N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NAFİZİYET

    Sözü geçerlik, nâfizlik.
  • NAFİZ-ÜL EMR

    Emri geçip sözü dinlenilen. * Kendisine itaat edip boyun eğilen.
  • NAFİZ-ÜL KELİM

    Sözü geçen.
  • NAFUR

    (Nâfure) Fıskıye, fevvâre.
  • NAGÂH

    f. Birdenbire, ansızın, hemen. (Nâgeh, nâgehan, nagehâne, nagehânî)
  • NAGAM

    (Nağme. C.) Nağmeler, âhenkler, türküler.
  • NAGAMÂT

    Nağmeler, âhenkler, güzel sesler.
  • NAGAM-KÂR

    f. Nağmeler söyleyen, ezgici.
  • NAGAM-PERVER

    (C.: Nagamperverân) f. Türkü söyleyen, nağmeci. Nağme seven.
  • NAGAŞAN

    Iztırab, acı.
  • NA-GEHAN

    f. Birdenbire, ansızın, âniden.
  • NAGFA

    Ceviz ağacına benzer bir ağacın adıdır ve Beyrut dağlarında olur; dut gibi yemiş verir.
  • NAGIZ

    Şaşırdığında başını sallayan kimse. * Kürek başında olan kıkırdak.
  • NAGK

    (C.: Nuguk) Karga çağırmak.
  • NAGL

    Çürük sahtiyan.
  • NAGM

    Gizli kelâm, gizli söz.
  • NAGR

    Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Kin tutmak. * Çömlek kaynamak.
  • NAGS

    Kederli, gamlı olmak.
  • NA-GÜŞADE

    f. Kapalı, açılmamış.
  • NA-GÜVAR

    (Nâ-güvâre) f. Midede zor hazmolunan şey. Sindirimi zor. * Yenilmesi veya içilmesi acı olan şey.
  • NAGZ

    f. Güzel, iyi. Göze hoş ve güzel görünen.
  • NAGZ

    Devekuşunun erkeği. *Başını sallayıp depretmek. * Bulutun koyu ve kesif olması.
  • NAĞME

    (C.: Nağamât) Ahenk, güzel ses, âvaz, ezgi, teganni.
  • NAĞME-GER

    f. Türkü söyleyen, öten.
  • NAĞME-HÂN

    f. Türkü söyleyen, şarkı söyleyen.
  • NAĞME-HÂNÎ

    f. Türkü söyleyicilik, nağme söyleyicilik.
  • NAĞME-HİZ

    f. Nağme uyandıran. Türkü, şarkı söyleyen.
  • NAĞME-KEŞ

    f. Türkü söyleyen, şarkı söyleyen.
  • NAĞME-PERDAZ

    f. Türkü söyleyen, şarkı söyleyen.
  • NAĞME-SAZ

    f. Ahenkle söyleyen, terennüm eden.
  • NAĞME-SERA

    f. Türkü okuyan, şarkı söyleyen.
  • NAĞME-ZEN

    f. Türkü söyleyen, şarkı söyleyen.
  • NAH

    f. Göbek.
  • NAH

    f. İp, ince ip. * Tel. * Halı, kilim.
  • NAH'

    Kesme, boğazlama.
  • NAHA'

    Boyun kemiğindeki beyaz iliğe varana kadar kesmek. * Yemen taifesinden bir kavim. * Hâlis etmek. * Uzaklık, ıraklık.
  • NAHABE

    (C.: Nuhab) Geçit ağzı. * Çokluk asker. * Her nesnenin iyisi.
  • NAHAFET

    Aksırma.
  • NAHAFET

    Zayıflık, arıklık, cılızlık.
  • NA-HAH

    f. İstemeyerek, râzı olmayarak. Zoraki.
  • NA-HAK

    f. Haksız, beyhude, boş.
  • NA-HANDE

    f. Câhil, ümmi, okumamış.
  • NAHARİR

    (Nihrir. C.) Bilgili, akıllı ve âlim kimseler. Fâzıl ve mâhir kişiler.
  • NAHASET

    Esircilik. * Canbazlık.
  • NA-HAST

    f. İsteksiz. İstenilmemiş. İstemeden.
  • NA-HAST

    f. Kötürüm.
  • NAHB

    Yüksek sesle ağlama. * Önemli iş, mühim iş. Nezretmek, adamak. * Seri seyr. * Vakit, müddet. Ecel, ölüm, mevt.
  • NAHB

    Çekip çıkarma.
  • NAHÇİR

    f. Av hayvanı. Sayd. * Av yeri. * Yaban keçisi.
  • NAHÇİR-GÂH

    f. Av yeri.