B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BUHARÎ

    (Hi: 194-256) Buhâralı. 600 bin hadisten seçilen 7275 hadis ile en mu'teber ve en sahih Sahih-i Buharî ismi ile anılan hadis kitabının müellifi. (Bak: Kütüb-ü Sitte)(Buharî ve Müslim ki, Kur'andan sonra en sahih kitab olduklarını, ehl-i tahkik kabul etmiş. M.)
  • BUHAYRA-İ RAHİB

    (Bak: Bahira)
  • BUHAYRE

    Göl. Küçük deniz.
  • BUHBUHA

    Saha. Alan, orta yer.
  • BUHHA

    Boğaz kısılmak.
  • BUHL

    Bahillik, eli dar olma, cimrilik, tamahkârlık, pintilik.
  • BUHLE

    f. Semizotu.
  • BUHNUK

    Kadınların başlarına örtüp iki uçlarını çenesi altına bağladıkları bez. (Türkçe "destâr" derler)
  • BUHRAN

    Sıkıntı. Darlık. Nöbet. Kriz. Hastalığın ağır zamanı. * Bir işin tehlikeli ve karışık hâl alması.
  • BUHT

    f. Veled, oğul, mahdum.
  • BUHT

    Arabî ile Acemîden doğmuş develer.
  • BUHTEC

    Pişmiş.
  • BUHTER

    Her şeyin esası, aslı. * Kısa boylu.
  • BUHTİYYE

    Melez dişi develer.
  • BUHTU(R)

    f. Ra'd, gök gürültüsü.
  • BUHU

    Mütevazi bir şekilde hakkını isteme.
  • BUHUH

    Ses kısıklığı.
  • BUHUL

    Tamahkârlık, cimrilik.
  • BUHUR

    Tütsü. (Bak: Bahur)
  • BUHUR

    (Bahr. C.) Denizler.
  • BUHUR-DÂN

    f. Tütsülük.
  • BUJENE

    f. Tomurcuk. * Henüz açılmamış çiçek.
  • BUK

    Düdük. Boru.
  • BUK'A

    Yer parçası, ülke. * Boş ve ıssız yer. * Sağlam ve büyük bina. * Benek leke.
  • BUKALEMUN

    f. Bulunduğu yerin rengine giren, fare büyüklüğünde, böcek yiyen bir hayvan. * Mc: Sık sık fikir ve kanaat veya meslek değiştiren.
  • BUKET

    Fr. Çiçek demeti.
  • BUKKARÎ

    Musibet, belâ, âfet, felâket.
  • BUKTA

    Perişan, pejmurde, dağınık, dökük saçık. * Cemaat, güruh, topluluk, kalabalık.
  • BU'KUKE

    İzdiham, kalabalık.
  • BUKYA

    Sonsuzluk, bâkilik, ebedilik.
  • BULVAR

    Fr. Geniş ve ağaçlı cadde.
  • BUM

    f. Yer, toprak, zemin, memleket, yurt.* Huy, haslet, tabiat. * Sürülmemiş tarla, arazi.
  • BUM(E)

    f. Zool: Baykuş.
  • BUMBAR

    f. Koyun ve benzeri gibi hayvanların kalın bağırsağı. * İçine kıyma, pirinç vs. doldurulmuş bağırsakla yapılan bir cins yemek.
  • BUMEHEN

    (Bumehin) f. Deprem, zelzele, yer sarsıntısı. * Koyun bağırsağı.
  • BUN

    f. Nihâyet, dip. * Kolay, suhûletli. * Rahim. * Temizlenmiş olan koyun bağırsağı.
  • BUNDUK

    Yuvarlak küçük taşlar. * Yuvarlak küçük kurşun. * Fındık.
  • BUR

    f. Fıstıkî renk. * Sülün. * Doru at.
  • BUR

    Hayırsız kişi. * Ekine elverişli olmayan tarla.
  • BUR'

    (Bak: Ber')
  • BURA

    (Bak: Bevr)
  • BURAHA

    şiddet. Ezâ ve meşakkat.
  • BURAK

    Binek. Cennet'e mahsus bir binek vâsıtası.(Kelimenin kökü; (Berk) dir. Burak'ın Hadis-i Şerife göre ta'rifi: "Merkepten büyük, katırdan küçük hacimde bir dâbbe ki; ayağını gözünün müntehasına basar." Bu ise bir berk ve elektrik sür'atini anlatır. (E.T. sh: 3150)
  • BURC

    Muayyen bir şekil ve sûrete benzeyen sâbit yıldız kümesi. * Tek hisar kule, kale çıkıntısı. * Dünyaya göre güneşin döndüğü yerin onikide bir kadarı.
  • BURCAS

    Hedef. Yüksek bir yerde bulunan nişangâh.
  • BU'RE

    Çukur. * Çölde çukur tarzında yapılan ocak.
  • BURHAN

    (Bak: Bürhan)
  • BURİYA

    f. Hasır.
  • BURJUVA

    Fr. Orta halli olup, ne çok zengin ve ne de çok fakir olan halk. Eskiden Avrupa'da köylü ve asilzade olmayıp şehirde yaşayan halka denirdi. Kendi başına işi ve malı olan, ücretle çalışmayan, ferde bağlı iş hayatını güden sınıftan olan.
  • BURJUVAZİ

    Fr. Burjuvaların meydana getirdiği içtimaî (sosyal) sınıf. Avrupa'da burjuvazi, ticaret ve sanayi ile zenginleşti. Soylular sınıfı ile mücadele ederek Fransız İhtilali ile iktidara geldi. İhtilalde işçilerin, köylülerin, fakir halk tabakalarının desteğini sağladı. Onlara eşitlik, hürriyet, adalet vaad etti. İktidara gelince menfaatlerinin bu çalışan sınıflarınkiyle çatıştığını görerek vaadini yerine getirmedi. Buna karşılık olarak işçiler arasında sosyalizm fikriyle teşkilâtlanma başladı. Bu yeni hareket de yalan sözlerle köylülerin desteğini de sağlıyarak Rusya'da 1917'de kanlı bir ihtilalle iktidarı ele geçirdi. Burjuvaziyi ortadan kaldırdı, o da vaatlerini yerine getirmedi. Burjuvazi, mülkiyeti, kişinin hakkı saydı ve kişi tahakkümünü getirdi. Sosyalizm, mülkiyeti cemiyetin ortak hakkı saydı ve cemiyet adına bir azınlığın elinde bulunan devlet tahakkümünü getirdi. Siyasi, hukuki bütün kuvvetleri elinde bulunduğu için devlet tahakkümü çok daha şiddetli, insafsız, zalim ve kanlı olmuştur. İslâm dini mülk sahibi olarak Allah'ı kabul ettiği için kişi tahakkümünü de, devlet tahakkümünü de reddeder. Bu sebeple insanlık için tek kurtuluş yolu İslâm'dır.