C Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • CÜRYAZ

    (C: Cerâyız) Karnı büyük olan.
  • CÜRZ

    (C: Cirzan) Köstebek.
  • CÜRZUM

    (C: Cürâzim) Çok yiyen kişi.
  • CÜSACİS

    Büyük deve. * Kılların veya otların sık ve çok olup birbirine karışması.
  • CÜSAD

    Karın ağrısı.
  • CÜSAL

    Tarla kuşu.
  • CÜSALE

    Sonbaharda dökülen yapraklar.
  • CÜSAM

    Uykuda gelen ağırlık, kâbus.
  • CÜSAM

    Büyük, geniş. Eni fazla olan.
  • CÜSES

    (Cüsse. C.) Cüsseler, gövdeler, bedenler, cisimler, kalıplar, cesetler.
  • CÜSEYM

    Cisimcik. Küçük cisim.
  • CÜSEYMAT

    (Cüseym. C.) Küçük cisimler, cisimcikler.
  • CÜSMAN

    Organlarla birlikte vücudun tamamı. * Her nesnenin cismi ve cesedi.
  • CÜSSE

    Gövde, kalıp, beden.
  • CÜSSE-DÂR

    f. İri yapılı, cüsseli kimse, irikıyım kişi.
  • CÜST

    f. Araştırma, arama.
  • CÜST Ü CU

    Arayıp sorma, araştırma, arama.
  • CÜSU

    Diz üstünde çökmek.
  • CÜSU'

    Tamahkârlık, pintilik, harislik, cimrilik.
  • CÜSUM

    Kuşun, uyuması vaktinde göğsünü yere koyup çömelmesi. Çömelip oturmak. * Uykuda gelen ağırlık. Kâbus. * Oturmak.
  • CÜSUM

    (Cisim. C.) Cisimler. Ecsam.
  • CÜSUR

    (Cisr. C.) Köprüler.
  • CÜSÜVV

    Kurumak, yebs. * Donmak, cümud.
  • CÜSVE

    Bir yere biriktirilmiş taş.
  • CÜSY

    Diz üstüne çökmek.
  • CÜŞA'

    Çok yemekten dolayı genirmek.
  • CÜŞEM

    Deve göğsü.
  • CÜŞRE

    Öksürük. * Göğüs sertliği.
  • CÜŞU'

    Durmak, kıyam. * Huruç etmek, çıkmak. * Hafif yay.
  • CÜŞUR

    Sabah yerinin ağarması.
  • CÜ'ŞUŞ

    Göğüs. Sadır.
  • CÜŞÜM

    Kısa boylu, tıknaz kimse.
  • CÜVAD

    Susamak.
  • CÜVAL

    f. Çuval.
  • CÜVALİK

    (C.: Cevâlik) Çuval.
  • CÜVAN

    (Bak: Civân)
  • CÜVAR

    (Civâr) Yakınlık. Komşuluk. * Himâyet, korumak. * Riâyet. * Süt emen deve yavrusu. * Karga sesi. * Öküz avazı.
  • CÜVEYRE

    Küçük câriye, câriyecik.
  • CÜVVET

    Kırba yaması. * Bir parça yer. * Siyaha yakın boz renk. * Demir pası.
  • CÜYUD

    (Cid. C.) Gerdanlar, boyunlar.
  • CÜYUŞ

    (Ceyş. C.) Ceyşler, askerler, neferler, erler. Ordular.
  • CÜZ

    Kısım, parça. Bir şeyin bir parçası. * Kitab forması. * Küllün mukabili. * Kur'ân-ı Kerim'in otuzda bir parçası. * Kanaat. İktifâ eylemek. * Düğümü sağlam yapmak. Bir şeyi pekiştirip muhkem kılmak. * Kız evlâdı.
  • CÜZAE

    Bıçak sapı.
  • CÜZAF

    Götürü pazar.
  • CÜZAM

    (Cüzzam) Hansel basilinin (mikrobunun) sebep olduğu bulaşıcı bir deri hastalığı.
  • CÜZAME

    Hasaddan sonra ekinden bâki kalan ekin.
  • CÜZARE

    Devenin etrafı (ayakları ve başı gibi.)
  • CÜZAZ

    Kesilmiş ve parçalanmış olan şey.
  • CÜZAZE

    Bez kırpıntısı.
  • CÜZAZE

    (C.: Cüzâzât) Pâre pâre etmek, ayırmak, kesmek. Ağaçtan yemiş düşürmek.