Kitabın anası, esası. Levh-i Mahfuz ve ilm-i İlâhî. (Yâni: Kur'ân, İlm-i İlâhîde, Levh-i Mahfuz'da ezelî ve ebedî olarak mahfuz bulunduğundan Kur'anın aslı ve anası mânasında kullanılan bir tabirdir.) * Kur'an-ı Kerim'in müteşabih olmayan muhkem âyetlerine de kitabın anası, esası mânasında Ümm-ül Kitab denilir. * Fâtiha Suresi. * Diğer bir mânada bütün müsbet ve faydalı kitabların anası ve mercii olarak Kur'an-ı Kerim'e de denir.)
ÜMM-ÜL KURÂ
Mekke-i Mükerreme.
ÜMM-ÜL KUR'AN
Fâtiha Suresi.
ÜMM-ÜL VELED
Huk: Çocuğunun kendi efendisinden olduğunu söyleyen çocuk doğurmuş cariye.
(Ünbûşe) Bitki kökü. Kökü yerden takımıyla birlikte çıkarılan fidan.
ÜNCUC
(C.: Anâcic) Hızlı yürüyen at.
ÜNCUR
Şişe kılıfı.
ÜNF
(Bak: Unf)
ÜNKUA
Yağ biriken yer.
ÜNMA
İçi saman veya ot doldurulmuş şey.
ÜNS
Alışkanlık, alışma. * Arkadaş. Hemdem.
ÜNS TUTMAK
Alışmak, birlikte düşüp kalkmak.
ÜNSA
Dişi. Kadın, kız.
ÜNSA-ÜNS
Sıkıfıkı konuşma.
ÜNSÎ
(Ünsiye) Alışmış, ünsiyet etmiş, sokulgan. * Arkadaş.
ÜNSİYET
Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık.
ÜNŞUDE
(Bak: Neşide)
ÜNŞUTA
Düğüm, ilmik.
ÜNUF
Henüz daha yedirilmemiş olan çayır. * (Enf. C.) Burunlar.
ÜNUSET
Dişilik. Müennes oluş.
ÜNÜN
Ayağı ve burnu kırmızı, vücudu kara olan bir kuş.
ÜNVAN
İsim. Lâkab. Adres. * Önsöz, mukaddeme.
ÜNVAN-I MÜLÂHAZA
Bir şeyin hakikatını bir derece düşünebilmek için olan isim, tabir ve vasıta.(Mi'raciyedeki mâceralar, mâlumumuz olan mânalarla, o kudsi ve nezih hakikatları ifade edemiyor. Belki o muhavereler birer ünvan-ı mülâhazadır; birer mirsad-ı tefekkürdür ve ulvi ve derin hakaika birer işarettir ve imanın bir kısım hakaikına birer ihtardır. Ve kabil-i tabir olmayan bazı mânalara birer kinayedir. Yoksa ma'lumumuz olan mânalar ile birer mâcera değil. Biz hayalimiz ile o muhaverelerden o hakikatları alamayız; belki kalbimizle heyecanlı bir zevk-i imanî ve nuranî bir neş'e-i ruhanî alabiliriz. M.)