Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere etrafındaki nahiye ve köyler. * Edb: Şiirin ahenk ölçülerinden, nazmın vezinlerinden bahseden ilim. Arap, Fars, Türk şiirinde kullanılan vezin ki, hecelerin uzunluk (kapalılık) ve kısalık (açıklık) değerlerine dayanır. * Bir beytin birinci mısraının son kısmı. * Çadırın ortasına dikilen ve ona destek olan kazık. * Tas: Süluk edenlerin karşısına çıkan çok şeyler, birisine ârız olan iş ve ihtiyaç. * Yan taraf. * Yanak. * Yol. * Usûl.
ARUZ KALIPLARI
(Bak: Bahr)
ARV
Sıtma ve diğer ateşli hastalıklarda gelen ilk titreme. * İş için birinin yanına varma. * Yemişsiz bir çeşit ağaç.
ARVANA
Boz dişi deve.
ARVEND
f. şan, şeref, ululuk, yücelik, azamet.
ARZ
(Erz) Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. * Aşağı ve alçak. * Memleket, ülke. * Küre. * İklim. * Davarın ayağının altı.
ARZ
Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. * Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek. * Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi. * Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uzunluk mukabili olan genişliği. * Bir muamelede aldanmak. * Sağlam insanın hemen ölmesi. * Delirmek. * Coğ: Bir yerin yeryüzünde hatt-ı istivâdan (ekvatordan) olan uzaklığı. * Koz: Bir yıldızın mıntıkatulbürucdan olan uzaklığı.
ARZ
f. Ardıç adı verilen bir ağaç.
ARZ
f. Sunma, gösterme, takdim etme.
ARZA
şiddet. * Kuvvet.
ARZAN
Enine, genişliğine.
ARZANÎ
Enine, genişliğine olarak.
ARZ-GAH
f. Bir şey arzetmek için toplanma yeri.
ARZ-HANE
f. İstanbuldaki Topkapı sarayında bulunan Hırka-i Şerif odasının dışında kalan aralık oda.
ARZ-I A'ŞÂRİYE
Öşür (onda bir vergi) veren memleket.
ARZ-I BELDE
Ast: Herhangi bir bölgenin üstünden geçen arz dairesi.
ARZ-I BELDE TA'YİNİ
Ast: Herhangi bir bölgede kutup yıldızı veya diğer yıldızlarla astronomik hesaplar yapmak suretiyle o yerin arzını tayin etmek.
ARZ-I CEMÂL
f. Güzelliğini göstermek. Arz-ı didar da denir.
ARZ-I CENUBÎ
Cenub arzı. (Güney enlemi).
ARZ-I ENDÂM
Boy-pos gösterme.
ARZ-I HÂCET
İhtiyacını, muhtaç olduğunu bildirmek.
ARZ-I HÂL
Halini arzetme. İstida. Arzuhal.
ARZ-I HARAC
Harac veya vergi veren memleket.
ARZ-I HÜNER
Hüner gösterme, marifet izhar etme.
ARZ-I HÜRMET
Hürmetini bildirme. Saygısını gösterme.
ARZ-I İFTİKAR
Hacatını arzetme, ihtiyaçlarını meydana koyma.
ARZ-I KUDRET
Kudret gösterme.
ARZ-I MAHZAR
Bir işin yapılması için, yüksek bir mevkiye halk tarafından topluca verilen dilekçe.
ARZ-I MİNNET
Minnet gösterme.
ARZ-I MUKADDES
Kudsi, mübarek yer. Eski peygamberlerin çok eseri bulunan Kudüs, Filistin. (Arz-ı mukaddes: Temiz yer (arz-ı mutahher) ve mübarek yer demektir ki, Beyt-i Makdis'in bulunduğu yerdir. Vaktiyle birçok enbiyanın makarrı olduğundan böyle tesmiye olunmuştur. Bir rivayete göre İbrahim (A.S.) Lübnan Dağına çıktığı zaman, Allah Teâlâ: "Bak, gözün nereye kadar yetişirse orası mukaddestir ve zürriyetine mirastır." buyurmuştur. Bunun tâyin ve tahdidinde tur yani cebel ve havalisi denilmiş. Dimeşk, Filistin ve Ürdün'ün bir kısmı denilmiş, Arz-ı Şam da denilmiştir. Hz. Musa, Mısır'dan çıktıktan sonra Şamda iskân vadedildiği ve Beni İsrâil'in buna Arz-ı Mevaid dedikleri de söylenmiştir. E.T.)
ARZ-I NEFS
Hizmette ve fedakârlıkta nefsini ve kendini ileri sürme.
ARZ-I RUM
(Erzurum) Rum memleketi. Şimdiki Anadolu. Anadolunun şarkındaki bir vilâyet adı.
ARZ-I TÂZİMÂT
Karşısındakine büyük bir hürmetle takınılan tavır ve hareket.
ARZÎ
(Arziye) Toprağa ait ve müteallik. Yere ait, toprakla alâkalı. * Semavî olmayan. Beşerî olan.