B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BEDİHİYYAT

    (Bedihî. C.) Delil ve isbatına lüzum olmayan sarih ve açık şeyler.(Mister Karlayl yine diyor: "En evvel kulak verilecek sözlerin en lâyıkı Muhammedin (A.S.M.) sözüdür. Çünkü: Hakiki söz onun sözleridir." Hem yine diyor ki: "Eğer hakikat-ı İslâmiyede şüphe etsen, bedihiyat ve zaruriyat-ı kat'iyyede iştibah edersin. Çünki, en bedihî ve zarurî bir hakikat ise İslâmiyettir."İşte bu meşhur feylesof, İslâmiyet hakkında bu şehadetini eserinde müteferrik yerde yazmış. H.)
  • BEDİHİYYET

    Açıklık. Kolayca anlaşılır ve görülür olmak.
  • BEDİH-ÜL BUTLAN

    Bâtıl olduğu âşikar surette belli. Bâtıl, haksız bir hüküm veya görüş olduğu herkesçe bilinen.
  • BEDÎÎ

    Bedi' ve güzel olan. Ebedî ve güzel olan. İlahî ve güzel eserlere müteallik bulunan.
  • BEDÎÎ KIRAET

    Mantıki kıraet şartlarına riâyet ettikten başka rikkat mevkiinde sesini indirmek, şiddet makamında yükseltmek -acemi aktör tavrı takınmaksızın- mevzuu ses ve işaretle canlandırmaktır.
  • BEDİ-İ PÜR-MAÂNÎ

    Çok mânâları bulunup bedi' olan. Çok mânaların bedi' ve güzel oluşu.
  • BEDİL

    Bir şeyin mukabili, karşılığı. * Tutuşulan bir bahiste yenilen veya aldananın vereceği şey. * (C.: Ebdâl) Sâlih kişi.
  • BEDİ-ÜL BEYAN

