Cinayette ödeşmek. Bir suç işliyenin aynı şekilde cezalandırılması. Öldürme veya yaralanmada suçlu olana aynı şeyin yapılması. Suçsuz yere adam öldürene veya yaralayana şeriatın aynı cezayı tatbik etmesi.
KISAS
Kıssalar. Fıkralar. Hikâyeler.
KISASEN
Kısas yoluyla. Öldüren veya yaralayanı eşit şekilde cezalandırarak.
KISDE
(C.: Kusad) Bir şey kırıldığında herbir parçası.
KISIM
(Kısm) Bir parça, bölük, takım, kesim. * Kapalı avucunun alabildiği miktar.
KISIR
Çocuğu olmaz, doğurmaz. * Münbit olmayan ve mahsul alınamayan verimsiz toprak.
Pay. Hisse. Nasib. Kısım. Mizan. Rızık. Kısım kısım verilen bir hediyenin, borcun her defada verilen bir parçası. Tartı ve ölçüde doğruluk. Adalet etmek.
KISTAS
Mizan, ölçü. Büyük terazi. Kıyamet günündeki büyük terazi. * Mânevi değer ve kıymet ölçüsü. * En doğru tartan. * Taksit. Taksit ile ödenen şey.
KIST-EL YEVM
Bir aylık maaşın bir güne isâbet eden miktârı. * Çalışılmayan günler için kesilen para.
KISTEYN
İki hisse, iki pay. İki ölçü, iki parça.
KISVED
Kuvvetli, boynu kalın olan kişi.
KIŞ'
(Bak: Kaş')
KIŞ'A
Bulut açılıp dağıldıktan sonra havada geri kalan parça.
KIŞA'
(C.: Kuşu) Hamam süprüntüsü. * Kuru deri. * Deriden olan ev.
KIŞ'AME
Fak dedikleri nesne. * Küçük arı. * Kene.
KIŞBAR
Ağaç parçası.
KIŞDE
Yağın tortusu. * Maymunun dişisi.
KIŞLA
Askerlerin barınmalarına mahsus bina veya yer.
KIŞLAK
Kışın, otundan ve suyundan istifade edilen arazi.
KIŞM
Et. * İç yağı.
KIŞR (KIŞIR)
Kabuk. Dış taraf. * Libâs.
KIŞR-I ARZ
Yer kabuğu.
KIŞR-I ŞECER
Ağaç kabuğu.
KIŞRÎ
Kışra, kabuğa dair. Dış yüce ait ve müteallik. Yüzünden. Derinden ve esastan olmayan. Künhü ve esası olmayan.
KIŞŞEBE
Dişi maymun eniği. * Cüssesi küçük olan kız.
KIT'
(C.: Aktâ-Aktu) Deve palası. * Yük üstüne örttükleri palas. * Gecenin bir miktarı. * Yassı ve büyük olan ok temreni.
KIT'A
(C.: Kıtat) Dünyanın kara parçalarından her biri. * Memleket. Ülke. * Mat: Bir dairenin bir yayı ile onun çapı arasındaki kısım. * Tıb: Kesik organın vücudda kalan parçası. * Ask: Çok kalabalık olmayan askerî kuvvet. * Edb: En az iki beyitten yapılmış manzume parçası. * Bir dönüm araziden az olan yer. * Parça, cüz. Bölük, kısım. * Taraf.
KITA'
Kesme, parçalama, kat etme. * Haram olan şey.
KITAAT
(Kıt'a. C.) Bölümler, cüzler, parçalar. * Büyük kara parçaları. * Askeri birlikler. * Ülkeler, memleketler.
KITAB (KUTUB)
Karıştırmak. * Yüzünü pörtürmek. * Kaşlarını bir yere toplayan.
KITADE
Geven, dikenli ot.
KITAF
Bağdan üzüm kesecek ve ağaçtan yemiş devşirecek vakit.