohum. * İhtiyaç. * Parça. * Dirhemin 1/48 kadarı.
  • HABBE

    Gammazlık yapan kadın. (Müz: Habb)
  • HABBE (HUBBE)

    Yol, tarik.
  • HABBET-ÜL KALB

    (Bak: Süveydâ)
  • HABBET-ÜS SEVDA

    Çörek otu.
  • HABBEYİ KUBBE YAPMAK

    Değeri olmayan bir şeye çok fazla ehemmiyet vermek. Zihinde büyütmek.
  • HABBEZA

    Ne güzel, ne sevimli, ne hoş mânâsında bir takdir edatıdır.
  • HABBÜL BÜLUĞ

    (Habb-ül büluğ) Erginlik çağındaki erkek ve kız çocukların yüzlerinde ve alınlarında çıkan sivilceler.
  • HABC

    Devenin ot yemekten dolayı karnının şişmesi. * Vurmak.
  • HABC

    Vurmak, darbetmek.
  • HABCAME

    f. Gecelik ve pijama gibi gece uyurken giyilen elbise.
  • HAB-DİDE

    f. "Rüya görmüş." Büluğa ermiş genç.
  • HABE

    Zarara ziyana uğradı (mânâsına fiil).
  • HABE

    f. Sıkılma, bunalma, darlanma, boğulma.
  • HABEB

    Aldatma, kandırma. Hile, kurnazlık.
1 2 3 4 5 6
...
101
Sonraki»