H Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • HÂCET-MENDÎ

    f. Muhtaçlık, ihtiyaçlı olma.
  • HÂCETREVA

    İhtiyacı gideren, ihtiyaç olan bir şeyi te'min eden.
  • HACEVCA'

    Uzun ayaklı adam. * Uzun adam.
  • HACEZE

    Zâlimler.
  • HACFE

    (C.: Hucuf) Sade demirden olan kalkan.
  • HACHACE

    Gizlenmek.
  • HACHACE

    Korkudan melul olmak. * Sırrını demek isteyip yine dememek.
  • HACI

    (C.: Hüccâc) Hacc farizasını yerine getirmiş olan müslüman.
  • HACIYATMAZ

    Dibindeki ağırlıktan dolayı yere ne şekilde bırakılırsa bırakılsın, dik bir durum alan oyuncak. * Mc: Zor durumlarda kendisini çabucak toparlamayı beceren kişi.
  • HACÎ

    (Hicv. den) Hiciv yazan, hicveden, yeren.
  • HÂCİB

    Perde. * Perdeci. Kapıcı. * Eskiden Osmanlı İmparatorluğu zamanında Devlet Reisinin en yakın me'muru. Vezirler veya âmirler. * Kaş.
  • HÂCİBEYN

    İki kaş.
  • HÂCİB-İ BÂRİ

    Cebrail (A.S.)
  • HÂCİB-İ YEMİN

    Sağ kaş.
  • HÂCİB-İ YESAR

    Sol kaş.
  • HACÎC

    (Hâcc. C.) Hacılar.
  • HACİD

    Uyuyucu, uyuyan.
  • HACİF

    Karın gurultusu.
  • HACİL

    Otu çok olan yer.
  • HACİL

    Ayaklarından üç tanesi beyaz olan at.
  • HACİL

    Utanmış. Utanan. Utanmaktan yüzü kızaran.
  • HACİM

    (Bak: Hacm)
  • HACİM

    Saldıran. Hücum eden.
  • HACİN

    Küçük hayvan. * Büluğdan önce evlenmiş olan kız.
  • HACİR

    Hicret eden. Bir yerden bire yere göçen. * Sayıklıyan.
  • HACİRE

    (C.: Hâcirât) Terbiye sınırlarına sığmayan kötü söz ve hezeyan. * (C.: Hevâcir) Günün en sıcak anları.
  • HACİRÎ

    Yapıcı, kurucu.
  • HACİS

    Tasa, keder, hüzün, gam. * Hâtıra. Kalb ve hissin en derin ve gizli sesleri.
  • HACİSE

    (C.: Hevâcis) Merak, kalbe gelen endişe.
  • HACİYAN

    (Hâcı. C.) Hacılar, hacc farizasını yerine getirmiş olan müslümanlar.
  • HACİZ

    Ayıran. Bölen. * Vücudun içindeki bazı uzuvları ayıran karın zarı gibi zarların adı. * Haczeden. Borcunu ödeyemeyenin diğer mallarına el koyan. * Tıb: Bâdemin içindeki bazı oyukları ayıran bölme zarlarına denir. (Bak: Hicab)
  • HACL (HİCL)

    (C.: Ahcâl-Hucul) Köstek. * Bukağı. * Küçük deve yavruları.
  • HACLA'

    Ayakları beyaz olan koyun.
  • HACLE

    (Haclegâh) f. Gelin odası. Gerdek odası.
  • HACLET

    Şaşırma, acaibine gitme, taaccüb. * Utanma, arlanma.
  • HACLET-ÂVER

    f. Utanç verici, utandırıcı.
  • HACLET-DİH

    f. Utanç verici, utandırıcı.
  • HACLET-ENGİZ

    f. Utandırıcı, sıkıltıcı.
  • HACM

    (Hacim) Bir cismin kapladığı yer. Cirm. Cüsse. * Emmek. Massetmek.
  • HACMEN

    Büyüklükçe. Hacim bakımından.
  • HACM-İ İSTİABÎ

    Bir şeyin içine alabildiği miktar.
  • HACR

    (Hicr) Men'etmek. Birisine bir şeyi yasak etmek. Malını kullanmaktan men'etmek. * Kucak. Ağuş.
  • HACRA'

    Taş gibi katı ve sert olan şey.
  • HACREN

    Malını kullanmaktan menetmek suretiyle.
  • HACUC

    şiddetli esen rüzgâr.
  • HACUN

    Eğrilik. * Uzak. * Mekke'de bir dağ.
  • HACUR

    (C.: Hucerât) Dere kenarı.
  • HACZ

    Men'etmek. Mâni olmak. * İki şeyin arasını ayırmak. * Alacaklı, borçludan alacağını alabilmesi için borçlunun malına el konulmak.
  • HAÇ

    (Ermeniceden) Put. Haç. İstavroz.
  • HAD

    f. Çaylak kuşu.HAD' (Hıd') : Aldatmak. * Dühul etmek, girmek. * Kurumak.