Bir kimseden itimad edilir bir vesika veya senet alma.
İSTİSAL
(Asl. dan) Kökten koparıp çıkarmak. * Tıb: Bedenden kesilmesi veya koparılması istenen bir parçayı, uru kökünden koparmak.
İSTİS'AL
(Suâl. den) Soruşturma, tahkik etme, araştırma.
İSTİ'SAM
İsmetli olmayı istemek. Temizlik istemek. Günah ve ayıplardan temiz olmak.
İSTİSAR
Kolaylaşmak, kolay olmak.
İSTİSAR
Bir şeyden fazla miktarda alma, çoğaltmağa çalışma.
İSTİ'SAR
Esir olma veya esir etme.
İSTİ'SAR
Seçme, ayırma, intihab etme. * Seçip benimseme.
İSTİ'SAR
Bir işin güç olmasını arzulama.
İSTİSARE
Toz savurma, tozutmak, toz kaldırma. * Fesatçılık ve fitnecilik yapmak.
İSTİSBAT
(Sebt. den) Acele etmeyip tedbirli ve hesaplı davranma.
İSTİSDAD
(Sedad. dan) Doğruluk, dürüstlük.
İSTİSFA
Madeni eritip tasfiye etmek, hâlisini almak.
İSTİSGAR
Küçümsemek. Küçük görmek. Kerih görmek.
İSTİSHAB
(Sohbet. den) Yanına alma. Birlikte götürme, beraber götürme.
İSTİSHAB
Fık: Mazide sabit olup bilâhare zâil olduğu bilinmeyen bir şeyin hâlâ devam ettiği sayılmasıdır. (Birisinin ölümüne dair kat'i haber olmasa sağ sayılması gibi.)
İSTİSHABEN
Beraber götürerek, yanına alarak.
İSTİSHAL
Kolay saymak. Bir şeyi kolay addetmek.
İSTİSHAR
Alay etme, zevklenme, eğlenme.
İSTİSKA'
(Saky. den) Su isteme. Susama. * Yağmur duasına çıkma. * Vücudun bazı yerlerinde su toplanması hastalığı.
İSTİSKAL
Ağır bulup hoşlanmadığını anlatmak. Soğuk muamele ederek sevmediğini bildirmek.
İSTİSLAF
(Selef. den) Birinin yerine geçme. Selef olma.
İSTİSLAL
Çekip çıkarma, sıyırma.
İSTİSLAM
Uyma, tabi olma. * Müslümanlığı kabul etme. İslâm olma. * Yolun ortasından gitme.