f. Susuz, kuru. * Donuk. * Rezil, utanmaz, hayasız.
BÎ-ADD
Sayısız.
BÎ-ADİL
Eşsiz. Eşi olmayan.
BÎ-AMAN
Amansız.
BÎ-AR
Arsız, hayasız, utanmaz.
BİAS
Deprenmek, ıztırab.
BİAT
Bağlılığını, itimadını bildirmek. Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek. El tutarak bağlılığını alenen izhar etmek. Bağlılığını tazelemek. * Rey vermek.
BİAT-I RIDVAN
Kur'an-ı Kerim'in 48. Sûresi olan Fetih Sûresinde zikri geçen, Hz. Peygamber'e (A.S.M.) bağlılıklarını bildiren sahabelerin biatlarıdır. 1400 veya daha fazla olduğu bildirilir. Bu cemaata Ashab-ı Rıdvan da denir. (R.A.)
BÎ-BAHA
Bahasız, Çok değerli.
BÎ-BEHRE
Nasibsiz. Mahrum.
BÎ-BEKA
Bekasız, devamsız.
BİBERON
Fr. Emzik.
BİBİ
Hala, babanın kızkardeşi.
BÎ-BİDAAT
f. Sermayesiz.
BİBLİYOGRAF
yun. Kitaplar üzerinde geniş bilgisi olan kişi.
BİBLİYOGRAFYA
yun. Kitaplar hakkında bilgi. Belirli mevzular üzerindeki neşriyatın tamamı.
BİBLO
Fr. Salonlarda, masaların ve rafların üzerine süs için konan vazo gibi küçük eşya.
BÎ-BÜNYAD
f. Esassız, temelsiz.
BÎ-CA
f. Yersiz.
BİCAD
f. Yakuttan daha az değerli kırmızı bir taş. * Kırmızı dudak.
BİCAD
Hz. Abdullah'ın lâkabı. * Çizgili olarak yol yol dokunmuş aba, kilim, halı.