N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NİKAŞE

    Nakış yapma san'atı. Nakışçılık.
  • NİKAT

    (Nokta. C.) Noktalar.
  • NİKÂT

    (Nükte. C.) Nükteler. İnce mânâlar. * İnce mânâlı, şakalı ve zarif sözler.
  • NİKÂYET

    Düşmanı kılıçtan geçirme.
  • NİKBAHT

    (Nîk-baht) f. Bahtlı, tâlihli, şanslı.
  • NİKBAZ

    (Nîk-bâz) f. Davranışları ve işleri iyi olan.
  • NİKBİN

    (Nîk-bin) f. İyi gören, iyimser, her şeyi iyi tarafından gören.
  • NİKDA

    Yaş kanbel otu.
  • NİKENDİŞ

    (Nîk-endiş) f. Her vakit iyilik düşünen. Herkesin iyiliğini istiyen.
  • NİKFERCAM

    (Nîk-fercâm) f. Sonu, âkıbeti hayırlı ve iyi olan.
  • NİKHASLET

    (Nîk-haslet) f. Ahlâkı ve huyu iyi olan.
  • NİKHU

    f. Güzel huylu, iyi huylu.
  • NİKÎ

    f. İyilik, iyi olma.
  • NİKKİRDAR

    (Nîk-kirdâr) f. Hareket ve davranışları iyi ve beğenilir olan.
  • NİKL

    (C.: Enkâl) Köstek. * Kayd. * Dizgin demiri.
  • NİKMANZAR

    (Nîk-manzar) f. Görünüşü ve manzarası güzel olan.
  • NİKMET

    Şiddetli ceza. Hoş olmayan muamelelerle olan mücâzat.
  • NİKNAM

    f. İyi nam kazanmış, iyi ünlü.
  • NİKNİHAD

    (Nîk-nihâd) İyi huylu.
  • NİKS

    Elbisenin ve örülmüş şeylerin eskilerini bozup gidermek, tekrar yine iplik yapmaya kabil olanı ip eğirip yenilemek.
  • NİKS

    Ters doğan çocuk. * Zayıf ve cılız adam.
  • NİKTER

    (Nik-ter) f. Çok beğenilmiş, çok iyi.
  • NİK-TERİN

    f. Çok iyi, hepsinden iyi olan.
  • NİKU

    Güzel, iyi, hoş.
  • NİKUBAHT

    f. Bahtı açık.
  • NİKUKÂR

    f. İşleri doğru ve iyi olan, iyi işli.
  • NİKUYÎ

    f. Güzellik, iyilik.
  • NİKZ

    (C.: Enkaz) Bina yıkıntısı.
  • NİL

    Mısır'ın bir nevi hayat menbaı olan en büyük nehrinin ismi.(Nil-i mübarek, Cebel-i Kamer'den çıktığı gibi, Dicle'nin en mühim bir şubesi, Van vilâyetinden Müküs nahiyesinden, bir kayanın mağarasından çıkıyor. Fırat'ın da mühim bir şubesi, Diyadin taraflarında bir dağın eteğinden çıkıyor. Dağların aslı, hilkaten bir madde-i mâyiadan incimad etmiş taşlar olduğu fennen sabittir. Tesbihat-ı Nebeviyyeden olan: $ kat'i delâlet ediyor ki: Asl-ı hilkat-i arz şöyledir ki: Su gibi bir madde, emr-i İlâhî ile incimad eder, taş olur. Taş, izn-i İlâhî ile toprak olur. Tesbihteki arz lâfzı, toprak demektir. Demek o su, çok yumuşaktır; üstünde durulmaz. Taş çok serttir, ondan istifade edilmez. Onun için Hakîm-i Rahîm, toprağı taş üstünde serer, zevilhayata makarr eder. S.)
  • NİL

    Vesime adı verilen boya otu. * Çivit boyası.
  • NİLE

    f. Çivit.
  • NİLÎ

    Mavi, çivit rengi.
  • NİLÎ PERDE

    Gökyüzü, sema.
  • NİLU-BERG

    f. Nilüfer.
  • NİLÜFER

    f. Beyaz, mavi ve sarı çiçekler açan bir cins su bitkisi. * Bursa yakınlarında akan bir akarsu.
  • NİM

    Eski kürk. * Bir ot cinsi.
  • NİM

    f. Yarım, nısf, buçuk, yarı.
  • NİMAL

    (Neml. C.) Karıncalar.
  • NİMAR

    (Nimr. C.) Kaplanlar.
  • NİMAT

    (Nemat. C.) Örtüler, ihramlar.
  • NİMBİSMİL

    f. İyice boğazlanmayıp yarı kesilmiş olan.
  • NİME

    f. Yarım, nısf, yarı.
  • Nİ'ME

    Ne iyi, ne âlâ, ne güzel.
  • NİME NİME

    f. Parça parça, yarım yarım.
  • NİME-İ RUZ

    Günün ortası. Yarım gün.
  • Nİ'ME-L MATLUB

    Tam aradığımız. İsteyip aradığımızın en âlâsı.
  • Nİ'ME-L MEVLA

    Ne iyi sâhib ve mâlik, ne iyi Allah (C.C.)
  • Nİ'ME-L VEKİL

    Ne güzel, ne iyi vekil.
  • Nİ'ME-L VESİLE

    Ne güzel sebeb, ne âlâ vesile.
  • Nİ'ME-R RAKİB

    Ne iyi gözetici, koruyucu.