I Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • IRAS

    Devenin başını ayağına bağladıkları ip.
  • IRDA'

    (Bak: Irzâ')
  • IRDAM

    Üzüm veya hurma salkımı olan budak.
  • IREM

    Irmak kenarı. "* Su bendi. * Dere, vâdi. * Sert yağan ve taneleri iri olan yağmur. * Gözsüz köstebek. * Kemikten etin suyunu almak.
  • IRGAF

    Hızla yürüme, hırsla bakma.
  • IRGAT

    (Rumca) Rençber, işçi. * Yapı işçisi. Amele. * Gemilerde demir zincirini toplamak için ve binalarda bazı ağır şeyleri kaldırmak için zincirlerle çevrilmiş, ufki bucurgat.
  • IRIP

    Balık tutmak için atılan büyük ağ.
  • IRK

    Nesil. Zürriyet. Sülâle. * Soy. Kök. Damar.
  • IRK-I AHMER

    Kızıl derili.
  • IRK-I ESVED

    Siyah derili, zenci.
  • IRKIY

    (Irkıyye) Irkla ilgili, ırka âit.
  • IRKÎL

    Belâ. Zahmet, meşakkât. * Çok güç nesne.
  • IRK-ÜZ-ZEHEB

    Altınkökü denilen bir nebat.
  • IRMAK

    Büyük akarsu, doğrudan doğruya denize dökülen nehir.
  • IRMİS

    Büyük taş. * Kuvvetli ve dayanıklı deve.
  • IRNÎN

    Kaş tarafında burun ucu. * Her nesnenin evveli.
  • IRRİS

    Arslan yatağı.
  • IRS

    Koca ile karıdan her biri. * Nâmus.
  • IRSÎ

    Gelincik dedikleri hayvanın rengine benzer bir renk.
  • IRTIR

    Yerinden ayrılmak.
  • IRV

    (C.: Arâ) Cemaat, topluluk.
  • IRZ

    Namus. Temizlik. Cinsî haysiyet. * Ehil ve ıyal. İnsanın korumağa mükellef olduğu nefsi, hasebi, şerefi ve mahremleri, zemmedilecek veya medhedilebilecek durumları.
  • IRZA

    Çayırlık, çimenlik. Otu bol olan yer.
  • IRZÂ'

    Emzirmek veya emzirilmek.
  • IRZÂ-İ ETFAL

    Çocukların emzirilmesi.
  • IRZÂ-İ GAYR-İ MÂDERÎ

    Çocuğu hayvan sütüyle besleme.
  • IRZÂ-İ MÂDERÎ

    Çocuğu ana sütüyle besleme.
  • IRZAL

    Bağcıların arslan korkusundan dolayı ağaçların üzerinde yaptıkları yatak. * Avcıların, yatağında topladıkları kuru ot.
  • IRZİM

    Sağlam, sert ve dayanıklı. * Şiddetli toplayıcı.
  • IS

    (Iss) t. Bayındırlık, mâmuriyet. Şenlik. * Ses. * Sâhib. Mâlik. * Efendi.
  • IS'AB

    Güç. Çetin bulmak. Güçleştirmek. Zorlaştırmak.
  • ISABE

    (C.: Asâib) Cemaat, topluluk. * Tıb: Yaraları sarmakta kullanılan bağ, yara bantı. * Başa sarılan ve şeâir-i İslâmiyeden olan sarık.
  • IS'AD

    Yukarı çıkarmak. Yükseltmek. * Mekke-i Mükerreme'ye gitmek. * İnbikten geçirmek.
  • ISADET

    Avlatmak.
  • ISAGA

    Kuyumculuk yapma. * Eritilmiş maddeleri kalıba dökme.
  • ISAHA

    Kulak verip dinleme.
  • ISALET

    Hamle yapmak. * Ulaşmak.
  • ISAM

    Göze çekilen sürme. * Kırba bağı. * Kırba örtüsü.
  • I'SAR

    Fakir olmak. * Güç olmak, zor olmak.
  • I'SAR

    Hafif esen rüzgâr.
  • I'SAR

    Ayağını kaydırıp yere yıkmak.
  • IS'AR

    Enaniyet ve kibirle surat asma.
  • ISARE

    Çadır kazığı. * Çadır ipi.
  • ISARET

    Meylettirmek, eğmek.
  • IS'AS

    Gece karanlığı başlamak, karanlık basmak. * Karanlığın açılması. * Bulutun yere yakın olması. * Peşinden gitmek.
  • ISATA

    Seslenme, ses çıkarma.
  • ISBA'

    Tulu etmek, meyletmek.
  • ISBAH

    Seher vakti. Sabah vakti. * Gafil olmamak. Uyanıklık.
  • ISBAR

    Sabrettirmek.
  • ISBI'

    (Usbu'-Asba'-Asbi') Parmak.