N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NÂZİK-EDÂ

    f. Nâzik tavırlı, kibar.
  • NÂZİK-ENDÂM

    f. Lâtif ve güzel vücutlu. Nâzik endamlı.
  • NÂZİK-GÜZİN

    f. Çok nâzik. Seçkin, nâzik.
  • NÂZİK-HULK

    Yaradılışı ve tabiatı nâzik olan.
  • NÂZİKÎ

    f. Nâziklik. Nezaket.
  • NÂZİK-TEN

    f. Nâzik vücudlu.
  • NÂZİK-TER

    f. Çok nâzik.
  • NÂZİK-TERİN

    f. En nâzik, daha nâzik.
  • NÂZİL

    (Nüzul. dan) Nüzul eden, inen, yukardan aşağıya inen, bir yere konan. Bir yerde konaklayan.
  • NÂZİLE

    Belâ, sıkıntı. * İnme, nüzul. * Nezle hastalığı.
  • NAZİM

    Sıra sıra, dizi dizi olan şey.
  • NAZİR

    Tâze. * Altın.
  • NAZİR(E)

    Bir şeye benzemek üzere yapılan şey. Denk, eş, örnek. Benzeyen. * Edb: Bir şairin manzumesine, başka bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede olmak üzere yapılan benzer.
  • NAZİRE

    Mühlet vermek, tehir etmek.
  • NAZİREGÛ

    f. Nazire söyliyen.
  • NAZİYE

    Kenarı az olan çanak.
  • NAZİZ

    (C: Nizâz-Nezâyız) Az miktar su. * Az yağmur. * Az az akmak.
  • NAZL

    Ok atmak.
  • NAZM

    Sıra, tertib. * Kafiyeli, vezinli, söz, şiir. * Dizili olan şey. * Kur'an âyetleri.
  • NAZMEN

    Nazım olarak, manzume halinde. Sıralı ve tertibli olarak.
  • NAZM-I CELİL

    Pek büyük kıymetli nazm edilmiş güzel söz. * Kur'an-ı Kerim'in bir vasfı. * Celil olan Cenab-ı Hakk'ın nazmı.
  • NAZM-I LAFZ

    Kelâmın, lâfız esas alınarak düzenlenmesi.
  • NAZMİYYAT

    (Nazm. C.) Manzum yazılar.
  • NAZNAZA

    Yılanın dilini çıkarıp hareket ettirmesi.
  • NAZ-PERDAR

    f. Birinin nazını çeken.
  • NAZ-PERDARÎ

    f. Naz çekme.
  • NAZPERVER

    f. Naz eden, naz yapan.
  • NAZ-PERVERD

    (Nâzperverde) f. Naz içinde büyümüş, nazlı.
  • NAZR

    (Nazir) : (C.: Enzur) Altın.
  • NAZRA

    (Bir tek) bakış.
  • NAZRAGÂH

    f. Gözle bakılan yer, bakış yeri. Göz önü.
  • NAZRAKÜNÂN

    f. Seyrederek, bakarak.
  • NAZRE

    Cin gözü. * Nazarı değen adam.
  • NAZRET

    Tazelik, tarâvet.
  • NAZUME

    Bir cins renkli kumaş.
  • NAZUR

    (C.: Nevâzır) Gece bekçisi.
  • NAZÜKÎ

    f. Nâziklik, incelik.
  • NAZZ

    (Nâzz) : Dirhemler ve dinarlar.
  • NAZZAM

    En çok nazmedici, en güzel nazmedici, en güzel tanzim eden.
  • NAZZARE

    Bir şeye bakan kavim.
  • NE

    f. "Değil, yok," mânasına nefy edâtıdır.
  • NEAB

    Karga yavrusu. * Horoz veya karga gibi ötme.
  • NEAİM

    (Neâme. C.) Deve kuşları.
  • NE'AL

    Nalbant.
  • NEAM

    Evet, olur mânâsında cevap edâtıdır. * Pek iyi, âferin mânâlarında tasdik ve tahsin kelimesidir. * At, deve, sığır, koyun gibi dört ayaklı hayvana da denir.
  • NEAMA'

    Nimetler. İhsan, atiyye. * Rahatlık. Refah-ı hâle sebep olan şey.
  • NEAMAT

    (Neâme. C.) Deve kuşları.
  • NEAME

    (C: Neâm-Neamât) Deve kuşu. * Cemaat. * Gölgelik, gölgelenecek yer.
  • NEAM-LA

    Evet, hayır. " Doğru fakat, mes'elenin içinde senin hatırına gelmeyen şu da var." mânâsınadır.
  • NE'AR

    Baş kaldıran, âsi, kafa tutan, serkeş.