A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ASLAT

    Koyu, sahin.
  • ASLEKA

    Serabın fazla olması.
  • ASLEM

    Kulağı kesik olan, kesik kulaklı.
  • ASLEN

    Kök veya soy bakımından, aslında, esasında; temelden, kökten.
  • ASL-I MEYYİT

    Huk: Ölen kimsenin babası, babasının babası ve ilh...
  • ASLÎ

    Asla aid ve müteallik.
  • ASLİYYET

    Asl'ın hususiyeti ve hâli. Hususilik, mümtaziyet, seçkinlik. * Başka şeyler karışmamış olan bir şeyin ilk hali.
  • ASM

    Sargı. * Kırılmış kemiğe bağlanan ağaç.
  • ASMA

    Elleri veya bacakları eğri olan.
  • ASMA'

    Küçük kulaklı. * Zeki kimse.
  • ASMA'

    Uyanık ve gözü açık (adam) * Keskin (kılınç).
  • ASMÂ

    Ön ayağı beyaz olan dişi koyun.
  • ASMAH

    Çok cesur, pek kahraman.
  • ASMAÎ

    Arapların şöhret bulmuş şairi.
  • ASMAN

    f. Gökyüzü, sema.
  • ASMANE

    f. Dam, tavan, kubbe.
  • ASMAN-GÛN

    f. Gök mavisi.
  • ASMANÎ

    (C.: Asmâniyân) f. Gökyüzüne, aya, güneşe mensub. * Açık mavi.
  • ASMANÎ ÂHEN

    f. Yıldırım.
  • ASMAR

    f. Mersin ağacı.
  • ASMENDE

    Şaşkın, alık, dalgın. Hile ile kandıran, hileci.
  • ASMIHA

    (Sımah. C.) Kulak kanalları.
  • ASNIM

    (Sanem. C.) Putlar. * Sevgililer.
  • ASPİRATÖR

    Fr. Hava emme cihazı.
  • ASR

    (Asır) Bir devrelik zaman. * İkindi vakti. * Zamanın bir cüz'ü. * Konuşan kimselerin başkaları ile beraber yaşadığı müddet. * Yüz yıl. * Eskiden bazılarınca kırk, elli veya altmış yıllık müddet. * İnsanın ortalama yaşayış zamanı. * Gece ve gündüzden her biri. * Birisinin aşireti. * Men'etmek. * Suyunu çıkarmak için bir şeyi sıkmak.
  • ASR

    (C.: Evâsır) Kırmak. * Hapsetmek.
  • ASR

    Muttali olmak. Gözcülük etmek.
  • ASRA'

    Zor olan şey. Güç nesne. * Kanatlarının uçlarında beyazlıklar olan tavşancıl kuşu.
  • ASRAF

    (Sarf. C.) Masraflar. * Değişiklikler.
  • ASRAM

    (Sırm. C.) İnsan toplulukları, insan kümeleri. * Çadır grupları.
  • ASRAN

    (Asaran) İki devir. Gece ve gündüz. * İki asır. * Gündüzün zamanı.
  • ASRE

    (C.: Aserât) Ayak kayma, sürçme, yanılma.
  • ASREM

    Kulağı sakat, hasta. * Ailesini geçindirmek için sıkıntı çeken (kimse). * Bölük bölük.
  • ASREMAN

    Gece, gündüz.
  • ASR-I ÂHİR

    Son asır, son devir.
  • ASR-I CAHİLİYYET

    Cahiliyyet asrı. Cahiliyyet devresi. * Arabistan'da İslâmiyet'ten önceki putperestlik ve vahşet devri.
  • ASR-I EHÎR

    Son asır.
  • ASR-I EVVEL

    İlk asır. * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendisinin bir misli daha uzadığı zamandan başlayıp, iki misli uzayıncaya kadar süren ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)
  • ASR-I HÂZIR

    Şimdiki asır, yeni zaman.
  • ASR-I SAÂDET

    Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) peygamber olarak dünyada bulunduğu devir. (Bu sıdk ve kizb; küfür ve iman kadar birbirinden uzak. Asr-ı Saadet'te sıdk vâsıtasıyla Muhammed'in (A.S.M.) âlâ-yı illiyyine çıkması ve o sıdk anahtarıyla hakaik-ı imaniye ve hakaik-ı kâinat hazinesi açılması sırrıyla, içtimaiyat-ı beşeriye çarşısında sıdk, en revaçlı bir mal ve satın alınacak en kıymetli bir meta' hükmüne geçmiş. Ve kizb vasıtasıyla Müseylime-i Kezzâbın emsâli, esfel-i sâfiline sukut etmiş. Ve kizb o zamanda küfriyat ve hurafatın anahtarı olduğunu o inkılâb-ı azîm gösterdiğinden, kâinat çarşısında en fena, en pis bir mal olup; o malı satın almak değil; herkes nefret etmesi hükmüne geçen kizb ve yalana, elbette o inkılâb-ı azîmin saff-ı evveli olan ve fıtratlarında en revaçlı ve medâr-ı iftihar şeyleri almak ve en kıymetli ve revaçlı mallara müşteri olmak fıtratında bulunan Sahabeler; elbette şüphesiz bilerek ellerini yalana uzatmazlar. Kizb ile kendilerini mülevves etmezler. Müseylime-i Kezzâb'a kendilerini benzetemezler. Belki, bütün kuvvetleriyle ve meyl-i fıtriyeleriyle en revaçlı mal ve en kıymettar meta' ve hakikatların anahtarı Muhammed'in (A.S.M.) âlâ-yı illiyyîne çıkmasının basamağı olan sıdk ve doğruluğa müşteri olup, mümkün olduğu kadar sıdktan ayrılmamağa çalıştıklarından, ilm-i Hadisce ve ulema-i şeriat içinde bir kaide-i mukarrere olan "Sahabeler, daima doğru söylerler. Onlardaki rivâyet, tezkiyeye muhtaç değil. Peygamberden (A.S.M.) rivayet ettikleri Hadisler bütün sahihtir." diye ehl-i şeriat ve ehl-i hadisin ittifakına kat'î hüccet bu mezkûr hakikattır. H.)
  • ASR-I SÂNİ

    İkinci asır. * Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan başlayan ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)
  • ASRÎ

    Devre, modaya ve israflı fantaziyelere uyan. Taklitçi. Zamana uygun. Bir devreye, asra âit ve müteallik.
  • ASRİS

    f. At koşturulan meydan, hipodrom.
  • ASS

    Katı ve sağlam olmak, berk olmak.
  • ASS

    Gece gezip dolaşmak.
  • ASS

    Her nesnenin aslı, her şeyin esası.
  • ASSÂB

    İplikçi.
  • ASSÂL

    Kovandan bal çıkaran, bal satan, balcı.
  • ASSALE

    Arı, bal arısı. * Arı kovanı, kovan. * Petek, bal peteği.
  • ASSUBAY

    Ask: Çavuş, üst çavuş ve başçavuş diye rütbeleri olan, ücret alan ve resmi elbise giyen askerdir.