(C.: Nüsah) Yazılı şey. Yazılı bir şeyden çıkarılan suret. * Muska, duâlı kâğıt. * Gazete ve dergilerde (sayı).
NÜSHA-İ KÜBRA
Büyük sahife. Kâinat, dünya, çok manayı ifade eden âlem.
NÜSHA-İ SUĞRA
Küçük sahife, küçük nüsha. Küçük mâna ifade eden, küçük mahluk, âlemin küçük bir nüshası mânasında insan.
NÜSHATEYN
İki nüsha.
NÜSU'
Diş etlerinin sıyrılarak dişlerin meydana çıkması.
NÜSUL
Tüy dökme.
NÜSUR
(Nesr. C.) Kartallar. Akbabalar (kuş).
NÜSUR
(Nesr. C.) Nesirler, manzum olmayan yazılar. Dağıtmalar. * Çok çocuk doğuran kadın.
NÜSÜK
(Nüsk) Allah için ibadet etmek.
NÜSÜSE
Kurumak.
NÜŞAB
(Nüşabe. C.) Oklar. Temrenli oklar.
NÜŞABE
(C.: Nüşab) Ok. Temrenli ok.
NÜŞAFE
Sütü sağdıklarında üzerine gelen köpük.
NÜŞARE
Kesilen ağaçtan dökülen talaş, yonga.
NÜŞBE
Sırnaşık. Ciddi olmayan adam.
NÜŞHAR
f. Geviş.
NÜŞK
Buruna birşey koymak. * Koklamak.
NÜŞKA
Davarın boynuna takılan ip.
NÜŞRE
Sihir, efsun.
NÜŞU'
İlâç içirmek.
NÜŞUB
Dühul etmek, girmek, dâhil olmak. * İlgilendirmek, alâkalandırmak, taalluk etmek.
NÜŞUH
Az miktar su.
NÜŞUK
Buruna çekilen ilâç, toz, enfiye vs. * Buruna çekme.
NÜŞUR
Neşirler. * Yaymalar, dağıtmalar. * Öldükten sonraki dirilmeler.(Nüşur, neşir gibi bâzan müteaddi, bâzan lâzım olur. Müteaddi olursa bir şeyi açıp yaymak mânasına gelir ki, lisanımızda neşr ve neşriyat ve menşur bu mânadandır. Bunun lâzımına intişar denilir, lâzım oldukları zaman ise ölmüş bir şeyin dirilip kalkması mânasınadır ki, Kur'anda nüşur, ekseriyetle bu mânayadır. (E.T.)
NÜŞUS (NEŞS)
Yüksek olmak, yücelmek. * Nefret etmek.
NÜŞUT
Tohumun baş vermesi, uç göstermesi.
NÜŞUTA
Devenin ayağındaki ilmikli düğüm. (İcabına göre çekip uzatılarak çözülür.)