K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KÜSUD

    Çekilme, vaz geçme. Ric'at. Gayeye varmadan geri dönme.
  • KÜSUD

    Az nesne.
  • KÜSUD

    Kesad.
  • KÜSUF

    Güneş tutulması. Ay'ın, dünya ile güneş arasına gelerek dünya üzerinde gölge yapması. * Mc: Birisinin felâketli hâlinde çok teessür göstermesi hâli.(Güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibâdet-i mahsusanın vakitleridir. Yâni gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak ibâdını o vakitte bir nevi ibâdete davet eder. Yoksa o namaz, (Açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabiyle muayyen olan) ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir. Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile, niyaz ile Kadir-i Mutlakın dergâhına iltica eder... Eğer dua, çok edildiği halde, beliyyeler def olunmazsa; denilmiyecek ki: "Dua kabul olmadı." Belki denilecek ki: "Duanın vakti, kaza olmadı." Eğer Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle belâyı ref etse; nurun alâ nur.. o vakit dua vakti biter, kazâ olur. Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. S.)
  • KÜSUF-U CÜZ'Î

    Güneşin bir kısmının tutulması.
  • KÜSUF-U KÜLLÎ

    Güneşin tamamının tutulması.
  • KÜSUL

    Tembel, uyuşuk, gevşek.
  • KÜSUR

    (Kesir. C.) Artan parçalar, geri kalan adetler. Artık.
  • KÜSURÂT

    (Küsur. C.) Artan kısımlar, küsurlar, artıklar.
  • KÜSV

    Bir yere yığılmış ve toplanmış nesne. * Az, kalil.
  • KÜSVE

    Az, kalil.
  • KÜŞ

    f. "Öldüren, öldürücü" mânalarına gelerek tamlama yapmada kullanılır. Meselâ: Düşman-küş: Düşman öldüren.
  • KÜŞA

    f. "Açan, açıcı" mânâlarına gelerek tamlama yapımında kullanılır. Meselâ: Dil-küşâ : Gönül açan, gönül açıcı, ferahlık veren.
  • KÜŞAD

    (Küşât) f. Açış. İlk açılış merasimi. * Açma, fethetme. * Yeni yapılan resmi bir yapının ilk defa olarak açılması.
  • KÜŞADE

    (Küşude) Açık. Açılmış. Ferahlı.
  • KÜŞADETMEK

    Açmak. Açış merâsimi.
  • KÜŞAYİŞ

    f. Açıklık. Ferahlık.
  • KÜŞENDE

    f. Öldüren, katil, öldürücü.
  • KÜŞİŞ

    f. Öldürme, öldürüş. Katletme.
  • KÜŞLE

    Hind vilâyetinde yetişen zehirli bir ot kökü.
  • KÜŞTAR

    f. Kesilmiş veya kurban edilmiş koyun. * Et.
  • KÜŞTE

    (C.: Küştegân) f. Öldürülmüş, maktul.
  • KÜŞTEGÂN

    (Küşte. C.) Öldürülmüşler, öldürülmüş olanlar.
  • KÜŞTEGÂN-I ZİNDE

    Şehitler. Şehid olmuş kimseler.
  • KÜŞTEN

    f. Öldürmek.
  • KÜŞTERE

    f. Uzun dülger rendesi.
  • KÜŞTÎ

    f. Pehlivanlık, güreşme.
  • KÜŞTÎGİR

    f. Pehlivan, güreşçi.
  • KÜŞTÎGİRÎ

    f. Pehlivanlık.
  • KÜŞUD

    Memesi küçük davar.
  • KÜTA'

    (C.: Küt'ân) Tilki eniği. * Kötü adam. * Tamamlanmak, toplanmak.
  • KÜTALE

    Ağırlık, sıklet.
  • KÜTAR

    Kereviz.
  • KÜTBE

    Dikiş.
  • KÜTEH

    (Kutah) f. Kısa.
  • KÜTFANE

    (C.: Kütfân-Ketâyif) Çekirgenin evvel kanatlanıp uçanı.
  • KÜTLE

    (Kitle) Bir cismi terkib ve teşkil eden kısımların bütün hey'etine denir. Toplu şey. Deste. Yığın. Külçe.
  • KÜTT

