A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AB-ŞAR

    f. Şelâle, su akarken çıkardığı ses, şırıltı.
  • AB-ŞİNAS

    f. Sudan anlıyan. * Gemi kılavuzu.
  • ABT

    Yalan, Şübhe uyandırıcı hareket.
  • ABT

    Deveyi ve koyunu hastalanmadan sağ iken boğazlamak. * Kazılmamış yeri kazmak. * Yarmak.
  • ABU

    f. Nilüfer çiçeği.
  • ABUS

    Çatık çehreli. asık yüzlü. Yüzü ekşi.
  • ABV

    Yüzün güzel olması. Nizamlı oluş. (Bak: Ta'biye)
  • AB-VEND

    f. Maşrapa, bardak, su kabı.
  • AB-YAR

    f. Sulayan. * Mc: Bereketlendiren, feyizlendiren.
  • AB-YARÎ

    f. (Asıl mânâsı sulama ise de, lisanımızda yalnız mecazi mânâsiyle bazı eski nesir yazarları tarafından kullanılmıştır). Yardım, itimat.
  • AB-YÂRÎ-İ HİMMET

    Korumak için yapılan yardım, himmet yardımı.
  • AB-YÂRÎ-İ HİMMETİNİZLE

    Himmetiniz yardımıyle, himmetiniz sayesinde.
  • AB-ZEN

    f. Küçük havuz. * Banyo.
  • AC

    Fildişi. * Dolu kap.
  • ACAC

    Toz. * Tütün. * Bulut. * Duman.
  • AC'AC

    Çağırış.
  • AC'ACE

    Uzun uzun çağırmak.
  • ACAFET

    Zayıflık. Çelimsizlik.
  • ACAİB

    (Acib. C.) Şaşırtacak ve hayret verici şeyler.
  • ACAİBAT

    Normale zıt şeyler. Acâib şeyler.
  • ACÂİB-İ SEB'A-İ ÂLEM

    Dünyanın yedi tane şaşılacak, acaib şeyi. (Çin seddi bunlardan biridir.)
  • ACAİZ

    (Acuze. C.) Kocakarılar. İhtiyar kadınlar.
  • ACAK

    f. Toprak.
  • ACAL

    (Ecel. C.) Eceller. Ölümler, vâdeler.
  • ACALİT

    Yoğurt.
  • ACAM

    (Ecme. C.) Meşelik, kamışlık, ağaçlıklar.
  • A'CAM

    (Acem. C.) Acemler. İranlılar. * Arab olmayanlar.
  • ACAN

    f. Polis: Emniyet mensubu
  • ACAR

    (Ecr. C.) Sevaplar, ücretler, mükâfatlar. * Kiralar.
  • ACASA

    Deve sürüsü.
  • ACB

    Kuyruk sokumu. "Us'us" denilen küçük kemik. Her şeyin kuyruk dibi ve nihâyeti. Fâtiha-i hilkat olan küçük kemik.Acb-üz zeneb diye Hadis-i Şerifte ismi geçen ve insanın kuyruk sokumundaki en küçük kemik.(Kur'ân-ı Kerim'de "Sure: 30. âyet: 27" Yani: "Sizin haşirde iâdeniz, dirilmeniz, dünyadaki hilkatinizden daha kolay, daha rahattır." Nasıl ki bir taburun askerleri istirahat için dağılsa, sonra bir boru ile çağrılsa, kolay bir surette tabur bayrağı altında toplanmaları, yeniden bir tabur teşkil etmekten çok kolay ve çok rahattır. Öyle de bir bedende birbiri ile imtizaç ile ünsiyet ve münasebet peydâ eden zerrat-ı esasiyye, Hz. İsrâfil'in (A.S.) suru ile Hâlik-ı Zülcelâlin emrine "Lebbeyk" demeleri ve toplanmaları aklen birinci icaddan daha kolay, daha mümkündür. Hem bütün zerrelerin toplanmaları belki lâzım değil. Nüveler ve tohumlar hükmünde olan ve hadisde "Acb-üz zeneb" tâbir edilen ecza-i esasiyye ve zerrât-ı asliyye ikinci neş'e için kâfi bir esastır, temeldir. Sâni-i Hakim beden-i insanîyi onların üstünde bina eder. S.)(Arkadaş! Zâhire nazaran, haşirde, ecza-yı asliye ile ecza-yı zâide birlikte iade edilir. Evet, cünüb iken tırnakların, saçların kesilmesi mekruh ve bedenden ayrılan herbir cüz'ün bir yere gömülmesi sünnet olduğu ona işarettir. Fakat tahkike göre, nebatatın tohumları gibi "Acb-üz-zeneb" tâbir edilen bir kısım zerreler, insanın tohumu hükmünde olup, haşirde o zerreler üzerine beden-i insanî neşvü nema ile teşekkül eder. İ.İ.)
  • ACC

    Yüksek sesle haykırma, * Gürültü çıkarma. Deveyi döğme.
  • ACC(E)

    Kalabalık.
  • ACCAC

    Fırtınalı, rüzgârlı. * Gürültülü.
  • ACEB

    Taaccüb, şaşma, hayret. * Garib, hoş, lâtif ve nâdir-ül vücud olduğundan bir şey için inkâr ve istiğrab etme hâli.
  • A'CEB

    Çok acâyib. Pek tuhaf olan.
  • A'CEB-ÜL ACÂİB

    Çok acib ve gülünç olan.
  • ACED

    Kuru üzüm.
  • A'CEF

    İnce, zayıf.
  • A'CEL

    Daha acele, en çabuk. * Acele eden kişi.
  • ACELE

    Çabuk, çabukluk. Bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışma, ivedilik.
  • ACEM

    İranlı. Yabancı. * Arapça konuşmayanlar. Arab olmayanlar. * Çekirdek.
  • ACEMÂNE

    f. Acemlere yakışır suret. Yabancı gibi.
  • ACEMCEME

    (C: Acemcemât) Kuvvetli, muhkem deve.
  • ACEME

    (C: Acemât) Çekirdek. * Çekirdekten biten hurma ağacı. * Sert ve sağlam taş.
  • ACEMÎ

    Tecrübesiz. * Yabancı. * Yeni. Mübtedi.
  • A'CEMÎ

    Aceme mensub. * Arapçayı iyi konuşmayan. Dilsiz. * Beceriksiz.
  • ACEMİSTAN

    f. İran ülkesi.
  • ACEMİYAN

    f. (Acemi. C.) İranlılar. Acemler. * Acemiler, tecrübesizler.
  • ACENTE

    (Acenta) ing. Bir vapur şirketinin her iskeledeki memuru. * Bir şirket veya idarenin diğer memleketteki vekili. * Memur veya vekilin memuriyeti ve idarehanesi.