K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KIRA'

    Cimâ etmek. * Sağlam, muhkem. * Şiddetli.
  • KIRAAT (KIRAET)

    Okuma. Düzgün ve çabuk okuma. * Okuma kitabı. * Fık: Namazda Kur'an-ı Kerim'den bir miktar okumak.İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur. Hususi mütâlaa nasıl olsa olur. Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu için o yolda okumanın dikkat edilecek bâzı noktaları vardır.Bir eser mensur ise onu okumağa Kırâet, manzum ise inşâd denir. Gerek kırâet, gerek inşâd: Mihânikî, mantıkî, bediî diye üçe ayrılır. (Bak: Bediî kıraet, İnşad, Mantıkî kıraet, Mihanikî kıraet)
  • KIRAATHANE

    Müşterilerine gazete, mecmua ve kitap gibi şeyleri bulunduran geniş ve içi döşenmiş kahvehane.
  • KIRAAT-I SEB'A

    Kur'an-ı Kerim'i yedi türlü okuma tarzı. Mâna değişmemek üzere Kur'an-ı Kerim Kureyş, Huzeyl, Havâzin, Kinane, Sakif, Temim ve Yemen lehçeleriyle "sırat, mâlik, cibril" gibi kelimelerin yedi türlü okunmasına denir. * Yedi türlü okuma.
  • KIRAB

    Kılıç veya bıçak kını.
  • KIRAF

    Cima etmek. * Karışmak.
  • KIRAĞI

    (Bak: Şebnem)
  • KIRAM

    Nakışlı perde. * Duvara tutulan örtü. * Çarşaf.
  • KIRAN

    (C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması.
  • KIRAR

    Davarın yaşını anlamak için dişine bakmak.
  • KIRAT

    Dirhemin onaltıda birini ifade eden eski bir ağırlık ölçüsü.
  • KIR'AV

    Çorak tarla.
  • KIRBA

    (C.: Kıreb-Kırebat) Saka tulumu. Deriden su kabı. * Tıb: Çocuklarda karın şişmesi. * Süt tulumuna da kırba denir. * 13 bin dirhemlik veya 32 okıyyelik bir kab.
  • KIRBAN

    Yakınlık. * Cimadan kinâye olur.
  • KIRD

    Atılmış yünü andıran bulut. * Maymun.
  • KIRF

    Kabuk.
  • KIRFE

    Töhmet. * Ağaç kabuğu. * Darçın.
  • KIRGIZ

    Türk Milletlerinden büyük bedevi bir kavim olup Asyanın kuzeybatısında ve Türkistanla Sibirya arasında, başka bir deyimle Türkistanın kuzey taraflarında ve Doğu Türkistanın kuzeyinde olarak Rusya ile Çin hududunda bulunuyorlar. Batı tarafındakilere Kırgız ve Kazak; Çin hududundakilere ise Kara Kırgız ismi verilmiştir. Kırgız ismi, kır kelimesinden mürekkeb olup; kır adamı yani göçebe demektir. Kırgız ve Kazaklar, Rusya'daki Volga Nehrinden Doğu Türkistan hududuna kadar geniş ve uzun bir mıntıkada bulunup cevelângâhları yaklaşık olarak 2,5 milyon kilometrekare genişliğindedir.Kırgız ve Kazaklar cinsiyet ve simaca Türklerden sayılıp; konuştukları dil, esasında Türkçe olduğu halde Moğolca bazı kelimeleri ve İslâm lisanı olan Arabî ve Farisîden alınmış tabirleri de vardır.
  • KIRİTİK

    (Bak: Kritik)
  • KIRKANBAR

    İçinde çok çeşitli şeyler bulunan yer veya kap. * Çok şeyler bilen kişi.
  • KIRKBAYIR

    Geviş getiren hayvanların midelerinin bir bölümü.
  • KIRKIS

    Küçük üvez.* Köpeği çağırmak. * Yüzük yapılan özlü balçık.
  • KIRLA

    Bir kuş cinsidir ve sulardan balık avlar; derler ki su içine girdiğinde bir gözüyle üstünü gözler, bir gözüyle su içinde avını gözler. Gayet korkak bir kuştur.
  • KIRM

    (C.: Kurum) Ulu şerif, şerefli kişi.
  • KIRMAZ

    Beyaz ekmek.
  • KIRMETA

    Kitapla satırların veya yürürken adımların birbirine yakınlığı.
  • KIRMÎD

    (C.: Karâmid) Pişmiş kiremit.
  • KIRMİL

    (C.: Karâmil) Azgın devenin yavrusu. * İki hörgüçlü deve.
  • KIRN

    Korkak.
  • KIRNAK

    Halayık, cariye, esir kadın.
  • KIRNAS

    Doğan kuşunun, avının ardınca gitmesi.
  • KIRRA

    Soğuk, berd. * Çok fazla susuzluk. * Akıllılık.
  • KIRRÎS

    Sazan balığı.
  • KIRŞİB

    Yaşlı davar. * Arslan. Çok yiyen, obur. * Uzun boylu kimse. * Kötü ahlâklı.
  • KIRTAB

    Kafası üstüne yıkmak.
  • KIRTA'BE

    Bez parçası.
  • KIRTALE

    (C.: Kırtâl) Yemiş toplamakta kullanılan sepet.
  • KIRTAS

    (C.: Karâtis) Kâğıt. Kâğıt tabakası, sahife. * Kâğıtçı.
  • KIRTASİYE

    Kâğıt işleri. Kâğıtla alâkalı. Onunla yapılan muâmeleler.
  • KIRTIBİYY

    Bir nevi oyun.
  • KIRTÎT

    Zahmet meşakkat.
  • KIRVAN

    Kafile, kervan. * Dünyanın her tarafı. Doğu ve batı.
  • KIRZAB

    (C.: Karâzıbe) Keskin kılıç. * Hırsız.
  • KIRZAM

    Saçma sapan şeyler konuşan. Manâsız sözler söyliyen kimse.
  • KIRZÎN (KİRZİN)

    (C.: Kerâzin) Büyük balta.
  • KIS

    Kıyas et, buna benzet, bununla ölç! mânalarına gelir ve bazı tâbirlerde geçer. Meselâ: (Ve kıs ala hâzâ: Bunun üzerine kıyas et.)
  • KISA'

    (Kas'a. C.) Tabaklar, çanaklar, çömlekler.
  • KISABE

    Kesicilik, kasaplık.
  • KISAR

    (Kasir. C.) Kısalar. Kasr olanlar.
  • KISAR-I MUFASSAL

    Kur'an-ı Kerim'de 99. sure olan Zilzal suresinden 114. olan Nas suresine kadar olan surelerdir.