(Lemeân. dan) Renk renk yapma, rengârenk yapılma. * Parıldama, parıldatılma. * Edb: Mısraları, Türkçe, Arabça, Farsça gibi başka başka dillerde olan manzume yapma.
TELMİH
(C.: Telmihât) Lâyıkiyle ve kâmilen keşfedip nazara arzetmek. * Bir şeyi açıkça söylemeyip başka bir mâna ifade için söz arasında mânalı söylemek. İmâ ile söz arasında başka bir mânayı ifade etmek. * Edb: İbârede bahsi geçmeyen bir kıssaya, fıkraya, ata sözüne veya meşhur bir şiire, bir söze işaret etmek.
TELMİHEN
Telmih suretiyle. Telmih için. İmâlı olarak.
TELMİZ
Dili ağızda yemek kırıntısı için gezdirmek. * Tattırmak. * Yedirmek.
TELSİN
Bir nesneye dil etmek.
TELTELE
Hareket ettirmek.
TELTİM
Kuvvetle sille vurmak.
TELVİ'
(C.: Telviât) İçini yakıp dertlendirme.
TELVİH
Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. * Edb: Lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinâye. Meselâ: Filâncanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman, bundan, mutfakta çok yemek pişirildiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir.
(Mess. den) Yan yana bulunma. * Birbirine değme. * Münasebette bulunma.
TEMASSUR
Davarın memesinde kalan sütü sağmak.
TEMASSUS
Emmek.
TEMASÜL
Benzeyiş. Benzeme. Birbirine benzemek. Birbirine müsavi ve müşabih olmak. * Hasta sıhhate, iyi olmağa yaklaşmak. * Mat: Kesirsiz taksim kabul etmek, kesirsiz bölünebilmek.(Temasül tezadın sebebidir, tenasüb tesanüdün esasıdır, sıgar-ı nefs, tekebbürün menbaıdır, zaaf gururun madenidir. Acz, muhalefetin menşeidir, merak ilmin hocasıdır. M.)
TEMAŞA
f. Hoşlanarak bakmak. Seyretmek. Seyre çıkmak. Gezmek. İbretle bakmak.
TEMAŞAGÂH
f. Gam ve kederi defetmek için gezip seyredilecek yer. Eğlence mahalli.
TEMAŞAGER
(Temaşakâr) f. Seyirci. İbretle etrafı temaşaya çıkmış olan.
TEMAŞAGERÂN
(Temaşager. C.) Seyirciler. Temaşa edenler.
TEMAŞAHÂNE
f. Temaşa edecek yer. * Mc: Dünya.
TEMAŞİ
Birbiriyle yürüyüşmek, birlikte yürümek.
TEMATTİ
(Matiyy. den) Vücutta duyulan ağırlıktan dolayı gerinme. * Yürürken sallanmak.