İlaçlarla kaynatıp mâlül kişinin az az başına dökülen su.
NATURA
Lât. Her canlının yapılış hususiyeti, bünye, yaratılış hali.
NA-TUVAN
(Nâtüvân) f. İktidarsız, zayıf, halsiz, kudretsiz, çâresiz.
NA-TUVANÎ
f. Güçsüzlük, zayıflık, kuvvetsizlik.
NATÜRALİZM
(Osm: Tabiiye) Fls: Kâinatta hâdiselerin ve varlıkların meydana gelişinde tabiat kuvvetleri dışında hiçbir sebep ve müessir kuvvet ve yaratıcı kabul etmeyen inkârcı, maddeci görüş.
f. Bir şeyi beğenmeyiş, şımarıklık. * Beğendirmek maksadiyle kendini ağır satmak. * Celb-i muhabbet için edilen nezâket, letâfet ve zarafet. * Yalvarma, rica.(İşte ubudiyetin esası olan, acz ve fakr ve kusur ve naksını bilmek ve niyaz ile dergâh-ı Uluhiyete karşı secde etmeğe bedel, naz ve fahr suretinde gidenler; zerrecik kalbini arşa müsavi tutar, katre gibi makamını deniz gibi evliyanın makamatı ile iltibas eder; kendini o büyük makamata yakıştırmak ve o makamda kendini muhafaza etmek için tasannuata, tekellüfata, mânâsız hodfüruşluğa ve birçok müşkülâta düşer. L.)
NA'Z
Münteşir olmak, yayılmak. * Kıvama gelmek.
NAZAD
(C.: Enzâd) şeref. * Üzerine herhangi bir şey konulan yüksekçe yer.