f. Nükteli konuşan, güzel fıkralar anlatan, zarif kimse.
NADİRET
Güzellik, parlaklık, tazelik. * Hoş ve lâtif.
NADİYE
Sudan uzak olan hurma ağacı.
NA-DÜRÜST
f. Doğru olmayan. Eğri. * Sağlam, dürüst ve gerçek olmayan. * Yanlış, haksız.
NA-DÜRÜSTÎ
f. Gerçek olmama, doğru olmama.
NA-EHİL
f. Ehliyetsiz, beceriksiz. Ehil olmayan.
NA-ENDAM
f. Muntazam olmıyan. Biçimsiz, gayr-ı muntazam.
NA-ENDİŞ
f. Uzun uzadıya düşünmeğe değmez. Açık, muhakkak.
NA-ENDİŞÎDE
f. Düşünülmemiş.
NÂ-EVS
f. Manastır, kilise.
NA'F
Sütü çok olan deve.
NÂF
f. Göbek. * Mc: Orta.
NAFAKA
Yiyecek parası. Geçim için lüzumlu olan şey. * Geçindirmeğe mecbur olduğu kimselere veya çocuklarına mahkeme karariyle verilen iaşe parası.
NAFAKA-İ İDDET
Fık: Kadının iddeti içinde muhtaç olduğu nafaka. Koca, boşadığı karısını iddeti bitinceye kadar infakla mükellef olduğu için bu müddet zarfındaki nafaka hakkında bu tâbir meydana gelmiştir.
NAFAKA-İ MAKZİYYE
Fık: Hâkim tarafından takdir olunan nafaka.
NAFAKAT
(Nafaka. C.) Nafakalar.
NAFATA
Vücutta çıkan sivilce veya kabarcık.
NAFE
f. Derisi kürk yapımında kullanılan hayvanların postlarının karnı altındaki deri kısmı.
NA-FERCAM
f. Asıl ve esastan âri olan, akibetsiz olan. Faydasız.
NAFE-RİZ
f. Koku saçan. * Göbek düşüren.
NÂF-I ÂLEM
Mekke-i Mükerreme.
NÂF-I ŞEB
Gece yarısı.
NÂF-I ZEMİN
Zeminin ortası. Mekke-i Mükerreme.
NAFIA
Bayındırlık işleri.
NAFIK
Geçer para. Geçer akçe.
NAFIKA
(C.: Nevâfık- Nüfeka) Arab tavşanının (diğer adı; tarla fâresi dedikleri hayvanın) iki yuvasından gizli olanın adıdır. Bu hayvan, bunun tavanını yeryüzüne çok yakın yapar. Belirli olan kasia dedikleri yuvasında tehlike hissederse hemen nâfıkanın tavanını delerek kaçar. Münafıklar buna benzediği için nifak, münafık kelimeleri bu kelimeden gelmiştir. (Kamus).
NAFIZ
Çok titreten. Sıtma.
NAFİ
(Nefiy. den) Giderici, yok eden, nefyeden, menfi yapan.
NAFİ'
Menfaatli. Faydalı. Yarar. Şifalı. * Esma-i Hüsnâdan bir isim.
NAFİA
İnşaat işleri. * Faydalı işler. Menfaatli olanlar.
NAFİC
(C.: Nevâfic) Kaburga kemiklerinin sonu.
NAFİCE
(C.: Enfice) Misk göbeği.
NAFİH
(Nefh. den) Üfürücü, üfleyici.
NAFİKA
(Nüfeka) (C.: Nevâfık) Keler yuvalarından biri.
NAFİLE
Fık: Farz ve vâcibden gayrı mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet. Fazladan yapılan iş. * Menfaatli olmayan. Ziyâdeden olan. * Torun. * Ganimet malı. Bahşiş. Atiyye.