A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • A'RAŞ

    (Arş. C.) Tahtlar. * Çatılar, damlar.
  • ARAT

    Bölge, mıntıka. * Avlu.
  • ARAYENDE

    f. Düzen verici, süsleyici.
  • ARAYÎ

    f. Süsleyicilik.
  • ARAYİŞ

    f. Süs, zinet. * Süsleme.
  • ARAZ

    İşâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. * Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir.
  • A'RAZ

    (Araz. C.) Arazlar, işaretler, nişanlar, alâmetler. * Tesadüfler. * Hastalık alâmetleri. * Kazalar, felâketler, musibetler.
  • ARAZAN

    Rastgele, tesadüfen, tevafukan.
  • ARAZET

    Genişlik.
  • A'RAZİ

    Ârızî, tesâdüfî, rastgele.
  • ARAZÎ

    Araza âit ve mensub. Araza dâir ve ilgili.
  • ARÂZİ

    (Arz. C.) Yerler. Ekilen toprak. Ekilen yerler.
  • ARÂZİ-İ EMİRİYYE

    Huk: Beytülmâle mahsus olup devlet tarafından şahıslara dağıtılan yerler. (Tarla, çayır, koru ve emsali gibi.)
  • ARÂZİ-İ EMİRİYYE-İ MEVKUFE

    Huk: Sadece hazine menfaatleri veya tasarruf hakları veyahut ikisi de bir hayır cemiyetine ayırılan miri arazi.
  • ARÂZİ-İ EMİRİYYE-İ SIRFA

    Huk: Beytülmâle mahsus menfaatleri ve tasarruf haklarından hiçbiri bir cihete verilmeyip devlete ait olan ve şahıslara dağıtılan memleket arazisi.
  • ARÂZİ-İ GAMİRE

    Huk: Harap, su baskınına uğramış veya içine henüz çift girmemiş yerler.
  • ARÂZİ-İ HÂLİYE

    Boş, sahipsiz bırakılmış topraklar.
  • ARÂZİ-İ HARACİYE

    Müslümanlar tarafından fetholunan ve ulul-emir tarafından müslim olmayan eski sahibi elinde bırakılan veya hâriçten müslim olmayanlar getirilerek yerleştirilen arâzi.
  • ARÂZİ-İ MAHLULE

    Huk: Araziyi kullananın intikal sahibi mirasçı bırakmaksızın ölümüyle hükümete kalan arâzi-i emiriye.
  • ARÂZİ-İ MAHMİYE

    Huk: Beytülmâle ait araziden, koru, mer'a, yol, pazar yerleri gibi halkın ihtiyaçlarına ayrılmış olan arâzi.
  • ARÂZİ-İ MEFTÛHA

    Huk: Fetih hakkının taalluk ettiği yerler.
  • ARÂZİ-İ MEKTUME

    Huk: Beytülmâle haber verilmeksizin kullanılan mahlul veya müstahik-i tapu araziler.
  • ARÂZİ-İ MEMLUKE

    Mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler. (Mülk, timar toprağı).
  • ARÂZİ-İ METRÛKE

    Terk edilmiş, bırakılmış topraklar, araziler.
  • ARAZİ-İ MEVÂT

    Huk: Hiç kimse tarafından kullanılmayan ve halka verilmeyen, meskun mahallerden biraz uzakta bulunan taşlık ve kıraç arazi.* İşlenmemiş toprak.
  • ARÂZİ-İ MEVKUFE

    Vakfedilmiş yerler. Bir hayır işine devamlı surette tahsis edilmiş yerler.
  • ARÂZİ-İ MEVKUFE-İ SAHİHA

    Huk: Arâzi-i memlükeden şartlarına uygun olarak vakfolunan yerler.
  • ARÂZİ-İ MİRİYE

    Devlete ait arazi.
  • ARÂZİ-İ MUHTEKERE

    Kiracısı tarafından üzerine bina yapılmak veya ağaç dikilmek üzere senelik bir ücret karşılığında kiraya verilen arazi. (Kiracı, kira bedelini her sene arâzi sahibine vererek o arâziyi devamlı sûrette elinde bulundurur.)
  • ARÂZİ-İ MUKADDESE

    Mukaddes yerler. Kudsi topraklar.
  • ARÂZİ-İ MÜBÂREKE

    Mübarek yer olan Hicaz.
  • ARÂZİ-İ MÜLKİYE

    Hükümet arazisi, hükümet toprağı. Hazine arazisi.
  • ARÂZİ-İ MÜRFAKA

    Huk: Sokaklarda oturulacak yerler ve caddelerde boş bırakılan kısımlar. Yolculara ait terkedilmiş konak yerleri, kervansaraylar.
  • ARÂZİ-İ MÜŞTEREKE

    Huk: Çokları tarafından tasarruf olunan yer.
  • ARÂZİ-İ ÖŞRİYYE

    Huk: Ziraat olundukça her sene hâsılatından beytülmâle, beytüssadakaya konulmak üzere, fakirlerin hakkı olan öşür alınan arâziler.
  • ARAZİŞ

    f. Hayır ve iyilik yapma. * Tasaddukta bulunmak.
  • ARBEDE

    Cidal, kavga, patırtı.
  • ARBEDE-CÛ

    Patırtıcı, gürültücü, kavgacı.
  • ARBEDE-CÛYÂNE

    f. Kavga çıkartmağa yeltenerek.
  • ARBEDE-SÂZÎ

    f. Gürültücülük, kavgacılık.
  • ARC

    Mekke ile Medine arasında bir mevzi. * Deve sürücüsü.
  • ARCA

    (Müz: Arec) Topal ve aksak kişi. * Sırtlan.
  • ARCELE

    Sürü, hayvan topluluğu. * Yayalar cemaati. * At sürüsü.
  • ARD

    f. Buğday ve diğer tahıllardan öğütülen un. * Buğdayı değirmen taşına akıtan oluk.
  • ARDA

    Çıkrıkçı kalemi.
  • ARDA

    Vaktiyle bazı çavuşların elde tuttukları uzun değnek. * Nişan almak için dikilen değnek.
  • ARD-BİZ

    f. Elek, un eleği. * Elekle un eleyen kişi.
  • ARDHALE

    f. Bulamaç adı verilen yemek.
  • ARDİN

    f. Deneme, imtihan, tecrübe.
  • ARDİYYE

    Ticaret eşyasının saklandığı yer. * Böyle bir yerde saklanan eşya için ödenen ücret.