Hörgüçleyerek yukarı yükseltmek, terfi etmek mânasına masdar olup, yükseklik mânasıyla Cennet çeşmelerinden bir çeşmenin ismidir. İbn-i Abbas'tan rivayet edildiğine göre Cennet meşrubatının en yükseğidir. (E.T.)
TESNİYE
Bir şeyi kolaylaştırma.
TESNİYE
Vasıflandırma. * Gr: Arapçada bir kelimenin iki şeye delâlet etmesi hâli, kelimeyi iki şeye delâlet ettiren siga. Bu şekil kelimenin sonuna "elif-nun" veya "ye-nun" getirilerek yapılır. Meselâ: Recul: Adam. İki adam demek için: Reculân () veya Reculeyn () denir.
TESRİ'
Hızlandırma. Sür'atlendirme. Acele ettirme.
TESRİAN
Hızlandırarak. Çabuklaştırmak için.
TESRİÂT
(Tesri'. C.) Çabuklaştırmalar, hızlandırmalar.
TESRİB
(Sürub. dan) (Asker) gönderme, yollama. * Atı ve deveyi bölük bölük edip yollamak.
TESRİB
Esasen işkembeden içyağını ayırmak demek olup, mecâzen: Tekdir ve muaheze mânasına kullanılır. * Darılma. Ayıplama. * Başa kakma.
(Sirkat. den) (C.: Tesrikat) Bir kimseye hırsız deme.
TESRİR
(C.: Tesrirât) (Sürur. dan) Sevindirme.
TESRİYE
Gam ve kederi bırakma. Kederi yok etme.
TESTİH
Yün ve pamuk tepmek.
TESTİH
Yassı ve düz yapmak. * Eşit yapmak, beraber etmek.
TESTİR
Gizleme, saklama, setretme, örtme.
TESVİB
Sevab vermek demektir. Sevab da ceza gibi, hayır veya şer herhangi bir şeyin karşılığıdır. Sevab, hayırda meşhur olmuştur. Lisanımızda da ceza, şerde kullanılmıştır. (E.T.)
TESVİD
Karartma. Yazı ile karalama. Yazmak, müsvedde yapmak.
TESVİF
(Sevf. den) (C.: Tesvifât) Sebepsiz olarak atlatma, geciktirme.
TESVİG
Cevaz verme. * Kolaylaştırma. * Tecavüz etmek, haddini aşmak.
TESVİK
(Misvak. dan) Dişleri misvaklama.
TESVİK
(Sevk. den) Sürme, ileri gütme.
TESVİL
(C.: Tesvilât) Kötü bir şeyi güzel göstererek aldatma. * Tezyin etmek, süslemek.