(C.: Şümus) Vahşi erkek davar. * Bir nevi gerdanlık.
ŞÜMU'
(Şem'. C.) Mumlar. * Balmumları.
ŞÜMUH
Pek yüksek olmak. * Sedid. Sağlam sed.
ŞÜMUL
Kaplamak. İhtivâ etmek. İçine almak. * Hükmü altına almak.
ŞÜMUS
(şems. C.) şemsler, güneşler.
ŞÜMÜRDE
f. Hesap edilmiş, hesaplanmış, sayılmış.
ŞÜNAN
Perâkende, dağılmış.
ŞÜNHUB(E)
(C.: Şenâhıb) Dağbaşı.
ŞÜNŞÜN
Zeyrek ve akıllı genç yiğit.
ŞÜNTÜR
(C.: şenâtir) Parmak.
ŞÜNUE
Uzak olmak. Irak olmak.
ŞÜNZUVE
(C.: Şenazi) Dağ kenarı.
ŞÜPÜŞ
f. Bit.
ŞÜRABİYE
f. Bir şeye bakmak için boyun uzatmak.
ŞÜRB
İçme. İçilme.
ŞÜREBE
Çok içen. Çok içici olan.
ŞÜREF
(şerefe ve şürfe. C.) şerefeler.
ŞÜREFA
(Şerif. C.) Şerifler. Hazret-i Hüseyin Radıyallahü Anh vasıtasiyle Peygamberimiz (A.S.M.) soyundan gelenler. * Şerefliler. Allah (C.C.) yolunda sabır ve sebat ile devam eden temiz insanlar.
ŞÜREKA
(şerik. C.) şerikler, ortaklar.
ŞÜRR
Ayıp. * Yayıp döşemek. * Kurutmak için güneşe sermek.
ŞÜRRUF
Ters ve balçık taşımada kullanılan ve tezkere denilen âlet.
ŞÜRSE
Papuç. Nâlin. Ayakkabı.
ŞÜRSUF
(C.: Şerasif) İyeği kemiğinin yumuşak kısmı.
ŞÜRŞUR
Yund kuşu dedikleri kuş.
ŞÜRTA
(C.: Şurat-Şuratâ) Malı mülkü ile tanınan meşhur bir kimse. * Askerin önünde yürüyüp düşman ile evvel cenk eden taife. Öncü kuvvet.
ŞÜRU'
Başlamak. (Bak: şuru')
ŞÜRUH
(Şerh. C.) Şerhler, açıklamalar.
ŞÜRUK
Tulu' etmek, doğmak.
ŞÜRUR
(şerr. C.) şerler. Kötülükler.
ŞÜRUT
(Bak: şurut)
ŞÜS
f. Akciğer.
ŞÜST
f. Yıkama.
ŞÜSTE
f. Yıkanmış.
ŞÜSU'
Uzak olma. * Ayakkabıya kayış tasma takma.
ŞÜSUB
Atın ince ve zayıf olması. * Şiddet.
ŞÜŞ
f. Karaciğer.
ŞÜTUM
(şetm. C.) Küfürler, sövmeler.
ŞÜTUM-İ GALİZA
Galiz ve kaba küfürler.
ŞÜTÜR
f. Deve.
ŞÜTÜR GÜRBE
f. "Deve ile kedi" : İyilik fenalık; münasebetsiz, karışık; iyi ile kötü.
ŞÜTÜRBÂN
f. Deveci. Deve çobanı.
ŞÜTÜRBÂR
f. Bir deve yükü kadar olan ağırlık.
ŞÜTÜRDİL
f. Deve huylu, kinci, inatçı.
ŞÜTÜRGÂV
f. Zürafa.
ŞÜTÜRLEB
f. Deve dudaklı. Dudağı deve dudağı gibi sarkık olan kimse.