    İfadesi ve beyanı görülmedik güzellik ve gariplikte olan.
  • BEDİ-ÜZ ZAMAN

    (Bak: Bediüzzaman)
  • BEDİÜZZAMAN

    Zamanın bedi'i olan. Zamanında kendisi gibi görülmedik olan. Kimseye benzemiyen ve zamanın garib ve acibi bulunan. (Bak: Said Nursî)Bediüzzaman hakkında Said Nursî kelimesinde bir derece izahat verildiği için burada sadece kronolojik hayat safhalarına ait bir liste ile sonunda ibretamiz bir vakayı koymakla iktifa edildi.Bilinmeyen taraflariyle Bediüzzaman Said Nursî isimli eserin kronolojik fihristinden seçmeler:1894 - 1895- Müsbet ilimleri tetkik ve kısa zamanda her birisine vâkıf olması.- "Bediüzzaman" lâkabının verilmesi.- 80-90 cild kitabı üç ayda bir defa ezberden tekrarlaması.1907- İstanbul'a üniversite açtırmak niyetiyle gelmesi. - Şekerci Hanı'nın kapısına " Her suale cevap verilir" levhasını asıp âlimleri sual sormaya dâveti.- Sultan Abdülhamid'e Şarkta üniversite açılması için müracaatı.1909 - 31 Mart'ta Bediüzzaman'ın yatıştırıcılığı.- İsyan etmiş olan sekiz taburu itaate getirmesi - Bediüzzaman'ın Divan-ı Harb'e verilişi.- Divan-ı Harb'de beraet edişi ve serbest bırakılması.1911 - 1914- şam'a gelişi ve Câmi-i Emeviye'de muhteşem bir hutbe irad etmesi.- Sultan Reşad'la beraber Rumeli seyahatine çıkması. - Van'a gitmesi ve Şark Üniversitesinin temelini attırması.1915 - 1916- Milis Kumandanı Bediüzzaman, Pasinler cephesinde Ruslarla çarpışıyor.- Bediüzzaman'ın Ruslara esir düşmesi.1918-Bir bahar günü Bediüzzaman'ın Kosturma'dan firar edişi.-17 Haziran 1918 : Bediüzzaman'ın Varşova, Viyana ve Sofya tarikıyla İstanbul'a avdeti.- Enver Paşa'nın vazife teklifini kabul etmeyen Bediüzzaman'a Harbiye Nezareti ikramiye ve harb madalyası veriyor.-13 Ağustos 1918 : Ordu-yu Hümayun'un tavsiyesiyle Dâr-ül Hikmet'e âzâ oluşu.1920- İngiliz işgaline karşı "Hutuvât-ı Sitte" yi neşrederek mücadele etmesi.1922- Bediüzzaman güz mevsiminde İstanbul'dan Ankara'ya geliyor.-9 Kasım 1922: Bediüzzaman'a Meclis'te hoşâmedî yapılması.1923 -19 Ocak 1923 : Bediüzzaman Meclis'te mebuslara hitaben bir beyanname neşrediyor.-17 Nisan 1923 : Ankara'da umduğunu bulamayan Bediüzzaman'ın Van'a gitmek üzere yola çıkması.1925 - 1927-Bediüzzaman'ın Van'dan nefyi. - Isparta'da bir müddet kalan Bediüzzaman önce Eğridir oradan da Barla'ya getiriliyor.- Risale-i Nur'lar te'lif edilmeye başlanıyor.1934 -Yaz ortalarında Barla'dan alınan Bediüzzaman'ın Isparta'ya getirilişi.- 27 Nisan 1935 : Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ve Jandarma Umum Kumandanı askerî bir kıt'a ile Isparta'ya geliyor ve Bediüzzaman tevkif olunuyor.- Tevkif edilen Bediüzzaman ve talebeleri, muhakeme edilmek üzere Eskişehir'e götürülüyor.1936 -27 Mart 1936 : Tahliye edilen Bediüzzaman, Kastamonu'da ikamete mecbur ediliyor.1943-20 Eylül 1943 : Bediüzzaman'ın tevkif edilerek Çankırı yoluyla Ankara'ya getirilmesi. 1944 - Denizli mahkemesinin başlaması.- 15 Haziran 1944 : Denizli Ağır Ceza Mahkemesi Bediüzzaman'ın beraetini ilân ediyor.- Ağustos 1944 sonlarında Ankara'dan gelen emirle Bediüzzaman Emirdağ'da ikamete mecbur ediliyor.1948-23 Ocak 1948 : Emirdağ'da kış ortasında Bediüzzaman ve talebelerinin tevkif edilişi ve Afyon mahkemesine sevki.- 6 Aralık 1948 : Afyon Mahkemesinin mevhum ve mesnedsiz iddialarla Bediüzzaman ve talebelerine mahkûmiyet kararı verişi ve temyiz.1952- Ocak 1952 de İstanbul'da mahkeme için gelen Bediüzzaman Sirkeci'de Akşehir Palas Oteline yerleşti.- 5 Mart 1952 Salı: Bediüzzaman'ın Gençlik Rehberi dâvasından beraeti.1958- Nur Risalelerinin ve bu arada Tarihçe-i Hayat'ın matbaalarda neşredilmesi.- 23 Mart 1960 Çarşamba : Bediüzzaman Ramazan'ın 25. günü gece saat 03.00 civarı Urfa'da bu fani âleme veda etti.(Bediüzzaman'ın akıllara hayret veren bir seciyesi)(Ehl-i Sünnet Mecmuasının 15 Teşrin-i evvel 1948 tarihli nüshasında neşredilmiştir. Ehl-i Sünnet Gazetesi sahibi avukat bir zâtın makalesidir.)Ben, Birinci Cihan Harbinde Bitlis mevkiinde yaralı olarak esir olurken, Bediüzzaman da o gün esir düşmüştü. O Sibirya'ya gönderilmiş, en büyük esirler kampında idi. Ben Bakü'nün Nangün Adasında idim. Günün birinde esirleri teftişe gelen ve kampı gezerken Bediüzzaman'ın önünden geçen Nikola Nikolaviç'e o hiç ehemmiyet vermiyor ve yerinden kımıldanmıyor. Baş kumandanın nazar-ı dikkatini çekiyor. Tekrar bir bahâne ile önünden geçiyor. Yine kımıldanmıyor. Üçüncü def'asında önünde duruyor, tercüman vasıtasıyla aralarında şöyle bir muhâvere geçiyor:- "Beni tanımadılar mı?- "Evet tanıdım. Nikola Nikolaviç, Çar'ın dayısıdır, Kafkas Cephesi başkumandanıdır."- "O halde ne için hakaret ettiler?"- "Hayır, afvetsinler ben kendilerine hakaret etmiş değilim. Ben mukaddesatımın emrettiğini yaptım."- "Mukaddesat ne emrediyormuş?"- "Ben müslüman âlimiyim. Kalbimde iman vardır. Kendisinde iman olan bir şahıs, imanı olmayan şahıstan efdaldir. Ben ona kıyam etseydim, mukaddesatıma hürmetsizlik yapmış olurdum. Onun için ben kıyam etmedim."- "Şu halde, bana imansız demekle benim şahsımı, hem ordumu, hem de milletimi ve çarı tahkir etmiş oluyor. Derhal divan-ı harb kurulunda isticvab edilsin."Bu emir üzerine divan-ı harb kuruluyor, karargâhtaki Türk, Alman ve Avusturya zabitleri, ayrı ayrı Bediüzzaman'a rica ederek başkumandana tarziye vermesi için ısrar ediyorlar. Verdiği cevab bu oluyor:- "Ben âhiret diyarına göçmek ve huzur-u Resülullah'a varmak istiyorum. Bana bir pasaport lâzımdır. Ben imanıma muhalif hareket edemem."Buna karşı kimse sesini çıkarmıyor, neticeyi bekliyor. İsticvab bitiyor. Rus çarını ve Rus ordusunu tahkir maddesinden idam kararını veriyorlar. Kararı infaz için gelen bir manga askerin başındaki subaya kemâl-i şetaretle: "Müsaade ediniz, onbeş dakika vazifemi ifa edeyim." diye abdest alıp iki rek'at namaz kılarken, Nikola Nikolaviç geliyor, kendisine hitaben:- " Beni affediniz! Sizin beni tahkir için bu hareketi yaptığınızı zannediyordum. Hakkınızda kanuni muamele yaptım. Fakat şimdi anlıyorum ki, siz bu hareketinizi imanınızdan alıyorsunuz. Hükmünüz iptal edilmiş, dini salâhatinizden (sâlihliğinizden) dolayı şâyân-ı takdirsiniz; sizi rahatsız ettim; tekrar tekrar rica ediyorum beni afvediniz."Bütün müslümanlar için şâyân-ı misâl olan bu salâbet-i diniye ve yüksek seciyeyi, arkadaşlarından bir yüzbaşı, müşahedesine müsteniden anlatıyordu. Bunu duydukça, ihtiyarsız olarak gözlerim yaşla doldu. Abdurrahim) (ş.)
  • BEDİY

