T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TAHACCÜRAT

    (Tahaccür. C.) Taşlaşmalar, taş kesilmeler.
  • TAHACİ'

    Eğlenmek. * Tenbellik etmek.
  • TAHACU

    Hicvedişmek. Mesel söyleşmek.
  • TAHACÜC

    Hüccetleşmek. Birbirinden hüccet talep etmek, delil istemek.
  • TAHACÜZ

    Men'edişmek, karşılıklı engel olmak.
  • TAHADD

    Muhalefet edişmek, birbirine karşı gelmek.
  • TAHADDİ

    Meydan okuma.
  • TAHADDİ MU'CİZESİ

    Cenab-ı Hakk'ın, Resülüne inzal ettiği Kur'anın şeksiz, şüphesiz bir mu'cize-i ebediye olduğunu sarahaten göstermek için, şüphesi olanlara karşı "Kur'an'ın mislini ve nazirini yapın" diye meydan okuması.
  • TAHADDU'

    (Hud'a. dan) Bilerek aldanma.
  • TAHADDÜB

    (C.: Tahaddübât) (Hadeb. den) Kamburlaşma.
  • TAHADDÜR

    (Hadr. dan) İnişe doğru akıp gitme. * Yokuş aşağı hızla inme.
  • TAHADDÜR

    (Hader. den) (Kadının) örtünme(si). Tesettür. * Uyuşma, uyuşturulma.
  • TAHADDÜR-İ MİYÂH

    Suların akıp gitmesi.
  • TAHADDÜS

    Bilmediği ve duymadığı ihbar ve havadisi idrak eylemek. Zan ve tahmin etmek. * Sür'atle idrak etmek.
  • TAHADDÜS

    Yok iken peyda olmak. Ortaya çıkmak. Meydana gelmek. Olmak. * Haber vermek, sezgi.
  • TAHADDÜŞ

    Tırmalanma. * Üzüntü duyma.
  • TAHADU'

    Aldanmış gibi görünme.
  • TAHADÜS

    Haberleşmek.
  • TAHAF

    Yüksek bulut.
  • TAHAF

    İnce ve şeffaf bulut.
  • TAHAFFUZ

    Korumak, sakınmak. Kendini muhafaza etmek. * Barınmak.
  • TAHAFFUZÎ

    Korunma ile ilgili.
  • TAHAFFUZKÂR

    f. Korunan, sakınan. Kendisini muhafaza eden.
  • TAHAFFÜF

    (Hiffet. den) Hafiflemek. Hafif olmak. * Ayağa mest gibi bir şey giymek.
  • TAHAİ

    Birbiriyle kardeş olmak.
  • TAHAKKUD

    Kin tutma, kin gütme.
  • TAHAKKUK

    Bir şeyin doğruluğunun meydana çıkması. Gerçekleşmek. Delil ile isbat edilmek. Sabit ve hakikat olduğu aşikâr olmak.
  • TAHAKKÜK

    Kaşınmak. Ovunmak.
  • TAHAKKÜM

    (Hüküm. den) Tekebbür, zorbalık etmek. Zorla hükmetmek.(Evet imanlı fazilet, medar-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdad da olamaz. L.)
  • TAHAKKÜMÂT

    (Tahakküm. C.) Tahakkümler, zorbalıklar.
  • TAHAKKÜMÎ

    Mânasız iddia. Delilsiz, isbatsız haklılık dâva etmek, Mânasız mücerred dâva.
  • TAHAKÜM

    Hükmedişmek.
  • TAHALHUL

    (Halhal. dan) Ayağa bilezik takma. * Bir cismin hacminin büyümesi, şişmesi. * Hava cereyanı olması.
  • TAHALHUL

    Deprenmek, harekete gelmek. * Aşağı etmek.
  • TAHALLİ

    (Halâvet. den) Kendi kendini donatmak. Süslenmek.
  • TAHALLİ

    (Halâ. dan) Boşalmak. Boş kalmak. Tenhaya çekilmek. Yalnız kalmak.
  • TAHALLUK

    Ahlâklanmak. İyi huy edinmek. Yüksek İslâmi ahlâkla ahlâklanmak.
  • TAHALLUT

    (Halt. dan) Karışma. Karışık olma.
  • TAHALLÜB

    Sızma. Ter çıkarma. * Sütlenme. Süt peyda etme. * İmrendiğinden ağzının suyu akmak. * Pâre pâre etmek, dağıtmak, parçalamak.
  • TAHALLÜD

    (Huld. dan) Bir yerde devamlı kalmak. Devamlı olmak.
  • TAHALLÜF

    Geride bırakılma. Arkada kalma. * Değişme. Uygun olmama.
  • TAHALLÜL

    (Halel. den) Bozulmak. Ekşimek. Sirke olmak. * Araya girmek. Başka bir şeyin müdahale etmesi, karışması. * Dişleri hilâllamak.(Haşirde bütün zevil-ervahın ihyası; mevt-âlud bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihyâ ve inşâsından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tagayyür edemez, acz tahallül edemez, avâik tedâhül edemez, onda meratib olamaz, her şey O'na nisbeten birdir. H.)
  • TAHALLÜL

    (Hall. den) Hallolmak. Eczası birbirinden ayrılmak.
  • TAHALLÜM

    Bâliğ olmak.
  • TAHALLÜS

    Halâs olmak. Kurtulmak. * Edb: şiirde mahlâs kullanmak.
  • TAHALÜS

    Sövüşmek.
  • TAHAMHUM

    Atın yulaf görünce kişnemesi.
  • TAHAMİ

    İhraz etmek. Erişmek. Kazanmak.
  • TAHAMMİ

    (Hamy ve Himayet. den) Korunma, kendini himaye etme. * Perhiz etme.
  • TAHAMMUK

    Ahmaklaşma.