A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ARİZ VE AMİK

    Enine ve boyuna, genişliğine ve derinliğine, tafsilâtlı şekilde.
  • ARİZA

    Büyük bir kimseye hürmetle yazılan veya verilen şey, istirhamnâme, hediye.
  • ARİZE

    Sâbit olmak. * Kuvvetli ve muhkem olmak. Bahil olmak.
  • ARK

    Tarla ve bostana su akıtmak için açılan yol, cedvel, hark.
  • ARK

    Ulaşmak.
  • ARKA

    Çadıra diktikleri direk. * Duvar içinde kerpiç ve taş arasına konulan ağaç.
  • ARKAN

    Terleme.
  • ARKEOLOJİ

    (Bak: Atikiyyat)
  • ARKES

    Cem'etmek, toplamak.
  • ARKÎ

    Balık avcısı.
  • ARKUB

    Ökçe siniri. * Yalan ve kötü söz.
  • ARM

    (Arem) İnatçılık, muannitlik. * Kafa tutma.
  • ARMÂ'

    Alaca yılan.
  • ARMADOR

    İtl. Direk, seren, ip ve yelken gibi şeylerle gemiyi donatan usta.
  • ARMAN

    f. Hasret, özleyiş, özleme. * Nedâmet, pişman olma. * Eseflenme, teessüf. * Sıkıntı, rahatsızlık, zahmet.
  • ARMANÎ

    f. Müteessif, kederli, üzüntülü. Pişman, nâdim.
  • ARMATÜR

    Lât. Fiz: Kuvvet akımını toplu bir hale koymak için mıknatısın kutupları arasına yerleştirilen demir parçası. * Kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri.
  • ARMAZ

    Kurbağa yosunu.
  • ARNAVUT

    (Rumca ve Arnavutçadan) Balkan yarımadasının batı tarafında oturan bir kavimdir. Osmanlı devrinde, Kosova, İşkodra, Manastır, Yanya vilâyetleridir. Şimdi müstakil bir devlet olup, Türkçede Arnavutluk şeklinde söylenir.
  • ARR

    Uyuz hastalığı.
  • ARRA'

    Sıtma tutmak, titremek.
  • ARRADE

    (C: Arrâdât) Küçük bir çeşit mancınık ki, hareket eden tekerlek üzerine konurdu. * Dişi çekirge.
  • ARRAF

    Falcı, kâhin, müneccim. * Hekim. * Göçebe Arab aşiretlerinin örfe vâkıf umumi bilgileri. (Müe: Arrâfe)
  • ARRAS

    Gürleyen, şimşek çakan. * şimşekli.
  • ARRE

    Câriye. * Uyuz hastalığı.
  • ARS

    Şimşekli ve yıldırımlı bulut.
  • ARS

    İki duvar arasında olan duvar.
  • ARSA

    (C: Arasât) Bina yapılacak boş arazi parçası. Üzerindeki binası yıkılmış veya yapıya tahsis olunmuş yer.
  • ARSA-İ ÂLEM

    Alem arsası, dünya meydanı.
  • ARSA-İ KÂR-ZÂR

    Muharebe alanı, savaş meydanı.
  • ARSAT

    Semer ağaçlarına çakılan ağaç mıh.
  • ARŞ

    Bağ çardağı. * Gölgelik. * Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) * Fevkiyyet, ulviyyet. * Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir. (O.S) (... Arş: Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dahil olan İsm-i Zâhir itibarı ile Arş Mülk; kevn, Melekut olur. İsm-i Bâtın itibarı ile Arş, Melekut; kevn, Mülk olur. Demek Arşa ism-i Zâhir nazarı ile bakılırsa; kendisi zarf, Kevn de mazruf olur. İsm-i Bâtın gözü ile bakılırsa; kendisi mazruf, kevn zarf olur. Ve kezâ ism-i Evvel itibârı ile $ âyetinin işâret ettiği kevnin bidayetini içine alıyor. Ve ism-i Âhir itibarı ile $ hadis-i şerifinin ima ettiği kevnin nihâyetini içine alıyor. Demek Arş öyle bir halitadır ki, şu dört isimden aldığı hisseler ile kevn ve vücudun sağını, solunu, üstünü ve altını ihata etmiş olur. M.N.) (... Arş, sakf demektir ki bir binanın veya yerin muhit-i ulvisini teşkil eder. Bir eve nisbetle tavanı, tavanına nisbetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü, tahtaboşu, cihannüması hep arş medlülünde dahildir. Buna müteferri olarak çadır ve çardak gibi yükselen ve gölge veren her şeye de ıtlak olunur.) (E.T.)
  • ARŞ U FERŞ

    (Arş u zemin) Arş ve yeryüzü.
  • ARŞ U KÜRSÎ

    (Arş ve Kürsî) Arş ile Kürsî.
  • ARŞ VE SÜLLEM

    Delil-i Arşî ve Delil-i Süllemî'den kinâyedir. (Bak: Delil).
  • ARŞA

    f. Güverte.
  • ARŞ-I A'ZAM

    En büyük arş. Cenab-ı Hakk'ın arşı. (Bak: Arş)
  • ARŞ-I AZİM

    (Bak: Arş-ı a'zam)
  • ARŞ-I BERİN

    Arş-ı âlâ. Göğün en yüksek tabakası.
  • ARŞ-I EHADİYET

    Allahın ehadiyet tecellisinin arşı ve âlemi. Allahın, ehadiyet tecellisini gösteren âlem.
  • ARŞIN

    f. Bir uzunluk ölçüsü. (68 cm. uzunluk.) Bir kol boyu. Büyük bir adım genişliği. * Zirâ'.
  • ARŞİDÜK

    Fr. Avusturya ve Macaristan İmparatorluk hanedanı prenslerine verilen ünvandır ve "Büyük Düka" demektir. Türkçe'de Arşuduka da denmiştir. ARŞİV : Fr. Eski ve tarihçe kıymetli olan resmi kayıt ve kâğıtların saklandığı yer. * Bir mevzu hakkında toplanmış muhtelif vesikaların hepsi.
  • ARŞİYÂN

    f. Arş'ın etrafında tesbih ederek dolaşan melekler.
  • ARŞ-ÜS-SÜREYYA

    Ülker yıldızının altında yer alan bir yıldız topluluğu.
  • ARTAL

    Akranlarından ve benzerlerinden çok daha iri yapılı olan.
  • ARTEBE

    Davul.
  • ARTEBE

    Burun ucu.
  • ARTEL

    Yoğun, büyük nesne.
  • ARTEN

    Bir ot cinsidir ki, debbağlar onunla gön ve sahtiyan dibâgat ederler.
  • ARTEZİYEN

    Fr. Burgu gibi bir âletle açılıp su fışkırtılan kuyu.