(C.: Kürnüf) Dibinden kesilmiş olan hurma ağacının budakları.
KERNEBE
Zengin kadın.KERR : Çekilerek yeniden hücum etmek. * Birşeyden vazgeçtikten sonra tekrar ona, o işe yönelmek. * Devlet. * Gemi halatı. * Hurma ağacına çıkmakta kullanılan urgan.
KERR U FERR
Muharebede geri çekilerek tekrar hücum etmek.
KERRAM
Bağcı.
KERRAR
Harpte, çekilip tekrar saldırmak. Döne döne saldırmak.
KERRAT
Kerreler. Defalar. Çarpım cetveli.
KERRAZ
Çobanın torbasını veya dağarcığını taşıyan kuvvetli boynuzsuz koç.
KERRE
Bir defa. Bir adet. Bir.
KERREMALLAHU-VECHEHU
Allah vechini mükerrem kılsın, meâlinde dua olup Hz. Ali (R.A.) hiç putlara secde ve ibadet etmediği ve çocukluktan beri Allah'a secde ettiğinden, onun ismi anıldığında hürmeten söylenir. (Bak: Aliyy-ül Murtaza)
KERRETAN
Sabah ve akşam.
KERRUBÎ
Meleklerin büyüğü.
KERRUBİYYUN
(Mukarrebûn) Sadece ibadetle meşgul olan melekler. Allah'a en yakın olan melekler. Büyük melekler. Kerubiyyun yalnız hamele-i arştır diyenler olduğu gibi, Kerrubiyyun diyenler de olmuştur. Aslı Kerubiyun'dur.
KERRUS
Büyük başlı.
KERS
Kadının hayız görmesi. * Cebretmek, zorlamak.
KERŞ
Karın. * İşkembe. * Topluluk, cemaat. * Kişinin çoluk çocuğu veya küçük evlâdı.
KERŞA
Karnı büyük kadın. * Parmakları kısa düz taban.
KERŞEB
Yaşlı, ihtiyar. * Hali kötü olan kimse. * Kalın ve uzun nesne. * Arslan. * Çok yiyen, obur.
KERUB
Allah'a en yakın olan melekler.
KERUBİYYUN
(Bak: Kerrubiyyun)
KERV
Top oynamak. * Kapı içini taş ile örmek.
KERVAN
(C: Kirvân-Kerâvin) Balıkçıl kuşu.
KERVAN
f. Birbirini takib ederek giden insan veya hayvan sürüsü. Kafile ve hey'etle giden yolcular takımı.
KERVANSARAY
Büyük yollarda kervanların konaklamalarına mahsus büyük hanlar. (Selçuklular ve Osmanlılar devrinde hayır eseri olarak yaptırılmışlardı.)
KERY
Kazmak.
KERYAN
Uyuyan kişi, nâim.
KERYE
Tam olmak, tamam olmak.
KES
f. İnsan. Kişi.
KE'S
Çanak. * Kadeh. Dolu kadeh.
KES'
El veya ayak ile bir nesnenin arkasına vurmak. * İttibâ etmek, tâbi olmak. * Yemen'de bir kabile adı.