    Çok âşikâr, göze çarpan. * Çölde sahrada oturan.
  • BED-KÂR

    f. Kötü iş yapan. Fena hareketli kimse. Fiil ve ameli kabih olan.
  • BEDLİGAM

    f. Serkeş at, gem almaz at.* İsyan eden, âsi, serkeş, söz dinlemiyen kimse. * Bedevi, çöl adamı.
  • BED-LİKA

    f. Çirkin yüzlü, kötü yüzlü.
  • BEDMAYE

    f. Ahlâksız. * Soysuz. Sütü bozuk.
  • BEDMEST

    f. Kendinden geçmiş derecede sarhoş.
  • BED-MİHR

    f. İyilik etmiyen, insâniyetsiz.
  • BEDNAM

    f. Kötü tanınmış, adı kötüye çıkmış olan.
  • BED-NİGAH

    f. Kötü bakışlı.
  • BEDNİHAD

    f. Kötü huylu.
  • BEDPESEND

    f. Kötülüğü beğenen, kötülüğü öven, medheden. * Güç beğenir, müşkülpesend.
  • BEDPEYMAN

    f. Verdiği sözde durmayan. Sözünün eri olmayan. Sözünü tutmayan.
  • BEDR

    (Bedir) Dolunay. Ayın en parlak olduğu hâli. * Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bir yer ismi. * Bir şeyin tamam olması. * Sibâk ve sür'ât etmek. * Bir işin ansızın zâhir olması.* Tam ve münasib olan âzâ. * Dolu şey. * İyi hizmet eden köle.
  • BEDR MUHAREBESİ

