B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BEZME

    f. Muhabbet ve sohbet meclisinin bir köşesi.
  • BEZME

    Gündüzleyin yenilen bir öğün yemek.
  • BEZMGÂH

    f. Eğlence yeri.
  • BEZM-İ AŞK

    Aşk meclisi.
  • BEZM-İ CİHÂN

    Dünya meclisi. Dünya.
  • BEZM-İ ELEST

    Cenab-ı Hak ruhları yarattığında "Ben Rabbiniz değil miyim? meâlinde: $ diye sorduğunda, ruhlar, $ "Evet Rabbimizsin" diye cevap vermeleri ânına "Elest meclisi" veya "Bezm-i elest" tabir edilir.
  • BEZM-İ GAM

    Gam meclisi.
  • BEZM-İ HÂSS

    Hususi meclis.
  • BEZM-İ SAFÂ

    Safâ meclisi, eğlence meclisi.
  • BEZR

    f. Ziraat, ekim.
  • BEZR

    Tohum. Keten tohumu. Mercimek, bakla, arpa gibi taneli tohum.
  • BEZRE

    Koltuk kılının az olması. Yüzük halkası.
  • BEZREKA

    (Bak: Bedraka)
  • BEZR-GER

    f. Çiftçi, ekinci. Tohum serpen.
  • BEZR-KÂR

    f. Ekinci, çiftçi. Tohum saçan.
  • BEZV

    Et çok olmak. * Ağaçlar sık bitmek.
  • BEZV

    Beraberlik. * Denk, eşit, misil.
  • BEZYÛN

    Altın işlemesi atlas ki, adına sündüs denilir. * İnce kumaş.
  • BEZZ

    Keten veya pamuktan mamul dokuma.
  • BEZZ

    Galip olmak.
  • BEZZAZ

    Bez satan. Manifaturacı.* Muhaddislerden bir zatın nâmı.
  • BEZZAZİSTAN

    f. Esnaf çarşısı. Bedestan.
  • BEZZE

    Hor ve hakir olmak.
  • BID'

    (Bıd'a) Geceden bir kısım. * Üçten ona ve onikiden yirmiye varana kadar olan sayılar. * Cima, nikah.
  • BIDAA(T)

    Bilgi. * Sermaye.
  • BIDADA

    Derinin nazik ve yumuşak olması.
  • BIDIŞGAN

    Sarmaşık otu.
  • BIGA'

    Zina etmek.
  • BIGYE

    Azgınlık. * Sıçramak.
  • BIGZA

    şiddetli nefret. Hiç sevmeyiş.
  • BIHRİT

    Mücerred ve hâlis nesne.
  • BIKA

    (Buka. C.) Topraklar, memleketler, ülkeler.
  • BILGIN

    Musibet, belâ, felâket, âfet.
  • BINGILDAK

    Yeni doğmuş olan çocuğun kafasının üst tarafı. Bu kısım yumuşaktır.
  • BIRANDA

    Alm. Savaş gemilerinde, askerlerin yattığı asılı yatak.
  • BIRTIL

    (C.: Berâtıl) Rüşvet. * Meşru olmayarak, kanunen bir iş gördürmek için vazifeli olan kimseye rüşvet olarak verilen şey ki, para vesair menfaatlardır.
  • BITA

    Ağır davranma, gevşek davranma, gecikme.
  • BITAKA

    (C.: Batâik) Varaka, pusla kâğıdı.
  • BITANE

    Gizlenilen hâl. Gizli şey. Herkesin görüp bilmesi istenilmeyen ve aşikâr olmayan şey. * Mahrem, sırdaş. * Astar. * Bir şehrin ortası, merkezi.
  • BITN

    Zengin. * Bodur. * Obur. * Şaşkın. * Yalnız kendi nefsini düşünen.
  • BITNA

    Malın, paranın ve servetin ziyadeliğinden doğan sürur, sevinç. * Mide dolgunluğu.
  • BITR

    Bir şeyin boş yere zâyi olması. * İnkâr etmek.
  • BITRİK

    (C: Betârika) Reis. * Emir. * Çavuş.
  • BITTA

    Yağ koydukları bardak.
  • BITTİH

    Karpuz. Kavun.
  • BIZR

    Beyhûde, boşu boşuna.
  • f. İstek bildirmek için emir sigasının başına getirilr. Meselâ:
  • Bİ-

    Başına eklendiği kelimeyi "e" haline getirir. İle, için mânâlarını vererek Farsçadaki "be" edatıyla aynı vazifeyi görür. Harf-i cerdir. Yâni; kendinden sonraki kelimeyi esre ("İ" diye) okutur. Yemin için de kullanılır.
  • f. Kelimenin başına getirilerek o kelime menfi yapılır.Misâlleri için, "BİA" kelimesinden sonraki kelimelere bakınız.
  • BİA

    (C: Biyâ) Kilise.