B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BÎ-KIYAS

    f. Kıyassız, ölçüsüz.
  • BİKLE

    Fıtrat, yaradılış, tabiat. * Kılık, kıyafet. Şekil, biçim.
  • BİKR

    (Bikir) Bozulmamış. Temiz. * Bekâr. El sürülmemiş. * Her şeyin evveli. * Eşi benzeri görülmemiş, misli sebkat etmemiş her amel ve vaziyet.
  • BİKR-İ FİKİR

    f. İlk olarak söylenen fikir.
  • BİKR-İ MAZMUN

    İlk def'a söylenmiş mazmun. (Bak: Mazmun)
  • BÎ-KUSUR

    f. Eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel.
  • Bİ-KÜN TEVBE

    Tevbe et.
  • Bİ-KÜNEM

    Yapayım.
  • BİLÂ

    Olmayarak, sahib olmıyan "...sız,...siz" mânâları yerine kullanılan edattır. Kelimenin başına getirilerek menfi mânâ hasıl olur.
  • BİLÂ-ADDİN

    f. Sayısız. Adetsiz.
  • BİLÂ-BEDEL

    Bedelsiz. Ücretsiz, meccanen.
  • BİLABİL

    Elem, keder, tasa, dert, gam. * Telâş.
  • BİLÂD

    (Belde. C.) Beldeler. Diyarlar. Memleketler. Şehirler.
  • BİLADE

    f. Müzevvir, fâsid, fesatçı, ispiyon eden.
  • BİLÂD-I ÂMİRE

    İmar edilmiş, yapılmış beldeler. * Devlet idaresindeki yerler.
  • BİLÂD-I CESİME

    Büyük ülkeler.
  • BİLÂD-I SELÂSE

    Eskiden İstanbul, Edirne ve Bursa'nın üçüne birden verilen isim.
  • BİLÂ-FAİZ

    Fâizsiz.
  • BİLÂ-FASILA

    Fâsılasız, aralıksız, durmadan.
  • Bİ-L-AHİRE

    Sonra, sonradan, sonunda.
  • BİLÂ-İSTİSNA

    İstisnâsız, ayırt etmeksizin.
  • BİLÂ-KAYD U ŞART

    Kayıtsız şartsız.
  • BİLAKİS

    Aksine. Tersine. Zıddına.
  • BİLAL

    Siyah ve beyaz, yâni kara ile ak olmak. (Bak: Belal)
  • BİLAL-İ HABEŞÎ

    Resûl-i Ekrem'in (A.S.M.) müezzini idi. Sesi çok güzeldi. Ezan okurken çokları ağlardı. Kölelikten Hz. Ebu Bekir-i Sıddîk (R.A.) satın alıp azâd etmişti. Her gazada hazır bulunmuştu. (Hi: 20) de dâr-ı bekaya göçtü. (R.A.)
  • BİLANÇO

    ing. Ticarî bir müessesenin muayyen bir devre sonunda alacak verecek durumunu göstermek üzere meydana getirdiği cetvel. * Mc: Herhangi bir işte belirli bir müddet sonundaki iyi ve kötü neticelerin karşılıklı durumu.
  • BİL'ASALE

    Bizzat. Kendisi. Eli ile. Başkasını vâsıta etmeden. Asâleti ile.
  • BİLÂ-SEBEB

    Sebepsiz.
  • BİLÂ-TEEMMÜL

    Düşünmeden. Düşünmeksizin. Dikkatli olmadan.
  • BİLÂ-TEVAKKUF

    Durmadan, tereddüt etmeden.
  • BİLÂ-UDUL

    Dönmeden, sapmadan. Udul etmeden.
  • BİLÂ-ÜCRET

    Parasız, ücretsiz.
  • BİLÂ-VASITA

    Vasıtasız. Araya biri girmeden, doğrudan doğruya.
  • BİL'AYAN

    Açık olarak. Meydanda olarak.
  • BİLAZ

    Kaçkın kimse. * Yemeği doyana kadar yiyen. * Kısa boylu adam.
  • BİLBEDAHE

    Açıktan. Aşikâr olarak. Meydanda olarak. Besbelli.(...Hem şu âlemin Sâni-i Zülcelal'i bütün güzel masnuatiyle kendini zişuur olanlara tanıttırması ve kıymetli nimetler ile kendini onlara sevdirmesi bizzarure onun mukabilinde, zişuur olanlara marziyatı ve arzu-yu İlâhiyelerini bir elçi vasıtasiyle bildirmesini istemesine mukabil; en âlâ ve ekmel bir surette, Kur'an vasıtasıyla o marziyat ve arzuları beyan eden ve getiren yine bilbedahe O Zât'tır. M.)
  • BİLCÜMLE

    Bütün, hepsi. Umumiyetle.
  • BİLDEM

    Göğüs önü. * Boğaz. * Akılsız kimse.
  • BİLEK

    f. Çatal temrenli bir nevi ok.
  • BİLFARZ

    Olduğunu kabul ederek. Farzolarak.
  • BİLFİİL

    Sırf kendisi. Kendi çalışması ile. Başkası karışmadan.
  • BİL-GUDUVV-İ VE-L-ÂSÂL

    Sabah ve akşam.
  • BİLHADS

    Hads ile. Son derece bir sür'at-i intikal ile. (Bak: Hads)
  • BİLHADSİSSÂDIK

    Doğru bir hads ile. (Bak: Hads)
  • BİL-HASSA

    Hususi olarak, mahsus, özellikle.
  • BİL-HAYR

    Uğurlu olarak, hayırla.
  • BİL-ITLAK

    Mutlak olarak. Hiçbir şeye bağlı olmaksızın. (Bak: Itlak)
  • BİL-İCMA

    İcma ile. (Bak: İcma')
  • BİL-İLTİZAM

    Bile bile. Bir şeyi doğru ve lüzumlu görüp taraftar olmakla.
  • BİL-İMTİSAL

    Uyarak, imtisal ederek.