Okka. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Kıyye-i atika da denir. Şimdiki 1282 gram. (Bak: Okıyye)
KIYYE-İ ÂŞÂRİ
Kilo. Bin gram olan ağırlık ölçüsü.
KIYYE-İ ATİKA
Okka.
KIZA
Yumuşak yerlerde biten bir ot cinsi.
KIZAF
Sür'atle gitmek, hızla gitmek.
KIZAN
Oğlan, erkek çocuk. * Delikanlı, cesur ve silâhlı köylü genç.
KIZBAN
(Kadib. C.) İnce düz fidanlar, çubuklar, dallar.
KIZIL
t. Kırmızı, alrenk. * Kıldan yapılan ip. * Aşırı, müfrit.
KIZIL TEHLİKE
Dinsizlik, anarşistlik ve komünistlik tehlikesi.
KIZILBAŞ
Râfizîlere verilen bir isim.
KIZILELMA
Tar: Osmanlı Türkleri tarafından Roma'ya verilen addır. (O.T.D.S.)
KIZILHAÇ
Hristiyan ülkelerde Kızılay karşılığı olan yardım teşkilâtı.
KIZM
Katı, şiddetli, şedit.
KIZR
Pak olmayan nesne. * Temiz olmayan şey.
KIZZE
Ufak taş. * Taşlı çukur yer. * Kızlık dedikleri hâlet.
KİBA
Süprüntü.
KİBAR
(Kebir. C.) İnce ve nârin yapılı. Terbiyeli ve nezaket sahibi. Hassas. * Kebirler. Büyük rütbeliler. Büyükler.
KİBARANE
f. Büyük adamlara, nâzik ve görgülü kimselere yakışır şekil ve surette.
KİBARE
Ululuk, büyüklük.
KİBASE
Bütün olan hurma salkımı.
KİBAŞ
(Kebş. C.) Erkek koyunlar, koçlar.
KİBER
Ululuk. Büyüklük. Yaşlılık.
KİBER-İ SİNN
Yaşlılık, ihtiyar olmak, yaş büyüklüğü.
KİBİR
(Kibr) Kendisini büyük gösteriş. Büyüklük. Kendisini, başkalarından üstün olmadığı hâlde üstün görme ve tutma hastalığı. * Şeref ve şan. * Bir şeyin muazzamı. Büyük.