M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MUDHAK

    Kendisine gülünen. Soytarı. Gülünç hâle düşen.
  • MUDHİK

    Güldürücü, güldüren, maskaralık ederek halkı güldüren.
  • MUDHİKÂT

    (Mudhike. C.) (Dıhk. den) Gülünecek şeyler. Mudhikeler.
  • MUDHİKE

    Gülünç şey, gülünecek hâl. Komedya.
  • MUDİ'

    Fık: Malının muhâfazasını başkasına emânet ve havâle eden.
  • MUDÎ

    Işık verici, parlak ve ruşen olan.
  • MU'DÎ

    Sirâyet edici, bulaşıcı, sâri.
  • MUDÎK

    (Bak: Muzîk)
  • MU'DİL(E)

    (C.: Mu'dilât) Zor, güç ve çetin.
  • MU'DİLAT

    (Mu'dal. C.) Büyük, ağır, çetin ve zor işler.
  • MUDİLL

    İdlâl edici, yoldan çıkaran, eğri yola teşvik edici.
  • MUDİLLE

    (Dalâlet. den) Baştan çıkaran, azdıran, doğru yoldan saptıran.
  • MU'DİM

    Öldüren, idam eden.
  • MUDİYYEN

    Giderek, geçerek.
  • MUFAD

    (Bak: Müfad)
  • MUFADALA

    (Bak: Mufâzala)
  • MUFADDEL

    Faziletlendirilmiş, diğerlerinden ayrıca fazilet itibarıyla temayüz etmiş, yükselmiş.
  • MUFADDIL

    Faziletlendiren, iyilik eden ve nimet veren.
  • MUFADDILÎN

    Faziletliler. Yüksek ve büyük zatlar.
  • MUFAHHAM

    (Fahm. dan) Kömürleşmiş, kömür halini almış.
  • MUFAHHAM

    Büyüklük kazanmış, kerem sahibi, itibarlı, azim, büyük.
  • MUFARAKAT

    Ayrılık, ayrılmak.
  • MUFARRİT

    (Fart. dan) Kusur yapan, eksik işleyen. Aşırı giden.
  • MUFASALA

    Ayrılma.
  • MUFASSAL

    Tafsilli, tafsilâtlı, izahlı. Geniş mâlumatlı, kısımlara ayrılıp anlatılmış.
  • MUFASSALAN

    Geniş, izahlı olarak. Tafsilâtlıca. Kısımlara ayrılıp anlatılmış olan.
  • MUFASSIL

    Kısımlara ayrılan, fasıl fasıl ayıran, adalet eden.
  • MUFAVVAZ

    Yapılması ısmarlanmış.
  • MUFAVVİZ

    Bir kimseye bir vazifeyi veren. Yapmasını ısmarlıyan.
  • MUFAZ

    Çok, bol. Bereketli, feyizli.
  • MUFAZALA

    Fazilet ve meziyetle birbiri ile yarışma.
  • MUFAZZAL

    (Fazl. dan) Başkalarına üstün tutulmuş. Tafdil edilmiş.
  • MUFAZZAZ

    Gümüş kaplamalı, gümüşlü.
  • MUFAZZİH

    Rezil eden.
  • MUFÎ

    İfa eden, ödeyen, yerine getiren.
  • MUFSİH

    Fesâhetle ve düzgün olarak konuşan.
  • MUFTIR

    (Fıtr. dan) Oruç açan, iftar eden.
  • MUG

    (C.: Mugan) Mecusi. Ateşperest. Ateşe tapan. Zerdüşt dininde olan.
  • MUGABBER

    Tozlu nesne.
  • MUGABENE

    (Gabn. dan) İki taraf birbirini aldatma.
  • MUGABESE

    Karıştırmak.
  • MUGADDÎ

    (Mugazzi) Gıdalı, besleyici, gıdası çok, faydalı.
  • MUGADERE

    (Mugaderet) Bırakmak, salıvermek.
  • MUGAFAZA

    Ansızdan tutmak.
  • MUGALAKA

    Diğerleri karışmayarak iki kişinin atlarıyla yarışması.
  • MUGALATA

    (Galat. dan) Karşısındakini yanıltmak için söz söylemek. Doğruya benzer yanlış sözler. Safsata. Hatalı ve yanlış söz. Demagoji. * Man: Vehimlerden terekküb eden kıyastır.
  • MUGALATAT

    (Mugalata. C.) Safsatalar. Demagojiler. Mugalâtalar.
  • MUGALAZA

    Düşmanlık, husumet, adâvet.
  • MUGALEBE

    Üstün olmağa, galib gelmeyeğe çalışmak. Birisine galib gelmek.
  • MUGALGAL

    Haber.