K Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • KÜREYC

    Dükkân.
  • KÜREYVAT

    Kandaki küçük yuvarlak cisimler. Küçük küreler.
  • KÜREYVAT-I BEYZA

    Kandaki beyaz renkte ve çok küçük kürecikler. Kan ve lenf gibi vücud mâyilerinde bulunan çekirdekli ve yuvarlak hücreler. Kırmızı küreciklere nisbetle azdırlar. Vazifeleri hastalık gibi düşmanlara karşı asker gibi müdafaadır. Ne zaman müdafaaya girseler Mevlevi gibi iki hareket-i devriye ile sür'atlı bir vaziyet-i acibe alırlar.
  • KÜREYVAT-I HAMRA

    Kırmızı kan kürecikleri. Kana kırmızı rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücrecikler olup kanın her mm.küpünde beş milyon kadar bulunurlar, beden hücrelerine erzak dağıtırlar ve bir kanun-u İlâhî ile hücrelere erzak yetiştirirler. (Tüccar ve erzak memurları gibi)
  • KÜREYVE

    (C.: Küreyvât) Küçük yuvarlak.
  • KÜRH

    Sıkıntı, meşakkat, zahmet.
  • KÜRİZ

    f. Hizmetkâr, hâdim, hademe.
  • KÜRİZÎ

    f. Beli bükük ve sefil ihtiyar.
  • KÜRK

    Kızıl, kırmızı, ahmer.
  • KÜRKÎ

    (C: Kürâki) Turna kuşu.
  • KÜRMİH

    f. Çivi, mıh.
  • KÜRNÜB

    Kelem dedikleri lahana.
  • KÜRR

    (C: Ekrâr) Yediyüz bin kırksekiz dirhem. * Ölçek.
  • KÜRRAS

    Pırasa.
  • KÜRRASE

    (C: Kerâris) Elyazma kitapların sekiz sahifeden meydana gelen forması.
  • KÜRRE

    f. Hayvan yavrusu. Sıpa. Tay.
  • KÜRRE

    Deve ve koyun terslerinin parçası.
  • KÜRRE

    (Bak: Küre)
  • KÜRREC

    Top.
  • KÜRRE-İ HAR

    Eşek yavrusu. Sıpa.
  • KÜRREZ

    İki yaşına girmiş doğan kuşu. * Kötü ve hâzık kimse.
  • KÜRSİ

    Oturulacak yüksekçe yer. Câmilerde vâizin, medreselerde müderrisin oturduğu yer. * Taht, serir. Erike. Koltuk. * Kaide. * Merkez. * Vazife. * Saltanat, kudret ve mülk. * Başkent, hükümet merkezi. * Mânevi makam. * Arş'ın altına bir semâ tabakası. (Bak: Arş)
  • KÜRSİ-NİŞİN

    f. Tahtta oturan hükümdar, pâdişah. * Vâli. * Câmide vaaz eden.
  • KÜRSU'

    Bilek kemiğinin ucunun serçe parmak tarafında olan yumruca kısmı.
  • KÜRSÜB

    Kesbetmek, kazanmak, çalışmak. * Sert ve sağlam ağaç.
  • KÜRSÜF

    (C: Kerâsif) Pamuk.
  • KÜRTAJ

    Dölyatağı (rahim) veya kemik apsesi boşlukları içinde bulunan yabancı cisim veya hasta organları özel bir âletle çıkarıp almak işlemi. Rahmin temizlenmesi ameliyesi.
  • KÜRUB

    (Kerb. C.) Kederler, tasalar, kaygılar, gamlar.
  • KÜRUM

    (Kerm. C.) Üzüm kütükleri. Bağ kütükleri.
  • KÜRUR

    Bir şeyin tekrarlanması. * Geri çekmek. * Menetmek, engel olmak.
  • KÜRUR-U A'VAM

    Senelerin birbirini takib etmesi. Yılların ard arda geçmesi.
  • KÜRUŞ

    (Keriş. C.) İşkembeler.
  • KÜRUZ

    Dühul etmek, girmek, dâhil olmak. * Bir kimseye ilticâ etmek, sığınmak.
  • KÜRÜK

    f. Deve yavrusu.
  • KÜRZ

    (C: Karaze) Çan. * Dağarcık, torba.
  • KÜS'

    Tâbi olmak, ittiba etmek, uymak.
  • KÜSAHA

    Süprüntü.
  • KÜSBE

    Bir parça süt ve hurma. * Taamdan veya başka şeyden az iken çoğalıp toplanan nesne.
  • KÜSBE

    Yağı veya suyu çıkartılmış her çeşit nebâti artıklar. Yağ posası.
  • KÜSBÜRE

    Kanbel otu.
  • KÜSEYRA

    Bir dikenli ağacın zamkı.
  • KÜSEYRE

    Hurma koruğu.
  • KÜSFÜRE

    Kanbel otunun tohumu.
  • KÜSİSTE

    (Güsiste) f. Gevşek, uyuşuk, tembel. * Kopuk, kopmuş.
  • KÜSR

    Çok mal.
  • KÜSSAB

    Küçük ok.
  • KÜSSAR(E)

    Kırılan şeyin parçaları.
  • KÜSSE

    Kaba sakal.
  • KÜSTERDE

    f. Döşenmiş, yayılmış.
  • KÜSTİC

    (C.: Kesticât) Mecusiler kuşağı.