T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TAVRÎ

    Vahşi adam veya kuş. * Ehad, vâhid, bir.
  • TAVS

    Örtmek.
  • TAVSİB

    Tenbellik ve süstlük.
  • TAVSİF

    Vasıflarını söylemek. Bir şeyin iç yüzünü, ne ve nasıl bir şey olduğunu anlatmak. Vasıflandırmak. * Bilgi, ilim.
  • TAVSİFÂT

    (Tavsif. C.) Tavsifler. Vasıflandırmalar.
  • TAVSİF-İ Bİ-L-FEZAİL

    Faziletlerini zikrederek tavsif etmek.
  • TAVSİL

    (Vasl. dan.) Ulaştırma, vardırma.
  • TAVSİM

    Azalardan bir uzva zahmet vermek. * Kırmak. * Tenbellik.
  • TAVSİT

    (C.: Tavsitât) (Vasat. dan) Aracı bulma. Aracılık yaptırma.
  • TAVSİYE

    Vasiyet bırakma. * Ismarlama, sipâriş etme. * Birini iyi tanıtma. Öğütleme.
  • TAVŞ

    Akıl hafifliği, akıl azlığı.
  • TAVTİD

    Bir nesneyi yerinde tutmak. * Muhkem etmek, sağlamlaştırmak.
  • TAVTİE

    Anlatılacak maksadı destekleyecek tarzda önceden bazı sözler söyleme.
  • TAVTİN

    (Vatan. dan) Bir yerde yerleştirme. Yurtlandırma. * Birşeye bağlanıp onu neticelendirme. Makam tutunmak. * Gönlünü bağlamak.
  • TAVTİŞ

    Karşılıklı olarak reddetmek.
  • TAVUS

    Meşhur bir süslü kuşun adı.
  • TAVVAF

    Kâbe'yi ziyaret ve tavaf eden. * Resmî dairelerde gece bekçisi. * Çok tavaf eden.
  • TAVVAFE

    Kedi.
  • TAVVAFİYYE

    Resmî dairelerdeki gece bekçilerine verilen ücret.
  • TAVVAS

    Tas yapan.
  • TAVY

    Açlık.
  • TAVZİF

    Vazifelendirmek, iş vermek.
  • TAVZİH

    Açıklamak. Açık olarak beyanda bulunmak.
  • TAYALİS

    (Taylasân. C.) Başa ve boyna sarılan şallar. * Başa sarılan sarıkların omuzlar üzerine salıverilen uçları.
  • TAYBE

    Medine şehri. Yesrib. Medine-i Münevvere.
  • TAYCAN

    (C.: Tâyâcin) Tava.
  • TAYERAN

    (Tayrân) Uçuş. Uçma.
  • TAYF

    Hayâl. Uykuda veya karanlıkta gözde tecessüm eden şekiller. * Gül. * Kavs-ı kuzah. Gökkuşağı.
  • TAYFUR

    Bir kuş ismi.
  • TAYH

    Helâk etmek veya helâk olmak. * Bırakmak.
  • TAYH

    Bulaşmak. * Hafiflik.
  • TAYHAN

    Boş ve mâlayâni şeylere itiraz eden kimse.
  • TAYHUC

    Turaç kuşu (Bir sülün nevidir.)
  • TAYİ'

    İtaat eden, boyun eğen kimse. * Bir işi kendi isteğiyle yapan.
  • TAYİAN

    İsteyerek.
  • TA'YİB

    Ayıplamak. Kötülüğünü söylemek.
  • TA'YİBÂT

    (Ta'yib. C.) Ayıplamalar.
  • TA'YİD

    Bayram etmek.
  • TAYİH

    Hayran kimse.
  • TA'YİL

    Davarı yürütmek.
  • TA'YİN

    Yerini belli etmek. * Vazifeye göndermek, vazifelendirmek. * Ayırmak. * Tayın, erzak.
  • TA'YİN-KERDE

    f. Belirtilmiş. Tâyin edilmiş.
  • TAYİR

    (Tayr.) Kuş. * Uçmak. * Çabuk yürümek.
  • TA'YİR

    (C.: Ta'yirât) Kabahati yüze vurarak utandırma.
  • TA'YİS

    Görmeden bir cismi eliyle aramak.
  • TAYİŞ

    Yeynicek kimse. * Hafiflik.
  • TA'YİŞ

    Diri tutmak.
  • TAYLASAN

    (C.: Tayâlis-Tayâlise) Başa ve boyna sarılan şal. * Başa sarılan sarığın omuzlar üzerine salıverilen ucu.
  • TAYR

    (C.: Atyâr-Tuyur) Kuş. * Uçmak (mânasına mastardır.)
  • TAYR-I HÜMÂYUN

    Talih veya uğur kuşu. Devlet kuşu. (Bak: Hüma)