    Malı kazanıp yığan kimse.
  • KÜTTAB

    (Kâtib. C.) Kâtipler. * Mektep, okul. * Başı yuvarlak küçük ok. (Oğlancıklar onunla ok atmayı öğrenirler.)
  • KÜTÜB

    (Kitâb. C.) Kitablar.
  • KÜTÜBHANE

    Kitapların bulunduğu salon veya bina. * Belli bir kaideye göre tasnif edilmiş kitaplardan meydana gelen bütün. * Kitap koymağa yarayan bölmeli dolap.
  • KÜTÜBHANE-İ UMUMİYE

    Umumi kütübhâne.
  • KÜTÜB-Ü MENSUHA-İ SEMAVİYYE

    İslâma ve bütün beşeriyyete gönderilen Kur'an-ı Kerim'den evvel eski peygamberlere gelen -Tevrat, İncil, Zebur- namlarındaki şimdi hükmü kalkmış olan mukaddes kitablar.
  • KÜTÜB-Ü MUKADDESE

    Mukaddes kitablar.
  • KÜTÜB-Ü MÜNZELE

    Vahiy ile Cenâb-ı Hak tarafından indirilmiş, ihsan edilmiş mukaddes kitaplar.(... Kur'anı nâzil eden Zât-ı Zülcelâl, Mu'cizat-ı Ahmediye (A.S.M.) ile, Kur'an vahiy olduğunu gösterir; isbat eder. Ve nâzil olan Kur'ân dahi üstündeki i'caz ile gösterir ki; Arştan geliyor. Ve münzel-i aleyh olan Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) bidayet-i vahiydeki telaşı ve nüzul-i vahy vaktindeki vaziyet-i bihuşu ve herkesten ziyade Kur'ana karşı ihlâs ve hürmeti gösteriyor ki; vahiy olup ezelden geliyor, O'na misafir oluyor. M.)
  • KÜTÜB-Ü SÂLİFE

    Geçmişteki eski mukaddes kitaplar.
  • KÜTÜB-Ü SEMÂVİYYE

    Mukaddes kitaplar. Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an.
  • KÜTÜB-Ü SİTTE-İ HADİSİYYE

    Hadise dair altı Kitab. Bu eserler en çok tetkik edilmiş, en sahih, en doğru ve mu'teber hadis kitablarıdır.1- Sahih-i Buhâri. Müellifi: Hâfız Ebu Abdullah Muhammed İbn-i Câfii-i Buharî'dir. Sahih hadisleri tesbit için İslâm ilim merkezlerini dolaşmış, hadis âlimlerinden istifade etmiştir. Cumhurun telâkkisine göre Kur'an-ı Kerim'den sonra en sahih kitab ve ilim menbaıdır. Hicri 256'da vefat etmiş olup bu mezkur kitabında 7395 adet hadis nakletmiştir.2- Sahih-i Müslim. Müellifi: İmam-ı Müslim bin El-Haccac. (Hi: 204-261) Kitab-üs-sahihini yüzbin hadisten seçmiş ve onbeş senede vücuda getirmiştir. Mezkûr eserinde 2775 hadis nakletmiştir.3- İbn-u Mâce (Sünen-i İbn-i Mâce). Müellifi: Ebu Abdullah Muhammed Yezidi Kazvinî'dir. Vefatı: Hicri 273 senesidir.4- Ebu Dâvud (Sünen-i Ebu Dâvud 4800 hadisi muhtevidir) Müellifi : Ebu Davud Süleyman Es-Sicistânî'dir. Hicri 275'e kadar yaşamıştır. Câmi-üs-Sünen isimli kitabı meşhurdur. 500 bin hadis hıfzetmiştir. İslâm hukukçuları arasında çok mühim yeri vardır.5- Tirmizî: (Sünen-i Tirmizî). Müellifi: Hâfız Ebu İsa et-Tirmizî olup, hicri 275 de vefat etmiştir.6- Nesaî: (Sünen-i Nesaî) Müctebâ da denir. Müellifi Hâfız Ebu Nesaî olup Hicri 303 tarihine kadar yaşamıştır.Buharî ile Müslim Hadis Kitablarına: "Sahihân"; diğer dört Hadis kitabına da: "Sünen" tabir edilir.
  • KÜTÜB-Ü TEVARİH

    Tarih kitabları.
  • KÜTÜM

    Bir otun yaprağı. (Mersin yaprağına benzer; kına ile karıştırıp boya yaparlar.)