Çalışmağa ara vermek. Çalışmayı durdurmak. İzine başlamak. * Kesmek. * Muattal bırakmak. * Ziynetsiz etmek, süssüz yapmak. * Allah'ın sıfatlarını inkâr eden felsefecilerin mesleği.(İ'lem eyyühel aziz! Enaniyetten neş'et eden şirk-i hafi katılaştığı zaman esbab şirkine inkılâb eder. Bu da devam ederse küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, ta'tile, yâni Hâliksızlığa incirar eder. El-iyâzü billah. M.N.)
Kuşun yumurtalamaya, kadının doğum yapmağa yakın olması.
TATRİM
Tamamlamak. * Ata tâlim ettirip hünerli ve iyi huylu yapmak.
TATRİR
Keskin etmek, keskinleştirmek.
TATRİZ
Elbiseye veya kumaşa süs için kenar işleme, oya yapmak.
TATURE
f. Hayvanların ayağına vurulan köstek, bukağı.
TATVİ'
Muti etmek, itaat ettirmek, boyun eğdirmek.
TATVİF
Tavaf ettirmek.
TATVİK
Boynuna gerdanlık takınmak.
TATVİL
Uzatma. Uzatılma.
TATVİLÂT
(Tatvil. C.) Boş, beyhude ve fazla sözler.
TATVİL-İ KELÂM
Uzun konuşma. Sözü uzatma.
TATVİŞ
Burma, iğdiş etme.
TATYİB
İyi davranma. İyi muâmele etme. Hoş etme. Gönlünü hoş etme.
TATYİBAT
(Tatyib. C.) İyi muâmeleler, gönlü hoş etmeler.
TATYİB-İ HÂTIR
Gönlünü hoş etme, gönlünü alma.
TATYİR
Kötü görme. " Bu, filanın şerrinden oluyor" deme.
TAUN
Vebâ denen dehşetli bir bulaşıcı hastalık. Bu hastalıkta lenf bezlerinde hâsıl olan yumruların herbiri.
TAUS-U YEMENÎ
Yemen'li Tâus Ebî Abdurrahman. (Kırk defa hacceden ve kırk sene yatsı abdesti ile sabah namazını kılan ve Sahabelerle görüşen ve Tâbiînin azîm imamlarından olan zât. (R.A.)
TAV'
İsteyerek uymak. Bir şeyi istekle yapmak. Muti' olmak. * Mer'anın genişliğinden dolayı davarın her tarafta otlamasının mümkün olması.
TAVA
Darı.
TAVADDU'
Abdest almak.
TAVAF
Ziyaret etmek. Ziyaret maksadiyle etrafında dolaşmak. * Hacıların Kâbe etrafında yedi defa dolaşmaları.
TAVAGGUL
Çok meşgul olmak, uğraşmak, kendini birşeye tamamen vermek.
TAVAGİ
(Tâgut. C.) Putlar. Tâgutlar.
TAVAHİ
Lâşe etrafında dolaşıp uçuşan akbaba kuşları.
TAVAHİN
(Tâhun ve Tâhune. C.) Öğütülmüş şeyler. * Su değirmenleri.