(C.: Akhâf) Kafatası. Beynin, içinde bulunduğu kafa kemiği.
KIL'
(C.: Kılâ) Gemi kanadı. * Eyerde oturmayan kimse.
KIL Ü KAL
(I ve A, uzun okunur) Dedikodu.
KILA'
(Kal'a. C.) Surlar, kaleler, hisarlar.
KILAA
Yelken.
KILADE
Gerdanlık. Boyna takılan kıymetli şey. * Akarsu.
KILAFET
Gemi ziftleme san'atı. Kalafatlık.
KILÂ-İ RASİNE
Sağlam kaleler. Muhkem surlar.
KILAVUZ
Yol gösteren, rehber. * Vapurlara yol gösteren. * Bazı hayvan katarlarının önüne düşüp, onları sevkeden hayvan. * Eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar. * Düşman hakkında mâlumât edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler. * Okçuluk müsabakalarında ilk atılan ok.
KILDE
Yağ tortusu.
KILEVB
Kurt, zi'b.
KILHIM
Yaşlı hayvan.
KILIBIK
Karısının sözünden çıkmayan erkek. Karısının baskısı altında olan adam.
KILKAL
Hareket ettirmek.
KILKIL
Siyah tohumlu bir ot.
KILLE(T)
Titremeğe benzer bir hâlet ki hiddet vaktinde ârız olur. * Azlık. Nâdirlik. Kıtlık.
KILLET-İ NUKUD
Para darlığı. Para sıkıntısı.
KILLÎB
Eski kuyu. * Kurt.
KILS
(C.: Kulus) İftira etmek. * Atmak. * Liften yapılmış kalın ip. * Kusmak. * Kap dolup dökülmek.