B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BEGAYE

    Talep etmek, istemek.
  • BEGAYET

    f. Son derece. Pek ziyâde.
  • BEGEND

    f. Yuva. * Kümes, folluk.
  • BEGNEK

    f. Kuyruğu kesik hayvan.
  • BEGONYA

    Fr. Etli ve güzel renkli yaprakları olan bir süs bitkisi.
  • BEGTER

    f. Eskiden kullanılan zırhlı elbise.
  • BE-GÜN

    f. (Bak: Bikün tevbe)
  • BEHA

    (Bak: Bahâ)
  • BEHA

    Gökçek olmak, şirin ve lâtif olmak.
  • BEHACET

    Güzellik. Güzel yüzlü olma.
  • BEHAK

    İnsanın derisinde pul pul beyazlık ve alaca bir renk peyda eden bir çeşik hastalık.
  • BEHAMİN

    f. Bahar mevsimi.
  • BEHANET

    Nefesi iyi ve lâtif olan kadın.
  • BEHAS

    Susama.
  • BEHATT

    Sütlaç, süt lapası.
  • BEHBEHAN

    Papağan, tûti kuşu.
  • BEHBEHÎ

    Etli ve gövdeli, kişi. Bahadır, yiğit, kahraman.
  • BEHBUD

    f. Sağlık, sıhhat, sağlamlık, iyilik.
  • BEHC

    Her zaman neşeli olma. Birisini şâd ve mesrur etme, sevindirme. * Güzellik, hüsn.
  • BEHCET

    Sevinç. Güleryüzlülük. Güzellik, şirinlik.
  • BEHDEL

    Sırtlan yavrusu. * Erkeğin memelerinin büyük olması.
  • BE-HEM

    f. Hep. Beraber. Toplu. Bir yerde. Hep bir yere. (Bak: Bâhem)
  • BEHEM-BER-ÂMEDEN

    f. Toplanmak, cem olmak, birikme. * Mc: Kızmak, sinirlenmek, asabileşmek, müteessir olmak. ("Behemâmeden" de denir.)
  • BEHEMEHAL

    f. İster istemez. Mutlaka. Her halde.
  • BEHEMZEDE

    f. Topluluğu dağıtmış, cemiyeti bozmuş.
  • BEHER

    f. Her, her bir, herbirisine.
  • BEHER-HAL

    f. Mutlaka, her hâlde.
  • BEHET

    f. Sütlaç. Süt lapası. * Pirinç unu ile pişirilen ve Me'muniye adı verilen helva.
  • BEHETTA

    Pirinç çorbası. * Sütlü pirinç yemeği.
  • BEHİ

    Şirin, lâtif, gökçek. (Bak: Behiye)
  • BEHİC

    Güleryüzlü. Güzel. Şen. Şâduman olan.
  • BEHİCE

    Şen, güzel. Güler yüzlü kadın.
  • BEHİM

    (Behime) Dört ayaklı hayvan.
  • BEHİM

    Düz siyah şey. * Alacasız hayvan. * Dik, pürüzsüz ses.
  • BEHİMÂT

    Hayvanlar.
  • BEHİME

    (Bak: Behim)
  • BEHİMÎ

    Hayvanca, hayvana mahsus ve müteallik. Hayvanlık.
  • BEHİMİYYET

    Hayvanlık, canlı olmakla beraber akılsız oluş.
  • BEHİN

    (Bak: Bihin)BEHİR(E) : Nefesi sıkışıp çok soluyan kimse. Nefesdarlığı olan. * Göğüsdarlığı hastalığı sebebiyle solumaktan yol yürüyemiyen kimse.
  • BEHİŞT

    f. Cennet. Ahirette iyi kulların gideceği mükâfat yeri. Adn. Firdevs.
  • BEHİŞT-HIRÂM

    f. Cennete gitmiş.
  • BEHİŞTÎ

    f. Behiştle ilgili, cennetlik.
  • BEHİŞT-İ GINÂ

    Cenab-ı Hak'tan başka hiç kimseye minnet etmeden hâsıl olan saadet, cennet. Gına ve istiğnânın cenneti.
  • BEHİŞT-NİŞİN

    f. Cennette oturan.
  • BEHİŞT-ZÂR

    f. Cennet gibi yer.
  • BEHİTE

    İftira etmek. * Kabile ismi.
  • BEHİYE

    Güzel.
  • BEHKELE

    Nârin vücutlu kız, sevgili.
  • BEHKEN(E)

    Nârin güzel ve gösterişli vücudu olan kimse.
  • BEHKEŞE

    Emir ve işde çabukluk, bir işi acele yapma.