Teskin etmek, sâkinleştirmek. * Kuşun, uçarken dönüp deverân etmesi. * Dili ağızda döndürmek. * Tatmak.
TEDVİN
Bir araya toplayarak tertipleme. * Edb: Aynı mevzuya ait bahisleri, çalışmaları bir araya getirip kitap hâline getirme.
TEDVİR
Devrettirmek, döndürmek. Çevirmek. * İdare etmek, yönetmek. * Daire şekline sokmak. * Edb: Bir mısradaki kelimelerin yerini değiştirmekle veznin ve mânanın bozulmamasıdır. * Kur'an-ı Kerim kıraatında: Tahkik ile hadr ortasında bir okuma usulüdür. Her iki yönde meşru mübalâğayı bırakıp orta yolu tercih ederek okumaktır.
TEDVİR-ÜL MENZİL
Menzilleri çevirmek, döndürmek, idare etmek. * Ev idaresi.
TEDVİYE
(Devâ. dan) İlâç verme. * Kuş kanadının fısıltısı.
TEEBBEL
İmtina' etmek, yapmamak, çekinmek.
TEEBBİ
İnkâr etmek. * (Ebb. den) Bir kimseyi baba kabul etme. Baba edinme.
TEEBBÜD
Ürküp çekinme. * Evlenmeme, bekâr kalma.
TEEBBÜH
Kibirlenme, böbürlenme, gururlanma. * Alicenaplık ve göztokluğu ile bir şeyden vazgeçme.
TEEBBÜN
İzine uyma. Tâbi olma, birinin yolundan gitme.
TEEBBÜS
Mütegayyer olmak, rengi değişmek.
TEEBBÜT
Koltuklamak.
TEECCÜC
Tutuşma, alevlenme.
TEECCÜL
Belli bir vakte kadar müddet isteme. * Sığır ve geyik gibi hayvanların sürü sürü olmaları.
Kulluk ve ibadet etmek. * Tazarru' etmek, yalvarmak.
TEELLÜM
Elem duyma. Kederlenme. Tasalanma.
TEELLÜMÂT
Elemler, kederler, tasalanmalar.
TEEMMEL
Düşün, dikkat et, incele (mânasına emirdir).
TEEMMİ
(Emet. den) Cariye edinme. * Dadı satın almak.
TEEMMÜL
İyice, etraflıca düşünmek. Derin derin düşünmek.(Evet, aklı bozulmayan bir şahıs, teemmülü neticesinde anlar ki: Meselâ: Bal arısını pek çok şeylere fihriste yapan ve kitab-ı kâinatın ekser mesâilini insanın mahiyetinde yazan ve incir nüvesinde incir ağacının proğramını derceden ve insanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hafızasında tarih-i hayatını taallukatiyle beraber yazan ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir. Ve böyle bir tasarruf, yalnız ve yalnız Rabb-ül Âlemine mahsus bir hâtemdir. M.N.)
TEEMMÜLÎ
Düşünerek söylenen veya yazılan. Teemmüle ait ve müteallik. (Bak: Tefekkür)
TEEMMÜM
Kasdetmek. * (Ümm. den) Ana edinme. Birini anne kabul etme.
TEEMMÜR
(Emr. den) Amirlik taslama.
TEENNİ
İhtiyatlı ve akıllıca davranma. Bir işte acele etmeyip bir düşünce dairesinde hareket etme. (Teude de denir)
TEENNİ-İ HİKMET
Hikmetin yavaş yavaş ve akıllıca gibi, en faydalı şekilde zuhuru.(Nasılki bir ekmeğin vücudu; tarla, harman, değirmen, fırına terettüb eder. Öyle de, tertib-i eşyada bir teenni-i hikmet var. Hırs sebebiyle teenniyle hareket etmediği için o tertib-i eşyadaki manevi basamakları mürâat etmez. Ya atlar düşer ve yahut bir basamağı noksan bırakır; maksada çıkamaz. M.)
TEENNUK
Nazarında ve fikrinde dikkatli olmak. İttikan. Eşyanın hikmetli, kusursuz ve pürüzsüz yapılışı.
TEENNÜS
(Üns. den) Müennes olma. * Kadınlaşma. Kadın gibi hareketlerde bulunma.
TEERRÜB
Ululanmak, büyülenmek. * Kendini zeki göstermeğe çalışmak.