E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • EBKEMÎ

    f. Dilsizlik, dili olmamak.
  • EBKEMİYET

    Dilsizlik. Konuşamamazlık.
  • EBLAD

    Eser.
  • EBLAĞ

    En beliğ. Daha beliğ. Daha fasih. Çok beliğ.
  • EBLAK

    Rengârenk. * Alaca bulaca. * Alacalı at.
  • EBLAK-SÜVAR

    f. Alaca ata binmiş kişi. * Mc: Savaşçı, cenkçi yiğit.
  • EBLEC

    Açık kaşlı. * Mc: Nurlu, parlak, vuzuhlu.
  • EBLED

    Ebleh, ahmak, bön. Söylenilen şeylere aklı hemen taalluk etmeyen kimse. * Açık kaşlı. * Şişman gövdeli kişi.
  • EBLEH

    Ahmak. Bön. Budala.
  • EBLEHÂNE

    f. Ahmakçasına. Eblehçesine.
  • EBLEHÎ

    f. Ahmaklık, saflık, bönlük.
  • EBLEHİYYET

    Ahmaklık, eblehlik, bönlük, salaklık, saflık, kalın kafalılık.
  • EBLEK

    f. Alacalı renk.
  • EBLEM

    Kalın dudaklı adam.
  • EBLİM

    Bal, asel.
  • EBLUÇ

    f. Ezilmiş tozşekeri. Nebat şekeri.
  • EBLUK

    f. Münafık, iki yüzlü adam. * Şarlatan.
  • EBNÂ

    (İbn. C.) Oğullar. Çocuklar. Veledler. Ferzendeler.
  • EBNÂ-İ ÂDEM

    Adem oğulları. İnsanlar.
  • EBNÂ-İ BEŞER

    İnsan oğulları.
  • EBNÂ-İ CİNS

    Kendi sülâlesinden gelenler. Aynı cinsten olanlar.
  • EBNÂ-ÜD DEHALİZ

    Anası babası belli olmayıp etrafa atılmış, sokağa bırakılmış çocuklar.
  • EBNÂ-YI MAZİ

    Mâzinin insanları.
  • EBNÂ-YI SEBİL

    Yolcular, seyahat edenler, seyyahlar.
  • EBNÂ-YI VATAN

    Vatan evlâtları.
  • EBNİYE

    (Bina. C.) Binalar. Yapılar.
  • EBNİYE-İ ATİKA

    Eski binâlar.
  • EBNİYE-İ MÜRTEFİA

    Yüksek binalar.
  • EBR

    f. Bulut.
  • EBR

    Ürkmek. Kaçmak.
  • EBRAC

    Burçlar, kaleler.
  • EBRAH

    Zor olmak, güç olmak.
  • EBRAK

    Fazlaca parıltılı. * Taşlı, kumlu, balçıklı yer. * Alaca renkli at. * İki renkli lekeli bir şey.
  • EBRÂR

    (Berr. C.) Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler. Sâdıklar. İyiler.
  • EBRÂR-I ÜMMET

    Ümmetin iyileri. Hayırlıları.
  • EBRAS

    İnsanın rengini degiştiren alaca ve miskin eden çok fena bir maddi hastalık ismi.
  • EBREC

    Gözünün akı çok olan güzel gözlü kimse.
  • EBRED

    (Berd. den) Çok soğuk.
  • EBREHE

    Peygamberimizin (A.S.M.) doğumundan elli gün kadar evvel Kâbenin tahribine gelen Habeş Ordu Kumandanının ismi. (Bak: Ebabil)(Fillerle varıp Kâbeye, hem Ebrehe zâlim.İsterdi ki, yapsın nice bin türlü mezâlim...İsterdi ki; o beyt yıkılıp şöhreti sönsün.Halk Kâbeyi terkederek, kiliseye dönsün.İsterdi ki; çeksin doğacak nura bir sed.Hem doğmadan ölsün diye "Mahbub-u Müebbed."Günlerce gidip Kâbeye hem yaklaşan orduBirdenbire bir tehlike sezmiş gibi durdu...Sür'atle gelip bir sürü kuş, semt-i bahirden. Taş harbine başlar, pek acib hepsi birden.İndikçe havadan o muamma gibi taşlar Cansız yıkılıp yerlere yatmış nice başlar.Şahıyla beraber kocaman orduyu Mevlâ Olsun diye mahbuba nişan eyledi mevta. E.L.)
  • EBREK

    En bereketli.
  • EBRENCEN

    f. Bilezik. Kadınların kollarına taktıkları altından mâmul zinet eşyası.
  • EBRESİM

    İbrişim.
  • EBRESİMÎ

    İbrişimci.
  • EBREŞ

    Alaca benekli at. * Kırmızı ve beyazdan meydana gelen alaca renk.
  • EBR-İ BAHAR

    Bahar bulutu.
  • EBR-İ BÂRÂN

    Yağmur bulutu.
  • EBR-İ İHSAN

    İhsan, lütuf bulutu.
  • EBRİC

    Yayık adı verilen ve yoğurttan yağ çıkarılan nesne.
  • EBRKÂR

    f. Şaşkın, sersem, ne yapacağını bilmeyen adam. (Ebr'in "bulutun" yerinde durmayıp gezici olmasından kinâye olarak, bu mânayı aldığı sanılmaktadır.)
  • EBRU

    f. Kaş. * Bir nevi dalgalı kumaş ve kâgıt ismi.