Kök veya soy bakımından, aslında, esasında; temelden, kökten.
ASL-I MEYYİT
Huk: Ölen kimsenin babası, babasının babası ve ilh...
ASLÎ
Asla aid ve müteallik.
ASLİYYET
Asl'ın hususiyeti ve hâli. Hususilik, mümtaziyet, seçkinlik. * Başka şeyler karışmamış olan bir şeyin ilk hali.
ASM
Sargı. * Kırılmış kemiğe bağlanan ağaç.
ASMA
Elleri veya bacakları eğri olan.
ASMA'
Küçük kulaklı. * Zeki kimse.
ASMA'
Uyanık ve gözü açık (adam) * Keskin (kılınç).
ASMÂ
Ön ayağı beyaz olan dişi koyun.
ASMAH
Çok cesur, pek kahraman.
ASMAÎ
Arapların şöhret bulmuş şairi.
ASMAN
f. Gökyüzü, sema.
ASMANE
f. Dam, tavan, kubbe.
ASMAN-GÛN
f. Gök mavisi.
ASMANÎ
(C.: Asmâniyân) f. Gökyüzüne, aya, güneşe mensub. * Açık mavi.
ASMANÎ ÂHEN
f. Yıldırım.
ASMAR
f. Mersin ağacı.
ASMENDE
Şaşkın, alık, dalgın. Hile ile kandıran, hileci.
ASMIHA
(Sımah. C.) Kulak kanalları.
ASNIM
(Sanem. C.) Putlar. * Sevgililer.
ASPİRATÖR
Fr. Hava emme cihazı.
ASR
(Asır) Bir devrelik zaman. * İkindi vakti. * Zamanın bir cüz'ü. * Konuşan kimselerin başkaları ile beraber yaşadığı müddet. * Yüz yıl. * Eskiden bazılarınca kırk, elli veya altmış yıllık müddet. * İnsanın ortalama yaşayış zamanı. * Gece ve gündüzden her biri. * Birisinin aşireti. * Men'etmek. * Suyunu çıkarmak için bir şeyi sıkmak.
ASR
(C.: Evâsır) Kırmak. * Hapsetmek.
ASR
Muttali olmak. Gözcülük etmek.
ASRA'
Zor olan şey. Güç nesne. * Kanatlarının uçlarında beyazlıklar olan tavşancıl kuşu.
ASRAF
(Sarf. C.) Masraflar. * Değişiklikler.
ASRAM
(Sırm. C.) İnsan toplulukları, insan kümeleri. * Çadır grupları.
ASRAN
(Asaran) İki devir. Gece ve gündüz. * İki asır. * Gündüzün zamanı.
ASRE
(C.: Aserât) Ayak kayma, sürçme, yanılma.
ASREM
Kulağı sakat, hasta. * Ailesini geçindirmek için sıkıntı çeken (kimse). * Bölük bölük.
ASREMAN
Gece, gündüz.
ASR-I ÂHİR
Son asır, son devir.
ASR-I CAHİLİYYET
Cahiliyyet asrı. Cahiliyyet devresi. * Arabistan'da İslâmiyet'ten önceki putperestlik ve vahşet devri.
ASR-I EHÎR
Son asır.
ASR-I EVVEL
İlk asır. * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendisinin bir misli daha uzadığı zamandan başlayıp, iki misli uzayıncaya kadar süren ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)
ASR-I HÂZIR
Şimdiki asır, yeni zaman.
ASR-I SAÂDET
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) peygamber olarak dünyada bulunduğu devir. (Bu sıdk ve kizb; küfür ve iman kadar birbirinden uzak. Asr-ı Saadet'te sıdk vâsıtasıyla Muhammed'in (A.S.M.) âlâ-yı illiyyine çıkması ve o sıdk anahtarıyla hakaik-ı imaniye ve hakaik-ı kâinat hazinesi açılması sırrıyla, içtimaiyat-ı beşeriye çarşısında sıdk, en revaçlı bir mal ve satın alınacak en kıymetli bir meta' hükmüne geçmiş. Ve kizb vasıtasıyla Müseylime-i Kezzâbın emsâli, esfel-i sâfiline sukut etmiş. Ve kizb o zamanda küfriyat ve hurafatın anahtarı olduğunu o inkılâb-ı azîm gösterdiğinden, kâinat çarşısında en fena, en pis bir mal olup; o malı satın almak değil; herkes nefret etmesi hükmüne geçen kizb ve yalana, elbette o inkılâb-ı azîmin saff-ı evveli olan ve fıtratlarında en revaçlı ve medâr-ı iftihar şeyleri almak ve en kıymetli ve revaçlı mallara müşteri olmak fıtratında bulunan Sahabeler; elbette şüphesiz bilerek ellerini yalana uzatmazlar. Kizb ile kendilerini mülevves etmezler. Müseylime-i Kezzâb'a kendilerini benzetemezler. Belki, bütün kuvvetleriyle ve meyl-i fıtriyeleriyle en revaçlı mal ve en kıymettar meta' ve hakikatların anahtarı Muhammed'in (A.S.M.) âlâ-yı illiyyîne çıkmasının basamağı olan sıdk ve doğruluğa müşteri olup, mümkün olduğu kadar sıdktan ayrılmamağa çalıştıklarından, ilm-i Hadisce ve ulema-i şeriat içinde bir kaide-i mukarrere olan "Sahabeler, daima doğru söylerler. Onlardaki rivâyet, tezkiyeye muhtaç değil. Peygamberden (A.S.M.) rivayet ettikleri Hadisler bütün sahihtir." diye ehl-i şeriat ve ehl-i hadisin ittifakına kat'î hüccet bu mezkûr hakikattır. H.)
ASR-I SÂNİ
İkinci asır. * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan başlayan ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)
ASRÎ
Devre, modaya ve israflı fantaziyelere uyan. Taklitçi. Zamana uygun. Bir devreye, asra âit ve müteallik.
ASRİS
f. At koşturulan meydan, hipodrom.
ASS
Katı ve sağlam olmak, berk olmak.
ASS
Gece gezip dolaşmak.
ASS
Her nesnenin aslı, her şeyin esası.
ASSÂB
İplikçi.
ASSÂL
Kovandan bal çıkaran, bal satan, balcı.
ASSALE
Arı, bal arısı. * Arı kovanı, kovan. * Petek, bal peteği.
ASSUBAY
Ask: Çavuş, üst çavuş ve başçavuş diye rütbeleri olan, ücret alan ve resmi elbise giyen askerdir.