B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BEYN-ES SEMÂ VE-L ARZ

    Yer ile gök arasında. Arz ile sema arasında.
  • BEYN-EZ ZEVCEYN

    Karı-koca arasında.
  • BEYNİYE

    Tecvidde: Harfler okunurken sesin mükemmelen akıp akmama arasında olması, kalın ile yumuşak arası okunması. Bu durumda okunan harfler şunlardır: (Râ, mim, ayn, nun, lâm.)
  • BEYN-NAS

    İnsanlar arasında, halk beyninde.
  • BEYNÛNET

    Fâsıla, iki şey arasındaki mesafe, aralık. * Fark, ihtilaf, muhalefet. Zıddiyet, anlaşmazlık, terslik. * Ayrılmak, firkat.
  • BEYR

    Helâk olmak. * Bâtıl olmak.
  • BEYREM

    (C.: Beyârim) Marangoz rendesi. * Uzun ve sert taş.* Bir yeri kazmakta kullanılan kazma âleti.
  • BEYSAN

    Şam hududunda bir yerin adı.
  • BEYT

    Ev, oda,hane. * Geceyi bir işle geçirmek. * Edb: İki satırlık manzume.
  • BEYTAR

    Nalbant. * Baytar, veteriner. Hayvan hastalıkları hekimi.
  • BEYTAR

    Yarılmak.
  • BEYTARA

    Yarılmak. * Hayvan hekimliği, baytarlık.
  • BEYTAŞÎ

    (Bak: Bektaşî)
  • BEYT-İ ATİK

    Kâbe-i Muazzama. (Çok eskiden beri Cenab-ı Hak tarafından her türlü tehlikelerden korunduğu ve kurtarıldığı ve hiçbir kimsenin ona mâlik olmayıp aslının hür olduğundan kinaye olarak bu isim verilmiştir.)
  • BEYT-İ MA'MÛR

    İ'mar edilmiş ev. * Kâbe'nin bir ismi.
  • BEYT-İ MURASSA'

    Edb: Mısrâların ikisi de kafiyeli olan beyit.
  • BEYTULLAH

    Kâbe, câmi, mescid gibi ibadet edilen yer.
  • BEYTÛTET

    (Beyt. den) Gece kalma, geceleme. * Ayırmak, teferruk. * Gece baskın yapmak.
  • BEYT-ÜL ANKEBÛT

    Örümcek yuvası. * Mc: Derme çatma yapılmış ev. * Dayanıksız ve kuvvetsiz şey.(İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın dinde hissesi; beyt-ül ankebût gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur... Takliddir, onu telâşa düşürttürür. Zira itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hükümetin cebinden zannettiğinden; kalbini, aklını da hükümetin kesesinden tahayyül eder, korkar. M.N.)
  • BEYT-ÜL ARUS

    Gelin odası.
  • BEYT-ÜL GAZEL

    Edb: Gazelin en güzel olan beyti.
  • BEYT-ÜL HARAM

    (Beyt-ül Haram) Kâbe-i Muazzama'nın etrafının bir ismi. Kâfirlerin yaklaşmaları men' edildiği, onlara haram olduğu için bu isimle alınır. (Bak: Kâbe)
  • BEYT-ÜL KASİD

    Edb: Kasidenin seçilmiş en güzel beyti.
  • BEYT-ÜL MAKDİS

    Mukaddes ev. Beyt-ül Mukaddes de denir. Çok eskiden Peygamberlerin inşâ ettikleri kudsî mâbet. Bir ismi de Mescid-ül Aksâdır. * İnsanın, Cenab-ı Hak'tan başka kimse ile tatmin olmayan kalbine de aynı isim verilir.
  • BEYTÜLMAL

    (Beyt-ül mâl) İlk defa Hz. Muhammed (A.S.M.) tarafından kurulan ve gelir kaynaklarıyla sarfiyat yerleri şer'î olarak tayin edilmiş İslâm devletinin mâliye hazinesi.Gelir kaynakları: 1- Zekât ve sadakalar. 2- Ganimetler. 3- Fey=Zekât ve ganimet dışında kalan ve beyt-ül male ait olan mallar.Beyt-ül malden yapılan harcamalar şu kimseleri ihtiva eder:1- Fakirler ve miskinler. 2- Zekât memurları. 3- Borçlular. 4- Yolda kalmış olanlar ve garipler. 5- Azat etmek üzere köle satın alanlar. 6- Allah yolunda cihad edenler. 7- İslâma ısındırmak ve yakınlaştırmak için gönlü hoş tutulması gerekenler.
  • BEYT-ÜZ ZİFÂF

    Gelin odası. * Edb: Aynı vezinde iki mısra'dan ibâret söz.
  • BEYÛ

    f. Gelin.
  • BEYÛG

    f. Gelin.
  • BEYÛGANÎ

    f. Düğün.
  • BEYÛN

    Dip tarafı geniş olan kuyu, bostan kuyusu.
  • BEYÛN

    f. Afyon.
  • BEYÛS

    f. Arzu, istek, taleb. * Ümit. * Tamah. * Alçak gönüllülük. Mütevazilik.
  • BEYUZ

    Yumurtlayan tavuk.
  • BEYYA'

    (Bey'. den) Dellal. * Alıp satan kimseler. * Perâkende olarak satış yapan küçük tüccar.
  • BEYYAB

    Saka, sucu.
  • BEYYAHE

    Balık ağı.
  • BEYYİN(E)

    Aşikâr. Açıklanmış. Gün gibi vâzih delil. * Müteaddit noktaları beyan eden ve açıklayan.* Şâhid. İsbat vasıtası. Kavi bürhan.
  • BEYYİNAT

    (Beyyine. C.) Beyyineler. Bürhanlar.
  • BEYYİNE SÛRESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 98. suresi olup "Kayyime, Münfekkin, Beriyye, Lemyekün" Sûresi gibi isimlerle de söylenir.
  • BEYYİNE-İ ÂDİLE

    Huk: Adaletli kimselerin şehadetleri.
  • BEYYİNEN

    Vâzıhan, aşikâr olarak, alenen, açık olarak.
  • BEYZ

    (C.: Büyuz) Yumurta. * Kuşun yumurtlaması. * Hayvanların bilhassa atın ayaklarında çıkan yumurta iriliğindeki şişler.
  • BEYZA

    Yumurta. * Demir başlık. * İnsanın hayası. Husye.
  • BEYZA

    (Müe.) Parlak. Beyaz. Sefid. * Afet, dâhiye, belâ, musibet.
  • BEYZA'

    (C.: Biyâz) Kasaba, köy. * Güzel yüzlü kadın. (Müz: Ebyaz)
  • BEYZADE

    Osmanlı Sultanlarının oğulları. * Bey oğlu. Babası reis veya âmir olan. * Soylu, asil, necib.
  • BEYZAH

    İri yapılı, etine dolgun, şişmanca adam.
  • BEYZAN

    Beyazlar, aklar.
  • BEYZAR(E)

    Geveze, çok konuşan.
  • BEYZARE

    Büyük ve uzun sopa.