(Zeki. C.) Çabuk ve güzel anlayışlı kimseler. Keskin zekâlılar.
EZKİYA
Saf, temiz, iyi halli kimseler.
EZL
Güçlük. * Darlık. * Hapsetmek.
EZLAÎ
Uzunca ve iri olan şey.
EZLAK
Aleyhte söz söyleyen adam. * Keskin olan şey.
EZLAM
(Zelm. C.) Oklar. Kumar okları.
EZLEF
(C: Zelef) Burnunun ucu uzun ve ince olan.
EZLEM
Boğazı altında sarkık uzun kılları olan keçi.
EZLEM
(Bak: Azlem)
EZM
Yemek, ekl.
EZMAN
Zamanlar. Vakitler. Müddetler.
EZMÂR
(Zimr. C.) Kahramanlar, yiğitler, bahadırlar.
EZMÂR-I ETRÂK
Türk kahramanları.
EZMAYİŞ
Tahtadan yapılmış demir temrenli bir cins ok.
EZME
Kıtlık, kaht. * Şiddet. * Darlık. * Bir kere yemek.
EZMEL
Hareket etmek. * Muzdarib olmak, acı çekmek. * Savt, sadâ, ses. * Gül.
EZ-MEN
f. Benden.
EZMİNE
(Zaman. C.) Zamanlar.
EZMİNE-İ KADİME
Eski zamanlar.
EZMİNE-İ MÂZİYYE
Geçmiş zamanlar.
EZMİNE-İ MÜSTAKBELE
Gelecek zamanlar, müstakbel zamanlar.
EZNAB
(Zenb. C.) Suçlar, günahlar. * Kuyruklar.
EZNEM
Kulakları ucunda sarkık uzun kılları olan keçi.
EZ-NEV
f. Yeni baştan, yeniden.
EZ-ON SEBEB
O sebepten.
EZ-OST
Ondan.
EZR
(C.: Uzur) Arka ve sırt. * Kuvvet.
EZRA
Çok konuşma. * Çok yeme. * Sözü düzgün ve pek fasih olan kimse.
EZRA
Kulağı beyaz, gövdesi siyah olan davar.
EZRAB
Diş kökü.
EZRAK
Saf ve temiz su. * Gök renkli, mâvi.
EZRAR
(Zirr. C.) Elbise düğmeleri.
EZREBÎ
Azerbeycan'ın Arapça adı.
EZ-TU
Senden.
EZÛC
Hayâsız ve edebsiz adam. * Sert başlı at.
EZUM
Isırıcı, ısıran.
EZUZ
Pek keskin olan kılınç veya hançer.
EZVAC
Çiftler. Zevceler. Nikâhlı karılar. * Kocalar.
EZVAC-I TÂHİRAT
Hz. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) ismetli ve iffetli, pâk zevce-i muhteremeleri (R.A.) "Mü'minlerin anneleri" diye bilinen ve Peygamberimize (A.S.M.) âilelik etmek şerefine ermiş mübârek hanımlar.(Zât-ı Risaletin akvâli gibi, ef'al ve ahvâli ve etvâr ve harekâtı dahi menabi-i din ve şeriattır ve ahkâmın mehazleridir. Şıkk-ı zâhirîsine Sahabeler hamele oldukları gibi, hususi dairesindeki mahfî ahvalâtından tezâhür eden esrar-ı din ve ahkâm-ı şeriatın hameleleri ve râvileri de Ezvac-ı Tâhirat'tır ve bilfiil o vazifeyi ifa etmişlerdir. Esrar ve ahkâm-ı dinin hemen yarısı, belki onlardan geliyor. Demek bu azîm vazifeye, bir çok ve meşrebce muhtelif Ezvac-ı Tâhirat lâzımdır. M.)