İcraî karar alma salâhiyetini hâiz bir amme hükmî şahıs (Vilâyet, Belediye v.s.) tarafından bir malın, halkın faydası için karşılığı verilip alınarak umumun istifadesine arzedilmesi. * Mülk satın almak. * Mülk sahibi olmak.
İSTİMLAL
(Melâl. den) Can sıkılıp usanma, melâl getirme.
İSTİMNAN
İhsan isteme.
İSTİMRAR
Devam. Sürüp gitmek. * Kavi ve dâim olmak.
İSTİMRARÎ
İstimrara ait ve müteallik. Devamlılık, sürüp gidiş.
Niyabet istemek. * Huk: Başka bir tarafta görülen bir muhakeme için, şahid veya maznunun yazılı ifadesinin alınması. Muhakemenin icab ettirdiği muameleleri yapması için bir mahkeme tarafından başka bir mahkemeye veya kendi âzâsından birisine salâhiyet verilmesi.
İSTİNAD
Dayanma. Güvenme. * Sened veya delil söylemek, göstermek.
İSTİ'NAD
İnatlaşma, inat yapma. Muannidlik.
İSTİNADEN
İstinad ederek. Dayanarak, güvenerek.
İSTİNADGÂH
f. Dayanacak yer. Güvenecek yer veya kimse.
İSTİNADGERDE
İstinad edilmiş. Kendine güvenilmiş veya dayanılmış.
İSTİNADÎ
İstinad etmekle alâkalı.
İSTİNAF
Baştan başlamak. Yeniden başlamak. * Gr: Sözün başlangıcı. * Huk: Dâvâ Mahkemesinin verdiği hükmü beğenmeyip bozulmasını daha üst mahkemeden istemek. Dâvâ mahkemeleri ile Temyiz Mahkemesi arasındaki bir derece yüksek mahkemeye verilen isim.
Haber sormak. Haber istemek. * Vâkıf olmak. Bilmek.
İSTİNBAT
Bir söz veya bir işten gizli bir mânâyı meydana koymak. * Müçtehid veya büyük bir âlimin gizli bir mânâyı içtihadı ile meydana çıkarması. * Bir mes'eleyi derin tetkik ile meydana çıkarması. * Bir mes'eleyi derin tetkik neticesinde kaynaklarından güçlükle anlamak.
İSTİNCA
Birisinden maksadını istihsal etmek. * İlm-i Hâlde: Pislikten temizlenmek. Abdest bozduktan sonra veya abdest almadan evvel; kan, sidik, meni' gibi şeylerin çıktıkları yeri temizlemek.
İSTİNCAD
Yardım isteme.
İSTİNCAH
İşinin olmasını isteme.
İSTİNCAS
Bulaşma veya bulaştırma.
İSTİNFAD
Bir şeyden bıkkınlık gelme, usanma. * Bir şeyi tüketme, harcama.
İSTİNFAK
Malı harcıyarak tüketme. * Nafaka peydâ etme.
İSTİNFAR
Ürküp dağılma.
İSTİNFAZ
Bir yerin bütün her tarafını iyice öğrenebilmek için dikkatle bakma, inceleme.
İSTİNGA
İtl. Yelkenlerin yukarı kaldırılıp toplanması ve bu işin yerine getirilmesi için verilen kumanda.
İSTİNHAC
Bir kimsenin dediğine uyma. Söylediğini yapma. Yoluna gitme.
İSTİNHAS
Haberi iyice inceleme.
İSTİNHAZ
Bir kimseye bir iş için kımıldamamasını emretme.
İSTİNKA
Pâk olmasını istemek. İstincadan sonra hiç bir pislik eseri bırakmamak.
İSTİNKÂF
Kabul etmemek. Çekimser kalmak.(İşte ey insan! Eğer yalnız O'na abd olsan, bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın. Eğer ubudiyetten istinkâf etsen, âciz mahlukata zelil bir abd olursun! S.)
İSTİNKÂH
(Nikâh. dan) Bir kadını nikâhla alma, nikâhlamak isteme.
İSTİNKÂH
Araştırma. Ağız koklama.
İSTİNKÂR
Bilmemezlikten gelmek. * İnkâr etmek. * Bilmediği bir şeyi sormak.
İSTİNKAS
Bir şeyin fiatını düşürmeye çalışma, ucuzlatmağa uğraşma.
İSTİNKAŞ
Nakşetme, nakşedilmesini isteme.
İSTİNSA'
Veresiye isteme. * Borcunu ödeyebilmek için mühlet isteme.