    Bedir, Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bir yer olup; Hz. Peygamber Efendimizin hicretinin ikinci senesi orada Kureyşîlere karşı kazandıkları muzafferiyetle meşhurdur. Bedir, bir ovanın kenarında olup Mescid-ül Gamame isminde bir câmi ve Bedir muharebesinde şehid olan sahabelerden 13 zâtın türbeleri mevcuttur. Bedir harbi, Ramazanda Cuma günü vuku bulup Peygamber Efendimizin (A.S.M.) maiyetinde 320 kişi vardı. Bunların sekseni muhacirînden, gerisi ensardandı. Kureyş kervanı ile Şam'dan dönen Ebû Süfyan'ın önüne çıkılmış iken, Ebû Süfyan haber alarak Mekke'den yardım istemiş, Ebû Cehil'in maiyetinde Mekke'den gelenlerle beraber Kureyşliler 1000 kişi kadar olmuşlardı.
  • BED-RAH

    f. Kötü yola sapan.
  • BEDRAKA

    f. Delil. Kılavuz. Mürşid. * Allah yolu.
  • BEDRAKA-İ EFKÂR

    Fikirlerin mürşid ve kılavuzu.
  • BED-RAM

    f. Lâtif, hoş, yakışıklı, süslü. * Sert başlı at. * Dâima, devamlı.
  • BEDRE

    (C.: Bider) Kuzu veya oğlak derisi. * İçi altun dolu olan kese. * Onbin dirhem.
  • BED-REFTAR

    f. Gidişi ve hareketi fenâ olan.
  • BED-REG

    f. Huysuz, aslı kötü olan hayvan veya insan.
  • BEDREKA

    (Bak: Bedraka)
  • BED-RENG

    f. Açıkla koyu arasında kirli bir renk.
  • BEDRÎ

    Bedr'e ait ve onunla alâkalı. * Erkek ismidir. (Müennesi: Bedriye)
  • BEDRUC

    Bir ot cinsidir ve bazı yerlerde tere-i Horasani diye isimlendirilir.
  • BED-SİGAL

    f. Kötü düşünceli, herkes hakkında kötü söyliyen.
  • BED-SİYRET

    f. Ahlâksız. Ahlâkı ve huyu kötü olan.
  • BED-TER

    f. Çok kötü, daha kötü, beter.
  • BED-TIYNET

    f. Yaradılışı, fıtratı, tabiatı fena ve kötü olan, soyu bozuk, bayağı adam.
  • BEDUD

    Suyu az olan kuyu.
  • BEDUH

    Eski yazıda mektub zarfları üzerine yazılması ve zarfa basılan mühüre kazdırılması mûtad ve aslı meçhul bir sözdür.
  • BE-DUŞ

    f. Omuza, omuzda.
  • BED-ÜSLÛB

    f. Üslûbu fena; tavrı, gidişi kötü.
  • BEDV

    Zihinde bir şeyin peyda olması. Bir şey zâhir olma. * Başlama. * Sahraya çıkma.
  • BED-ZEBAN

    f. Kötü söz söyliyen, hicveden. Ağzı pis, ağzı bozuk. * Kötü dil.
  • BEDZEHRE

    f. Korkak, yüreksiz, ödlek kimse.
  • BEFM

    f. Keder, tasa, iç sıkıntısı, üzüntü.
  • BEFŞ

    f. Azamet, büyüklük, heybet, debdebe.
  • BEFTERE

    f. Avcılar tarafından kullanılan ve hususi olarak alıştırılmış kuş.
  • BEGAYA

    Askerin ön karakol takımı.