A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AZMA(Y)

    f. Denemiş.
  • AZMAN

    Cins ve nev'inin icabından fazla büyümüş, çok iri. * Melez. İki ayrı cins hayvandan doğma.
  • AZMAYİŞ

    f. Deneme, sınama, tecrübe. * Tar: Emekdar tirendâzların kullandığı bir çeşit ok.
  • AZMEN

    Pek fazla şeyler içine alabilen. * En çok güvenilen.
  • AZMEND

    f. Haris, açgözlü, tamahkâr, cimri.
  • AZMÎ

    Kemikli, kemikten yapılmış.
  • AZM-İ ACZ

    Tıb: Sağrı kemiği. Kuyruk sokumu kemiği.
  • AZM-İ ADESÎ

    Tıb: Mercimek kemiği.
  • AZM-İ ADUD

    Tıb: Pazı kemiği.
  • AZM-İ AKAB

    Tıb: Ökçe kemiği.
  • AZM-İ ENFÎ

    Tıb: Burun kemiği.
  • AZM-İ KASABA

    Tıb: Baldır kemiği.
  • AZM-İ KAT'Î

    Kesin karar, kat'î azim.
  • AZM-İ KİTF

    Tıb: Kürek kemiği, omuz kemiği.
  • AZM-İ KU'BERE

    Tıb: Kolumuzun ön tarafında bulunan önkol kemiği. (Önkol kemiğinin arkasında dirsek kemiği bulunur).
  • AZM-İ TERKOVA

    Tıb: Köprücük kemiği.
  • AZM-İ US'US

    Tıb: Kuyruk kemiği.
  • AZM-İ VECENÎ

    Tıb: Elmacık kemiği.
  • AZM-İ ZEND

    Tıb: Dirsek kemiği.
  • AZM-İ ZIFRÎ

    Tıb: Tırnaksı kemik.
  • AZMÛDE

    f. Tecrübe etmiş olan. Tecrübeli. * Tecrübe olunmuş, denenmiş.
  • AZMÛDEGÎ

    f. Tecrübe, deneme, imtihan.
  • AZMÛN

    f. Tecrübe, deneme, imtihan.
  • AZOİK

    En eski jeolojik zaman. * İçinde fosil bulunmayan toprak.
  • AZR

    Sünnet etmek.
  • AZRA

    Medine-i Münevvere'nin bir ismi. * Sevgili. Mahbûbe. * Delinmemiş inci. * Üzerinde yürünmemiş kum. Kız olan kız. * Hz. Meryem'in bir vasfı.
  • AZRAİL

    Ölüm meleği. Dört büyük melekten biridir, ölenlerin ruhlarını almak görevi vardır. Diğer bir ismi de "melek-ül mevt: Ölüm meleği"dir. Yeryüzünde hayatın var olması, insanın yaratılışı tesadüfle açıklanamıyacağı gibi, ölüm de tesadüfle açıklanamaz. Hayatı yaratan ölümü de yaratmıştır. Hayat gibi ölüm de bir rahmettir. Ölüm, meşakkatli dünya hayatından terhis olma ve ebedî âleme yolculuktur. İnanmıyanların ölümden çok korkmaları ve hatırlarına getirmekten ürkmeleri bundandır. Azrail (A.S.) müslümana göre ebediyet âlemine yolculuğun dâvetçisi; hastalık, kaza vs. sebepler, ölüm için bahane ve sebeplerdir. Azrail (A.S.) bu sebeplerin arkasında görevini yerine getirir.(Azrail Aleyhisselâm Cenâb-ı Hakk'a münâcât edip demiş: "Kabz-ı ervah vazifesinde senin ibâdın benden küsecekler, şekvâ edecekler." Ona cevaben denilmiş: "Senin vazifene hastalıkları ve musibetleri perde yapacağım; tâ ibâdımın şekvaları onlara gitsin, sana gelmesin." Aynen bu perdeler gibi Azrail Aleyhisselâm'ın vazifesi de bir perdedir. Tâ haksız şekvâlar Cenâb-ı Hakk'a gitmesin. Çünkü; ölümdeki hikmet ve rahmet ve güzellik ve maslahat cihetini herkes göremez. Zâhire bakıp itiraz eder, şekvaya başlar. İşte bu haksız şekvâlar Rahim-i Mutlaka gitmemek hikmetiyle Azrail Aleyhisselâm perde olmuş. Aynen bunun gibi bütün meleklerin, belki bütün esbab-ı zâhiriyenin vazifeleri, izzet-i rububiyetin perdeleridir. Tâ güzellikleri görünmeyen ve hikmetleri bilinmeyen şeylerde kudret-i İlâhiyenin izzeti ve kudsiyeti ve rahmetinin ihatası muhafaza edilsin, itiraza hedef olmasın ve hasis ve ehemmiyetsiz ve merhametsiz şeyler ile kudretin mübaşereti nazar-ı zâhirîde görünmesin. Ş.)
  • AZRAR

    (Zarar. C.) Zararlar, ziyanlar, kayıplar.
  • AZREC

    Seri, hafif nesne. Vâhid, tek.
  • AZREF

    Çok zarif. Zariflerin zarifi. * Çok zeki.
  • AZREF-İ ZÜREFÂ

    Zariflerin zarifi.
  • AZRENG

    f. Çok üzüntü, meşakkat, eziyet. * Son derece sert ve katı.
  • AZÛF

    Yiyecek, erzak. Azık.
  • AZÛG

    f. Kir, pas.
  • AZÛK

    İçi henüz olmamış fıstık yemişi.
  • AZÛL

    Çok azarlayan, çıkışan, paylıyan.
  • AZÛMET

    Eğlence. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey.
  • AZÛN

    f. Öylece, onun gibi, bunun gibi, böylece.
  • AZUR

    (Azver) f. Açgözlü. Hırslı. Tamahkâr. Cimri. Hasis.
  • AZURDE

    (Bak: Azürde)
  • AZÛZ

    Isırıcı, ısıran.
  • AZÛZ

    Memelerinin delikleri dar olan deve ve koyun.
  • AZÜG

    f. Hurma lifi. * Ağaç ve asma budantısı.
  • AZÜRDE

    f. Azar görmüş, incinmiş, gücenmiş. Kalbi kırılmış, üzülmüş.
  • AZÜRDE-DİL

    Kalbi kırık. Müteessir.
  • AZÜRDE-GÎ

    f. Gücendirilmiş, incitilmiş olma.
  • AZÜRDE-HÂTIR

    f. Gönlü kırılmış, hatırı kırılmış.
  • AZÜRDE-PÜŞT

    f. Beli bükülmüş ihtiyar.* Yükten sırtı berelenmiş olan hayvan.
  • AZV

    İftira. Birisine bir şey isnad etme. Nisbet etme.
  • AZVA

    (Zav ve Zû. C.) Parıltılar, ışıklar, aydınlıklar.