Delil. Zuhur. * Gündüz veya gecenin evvelki saati. * Uykudan sonra kalkmak hali ve uyanık olduğumuz hal.
NA-ŞİKİB
f. Sabırsız.
NA-ŞİKİBÂNE
f. Sabırsızlıkla.
NA-ŞİKİBÂNÎ
f. Sabırsızlık.
NA-ŞİKİBÎ
f. Sabırsızlık.
NAŞİLE
Eti az olan.
NA-ŞİNAS
f. Bilmez, câhil. * Tanımaz olan, tanımayan.
NA-ŞİNİDE
f. Duyulmamış, işitilmemiş.
NAŞİR
Neşreden, yayan. * Bir müellifin eserini bastırıp çıkartan. Editör.
NAŞİRE
(C.: Nevâşir) Kolu açan adale. * Kuruyup yağmurdan yeşeren ot.
NA-ŞİTA
f. Sabahtan beri hiç bir şey yememiş olma.
NAŞİTAT
Meleklerden bir tâife.
NAŞİZ
Karısına karşı çok zâlim olan koca. * (Kalb) heyecanla coşma. * Kalkmış, kabarmış, atan (damar).
NAŞİZE
Kocasının hanesinden, izni olmaksızın çıkıp kendisini kocasından haksız yere men'eden kadın. Bu çıkış hakikaten olabileceği gibi, hükmen de olabilir. * Kabarmış, şişmiş.
NA-ŞÜKÜFTE
f. Açılmamış, taze.
NA-ŞÜSTE
f. Yıkanmamış.
NA'T
Medih ve senâ ederek, vasıflarını göstererek bir şeyi anlatmak. * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmı medhederek yazılan kaside.